[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]büyük halleri için üzerine tıklayın
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Melek 11 yaşına kadar yaşayabilecek
Hatay’da yaşayan 7 yaşındaki Melek Olgar, Dünya’da ender rastlanan ve sinir sistemindeki doğumsal bir hasar olan "Hallerman-Streiff" hastalığı nedeniyle en çok 11 yaşına kadar yaşayabilecek.
Hastalığı nedeniyle 7 yaşında olmasına rağmen 2 yaşındaki bir çocuk
görümündeki Melek’in vücudu gelişmiyor, gözleri yüzde 50 oranında görüyor,
dişleri çürüyor, saçları çıkmıyor
Melek’in anne ve babası ise kızlarının çaresiz hastalığı karşısında acıların en büyüğünü yaşıyor.
Antakya’nın merkeze bağlı Dikmece köyünde yaşayan, 18 yıllık evli Mehmet ve Gülcan Olğar çifti, 4 çocuklarının en
küçüğü olan Melek’in ölüme her geçen gün biraz daha yaklaşmasını çaresizlik içinde izlediklerini söylediler.
Anne Gülcan Olgar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızının doğum ağırlığının 1 kilogram olduğunu, 3 aylık oluncaya
kadar da normal gelişim gösterdiğini belirterek, şunları söyledi:
"3’ncü aydan sonra kızının gözlerinde bir tuhaflık fark edip doktora götürdüğümde onbinde bir rastlanan genetik bir
iskelet hastası olduğunu öğrendim. Doktorlar bu hastalığın ayrıntılarını anlattığında ise ikinci kez yıkıldım. Meleğimin
boyunun uzamayacağını, yaşıtları gibi zeka düzeyine sahip olamayacağını ve gözlerinin görmeyeceği, tedavisinin de
mümkün olmadığını söylediler."
Hatay ve Ankara’da sayısız doktora gittiklerini, ancak çare bulamadıklarını vurgulayan anne Olğar, kızının
yaşıtlarının okula başladığını, ancak Melek’in küçük bir bebek gibi hala bakım istediğini kaydetti.
Melek’in katı hiçbir yiyeceği yiyemediğini, sadece sıvı gıdalarla beslendiğini belirten anne Olgar, maddi sıkıntı
nedeniyle bazı günler bu gıdaları bile alabilmekte zorlandıklarını kaydetti.
"KIZIMIN BÜYÜMESİNİ İSTEMİYORUZ"
Gözleri yüzde 50 oranında görmeyen, dişleri çürüyen ve saçları çıkmayan kızının gözleri önünde
her gün eridiğini belirten Olgar, şöyle devam etti:
"Kızımın bu halde olması beni kahrediyor. Ancak asıl üzen ise ’doktorların 11 yaşına kadar yaşayabilir demesi’Melek
şu an 7 yaşında ve doktorların dediğine göre kızımla vakit geçirebileceğim sadece 4 yılım kaldı. Kanım, canım olan
kızımın öleceği günü bilmek çok acı. Bu halde kalsın büyümesin, ama gözümün önünde olsun istiyorum.
Meleğim asla 11 yaşına gelsin istemiyorum."
Maddi imkansızlıklar nedeniyle 14 yaşındaki oğlunu ilköğretimden sonra okutamadığını, 12 ve 13 yaşlarındaki
kızı ve diğer oğlunu da ilköğretimden sonra okutamayacağını anlatan anne Olgar, eşinin inşaatlarda çalışarak
geçimlerini sağlamaya çalıştığını anlattı.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Antakya Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Edip Gali ise Hallerman-Streiff sendromunun
genetik bir rahatsızlık olduğunu, gelişen tıp imkanlarının bile bu hastalığa henüz çare bulamadığını söyledi.
Bu hastalığın ilk olarak 1893 yılında tanımlandığını ve 1950’de üç vakanın tespit edildiğini vurgulayan Gali,
şunları kaydetti:
"Bu hastalıkla mücadele yaş ilerledikçe güçleşiyor. Hastalık nedeniyle kemikleşmede gecikme, zeka geriliği, görme
kaybı, yüz hatlarında bozulmalar oluyor. Hastaların çoğunda alında çıkıklık, çenede düşüklük ve dişlerde bozulmalar
görülüyor. Ayrıca yaşın ilerlemesiyle de hastalar, solunum yetmezliği nedeniyle kaybediliyor."
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Melek 11 yaşına kadar yaşayabilecek
Hatay’da yaşayan 7 yaşındaki Melek Olgar, Dünya’da ender rastlanan ve sinir sistemindeki doğumsal bir hasar olan "Hallerman-Streiff" hastalığı nedeniyle en çok 11 yaşına kadar yaşayabilecek.
Hastalığı nedeniyle 7 yaşında olmasına rağmen 2 yaşındaki bir çocuk
görümündeki Melek’in vücudu gelişmiyor, gözleri yüzde 50 oranında görüyor,
dişleri çürüyor, saçları çıkmıyor
Melek’in anne ve babası ise kızlarının çaresiz hastalığı karşısında acıların en büyüğünü yaşıyor.
Antakya’nın merkeze bağlı Dikmece köyünde yaşayan, 18 yıllık evli Mehmet ve Gülcan Olğar çifti, 4 çocuklarının en
küçüğü olan Melek’in ölüme her geçen gün biraz daha yaklaşmasını çaresizlik içinde izlediklerini söylediler.
Anne Gülcan Olgar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızının doğum ağırlığının 1 kilogram olduğunu, 3 aylık oluncaya
kadar da normal gelişim gösterdiğini belirterek, şunları söyledi:
"3’ncü aydan sonra kızının gözlerinde bir tuhaflık fark edip doktora götürdüğümde onbinde bir rastlanan genetik bir
iskelet hastası olduğunu öğrendim. Doktorlar bu hastalığın ayrıntılarını anlattığında ise ikinci kez yıkıldım. Meleğimin
boyunun uzamayacağını, yaşıtları gibi zeka düzeyine sahip olamayacağını ve gözlerinin görmeyeceği, tedavisinin de
mümkün olmadığını söylediler."
Hatay ve Ankara’da sayısız doktora gittiklerini, ancak çare bulamadıklarını vurgulayan anne Olğar, kızının
yaşıtlarının okula başladığını, ancak Melek’in küçük bir bebek gibi hala bakım istediğini kaydetti.
Melek’in katı hiçbir yiyeceği yiyemediğini, sadece sıvı gıdalarla beslendiğini belirten anne Olgar, maddi sıkıntı
nedeniyle bazı günler bu gıdaları bile alabilmekte zorlandıklarını kaydetti.
"KIZIMIN BÜYÜMESİNİ İSTEMİYORUZ"
Gözleri yüzde 50 oranında görmeyen, dişleri çürüyen ve saçları çıkmayan kızının gözleri önünde
her gün eridiğini belirten Olgar, şöyle devam etti:
"Kızımın bu halde olması beni kahrediyor. Ancak asıl üzen ise ’doktorların 11 yaşına kadar yaşayabilir demesi’Melek
şu an 7 yaşında ve doktorların dediğine göre kızımla vakit geçirebileceğim sadece 4 yılım kaldı. Kanım, canım olan
kızımın öleceği günü bilmek çok acı. Bu halde kalsın büyümesin, ama gözümün önünde olsun istiyorum.
Meleğim asla 11 yaşına gelsin istemiyorum."
Maddi imkansızlıklar nedeniyle 14 yaşındaki oğlunu ilköğretimden sonra okutamadığını, 12 ve 13 yaşlarındaki
kızı ve diğer oğlunu da ilköğretimden sonra okutamayacağını anlatan anne Olgar, eşinin inşaatlarda çalışarak
geçimlerini sağlamaya çalıştığını anlattı.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Antakya Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Edip Gali ise Hallerman-Streiff sendromunun
genetik bir rahatsızlık olduğunu, gelişen tıp imkanlarının bile bu hastalığa henüz çare bulamadığını söyledi.
Bu hastalığın ilk olarak 1893 yılında tanımlandığını ve 1950’de üç vakanın tespit edildiğini vurgulayan Gali,
şunları kaydetti:
"Bu hastalıkla mücadele yaş ilerledikçe güçleşiyor. Hastalık nedeniyle kemikleşmede gecikme, zeka geriliği, görme
kaybı, yüz hatlarında bozulmalar oluyor. Hastaların çoğunda alında çıkıklık, çenede düşüklük ve dişlerde bozulmalar
görülüyor. Ayrıca yaşın ilerlemesiyle de hastalar, solunum yetmezliği nedeniyle kaybediliyor."