Ömer Seyfettin askeri okulda Fransızca öğrenerek kendisini iyi yetiştirmiştir. Sezme, icat etme gücü ve mefkuresinde direnişi bakımlarından edebiyatımızın ender tanıdığı, hamleci, öncü yazarlardan biridir
Ömer Seyfettin insanlığı ile tanınmıştır. Servete, mevkiye değer vermez, ikiyüzlülükten tiksinir. Dürüstlük uğruna en yakın dostunu kırabilir. Bir neşe çağlayanının uzun sürmeyen akışı gibi parıl parıl yaşayıp ölmüştür.
İttihatçılara yakınlığı olduğu halde, onların yalnız fikir ve sanat adanlarına saygı duymuş partizanlığa tenezzül etmemiştir. Onlardan ne mevki, ne nüfuz, ne seyahat istemiştir. Çileli asker yaşayışından kıt kanaat öğretmenliğe geçmiş, hikayelerinin gelirine dayanmıştır. İttihatçıların uygun olmayan hiçbir şeylerini kabul ettiği duyulmamıştır.1
Ömer Seyfettin, sözcüğün tam ve gerçek anlamıyla bir “yazar”dır. Okul sıralarında başlayan bu yazma isteği, bir tutku halinde, ölümüne değin sürüp gitmiştir. Öğrenci iken, sınır boylarında askerlik görevini yaparken tutaklığında her zaman ve her yerde, kalemi elinden düşürmemiştir.
Başlangıçta bir bilgin, özellikle bir tarihçi olmak istiyordu, okumayı yazmaktan çok seviyordu. Ömer Seyfettin bir ülkü uğruna kalemi elinden düşürmeyen yazarlardandır. Çoğu eserleri, Türkçülük ve Milliyetçilik ülküsünü yayma ve toplum mal etme amacıyla yazılmıştır. Sanat ile ülkünün sınırlarını çok iyi hesaplama; ikisi arasından bir denge kurmayı başarmıştır. Bununla birlikte hiçbir zaman “aşırılık” düşmedi, öz inançlarının dışında da güzellikle olabileceğini kabul ediyordu. Sanata saygı duyduğu için, ülkü ve inançları ile sanatı en iyi biçimde bağlaştırabilirdi.2
Ömer Seyfettin’i tanıyanların hepsi onun, hayatı gülünç ve mizahlı bir açıdan baktığı söylüyorlar. Fakat şakayı olay ve hiciv derecesine vardığı da olmuştur. Polemiklerinde bazen kırıcı bir dil kullandığı görülmüştür.
Dostları için canını verecek kadar fedakar ve çevresindeki insanlara karşı hoşgörülü olan Ömer Seyfettin, Milliyetsiz, dönek, riyacı kimselerle ve bilhassa millet düşmanlarına yanan bir taşlamacı olmaktadır. Nitekim nefret ettiği, kızdığı, eğlendiği, gülünç bulduğu bütün vasıfları “Efruz Bey” adlı meşhur romanında yerden yere vurmaktadır.
Konu İle Alakalı Başlıklar: Ömer Seyfettin, ömer seyfettin hikayeleri, Ömer Seyfettin'in hayatı, ömer seyfettinin kişiliği, Ömer Seyfettinnin hayatı, ömerseyfettin romanları
Ömer Seyfettin insanlığı ile tanınmıştır. Servete, mevkiye değer vermez, ikiyüzlülükten tiksinir. Dürüstlük uğruna en yakın dostunu kırabilir. Bir neşe çağlayanının uzun sürmeyen akışı gibi parıl parıl yaşayıp ölmüştür.
İttihatçılara yakınlığı olduğu halde, onların yalnız fikir ve sanat adanlarına saygı duymuş partizanlığa tenezzül etmemiştir. Onlardan ne mevki, ne nüfuz, ne seyahat istemiştir. Çileli asker yaşayışından kıt kanaat öğretmenliğe geçmiş, hikayelerinin gelirine dayanmıştır. İttihatçıların uygun olmayan hiçbir şeylerini kabul ettiği duyulmamıştır.1
Ömer Seyfettin, sözcüğün tam ve gerçek anlamıyla bir “yazar”dır. Okul sıralarında başlayan bu yazma isteği, bir tutku halinde, ölümüne değin sürüp gitmiştir. Öğrenci iken, sınır boylarında askerlik görevini yaparken tutaklığında her zaman ve her yerde, kalemi elinden düşürmemiştir.
Başlangıçta bir bilgin, özellikle bir tarihçi olmak istiyordu, okumayı yazmaktan çok seviyordu. Ömer Seyfettin bir ülkü uğruna kalemi elinden düşürmeyen yazarlardandır. Çoğu eserleri, Türkçülük ve Milliyetçilik ülküsünü yayma ve toplum mal etme amacıyla yazılmıştır. Sanat ile ülkünün sınırlarını çok iyi hesaplama; ikisi arasından bir denge kurmayı başarmıştır. Bununla birlikte hiçbir zaman “aşırılık” düşmedi, öz inançlarının dışında da güzellikle olabileceğini kabul ediyordu. Sanata saygı duyduğu için, ülkü ve inançları ile sanatı en iyi biçimde bağlaştırabilirdi.2
Ömer Seyfettin’i tanıyanların hepsi onun, hayatı gülünç ve mizahlı bir açıdan baktığı söylüyorlar. Fakat şakayı olay ve hiciv derecesine vardığı da olmuştur. Polemiklerinde bazen kırıcı bir dil kullandığı görülmüştür.
Dostları için canını verecek kadar fedakar ve çevresindeki insanlara karşı hoşgörülü olan Ömer Seyfettin, Milliyetsiz, dönek, riyacı kimselerle ve bilhassa millet düşmanlarına yanan bir taşlamacı olmaktadır. Nitekim nefret ettiği, kızdığı, eğlendiği, gülünç bulduğu bütün vasıfları “Efruz Bey” adlı meşhur romanında yerden yere vurmaktadır.
Konu İle Alakalı Başlıklar: Ömer Seyfettin, ömer seyfettin hikayeleri, Ömer Seyfettin'in hayatı, ömer seyfettinin kişiliği, Ömer Seyfettinnin hayatı, ömerseyfettin romanları