Ne çok üzmüş ama ne çok sevmiştim seni…
Bana boyacı çocuklar ile konuşmayı öğreten bir adam sevdim ben…
Cam önlerindeki çiçekleri farkettiren bir adam.
Arka sokaklardaki ahşap viran evleri şile bezinden sehpa örtülerini
demli çayı kalemi karanlığı ve acıyı sevdiren bir adam sevdim …
Kendisi ile birlikte beni şehr-i İstanbul`a aşık eden
olgunlaşmış üzüm rengindeki gözlerin sahibi bir adam…
Toprak gibi olgun ve dost hayat kadar karışık ve net bir adam …
Nefesim kadar su kadar ekmek kadar sevdim…
Derdini sevk edinmiş bir derviş gibi gülün goncasından çok dikenine aşık bir bülbül gibi
celladına tutkun bir hükümlü gibi sevdim…
Korkusuz yalın ve razı …
Ayrılık bir gün aramıza uzak yollar gibi girsede
biliyordumki her boyacı çocuğun yüzüydü onun yüzü.
Cam önlerindeki çiçeklerin rengiydi gözlerinin yeşili…
Saçlarının dalgasıydı boğaz sularında çırpınan…
Yağmurlu bir günde üzerine düşen her damla soğuk gecelerde başını yasladığı yastık olurum…
Saçını her tarayışında ellerim olur tarağı…
Geceleri bıçkın ve bir o kadar yorgun ayakları ile ezdiği yollar kaldırımlar olurum.
Kadıköy`de Üsküdar`da içtiği çayda bir yudum elini kestiğinde süzülen kan olurum…
Başını okşadığı bir dilenci çocuğun gözleri olur gözlerim…
Son nefeste bile yalnızca O olur O`nun olurum..
Bir adam sevdim işte…
Boyacı çocukların yüzüydü yüzü…
Bana boyacı çocuklar ile konuşmayı öğreten bir adam sevdim ben…
Cam önlerindeki çiçekleri farkettiren bir adam.
Arka sokaklardaki ahşap viran evleri şile bezinden sehpa örtülerini
demli çayı kalemi karanlığı ve acıyı sevdiren bir adam sevdim …
Kendisi ile birlikte beni şehr-i İstanbul`a aşık eden
olgunlaşmış üzüm rengindeki gözlerin sahibi bir adam…
Toprak gibi olgun ve dost hayat kadar karışık ve net bir adam …
Nefesim kadar su kadar ekmek kadar sevdim…
Derdini sevk edinmiş bir derviş gibi gülün goncasından çok dikenine aşık bir bülbül gibi
celladına tutkun bir hükümlü gibi sevdim…
Korkusuz yalın ve razı …
Ayrılık bir gün aramıza uzak yollar gibi girsede
biliyordumki her boyacı çocuğun yüzüydü onun yüzü.
Cam önlerindeki çiçeklerin rengiydi gözlerinin yeşili…
Saçlarının dalgasıydı boğaz sularında çırpınan…
Yağmurlu bir günde üzerine düşen her damla soğuk gecelerde başını yasladığı yastık olurum…
Saçını her tarayışında ellerim olur tarağı…
Geceleri bıçkın ve bir o kadar yorgun ayakları ile ezdiği yollar kaldırımlar olurum.
Kadıköy`de Üsküdar`da içtiği çayda bir yudum elini kestiğinde süzülen kan olurum…
Başını okşadığı bir dilenci çocuğun gözleri olur gözlerim…
Son nefeste bile yalnızca O olur O`nun olurum..
Bir adam sevdim işte…
Boyacı çocukların yüzüydü yüzü…