Yağmur ıslatırken kaldırımları gözlerim yağmura inat ıslatıyordu yastığımı…
Ey sen!
Gecenin en ağır vaktinde aklıma düşen.
Ne zaman güldüreceksin bu yüzü?
Ağlamaktan yorulan gözleri ne zaman sana baktıracaksın? Yoksa hiç hiç mi gelmeyeceksin?
Bir morg açtım gönlümde ama seni koyamadım içine öldüremedim.
Capcanlıydın.
Ne zaman; ne mekan canına kast edemedi.
Canım oldun ölesim geldi.
Sen diye bu cana kıyamadım.
Adı sendi çünkü.
Yürek morg olsa da adı sen olan ölü giremezdi…
Bu şehir sensizliği hiç sevmedi.
Yağmurunu yine döktü sana; senesi geldi içimdeki yara kabuk bağlamadı.
Kanadı yastığım kan oldu.
Soğuktu buralar hep üşüdüm ağladım.
Sensizlik içimi ısıtamadı; çünkü sen olmayan her şey sıcaklığını yitirmişti.
Sen yoktun bahar da yoktu.
Çiçek açmadı buralarda kış fena vurdu şehri.
Kalbim bir morg oldu; her yer buz kesildi ama sen ölmedin!
Uyumadım gecelerde.
Hep sana yazdım.
Yollamaya cesaret edemediğim mektuplar vardı elimde bir de buz gibi bir kalp ve bir morg ama sen yoksun içinde.
Hep düşündüm seni.
Varlığımı seninle açıkladım ama sen sırlarınla gizlice gittin gelmedin.
Yağmurlar yağdı kırlangıçlar döndü ama sen dönmedin…
Öleyim dedim ama ölemedim.
Kalbin bir morg olsun beni de oraya göm dedim ama ölemedim.
“Cenaze de olsan kalbime alamam” dedin!
Sevmedin.
Zira dayanamaz gelirdin.
ilk yağmur yağdı bu gece.
Ben ağladım gök ağladı…
O bile dayanamadı. Sen gittin ben hep ağladım.
Kahroldum!
Arkandan kasımı bekledim otobüse binemedim bir de senin için ağladım…
Sen içimi acıttın canlı cenaze oldum ama sen hiç ölmedin; ben de seni hiç gömemedim.
Hiç öldüremedim ben de ama bilemedim ki senin bende yaşaman benim ölmemmiş her seferinde…
Ben hiç ölmedim çünkü sen uzakta yaşıyordun.
Bu morg ancak sen ölünce alırdı beni içine ve öylece girerdi kefene.
” BEN HİÇ ÖLMEDİM SEN BENDE ÖLMEYİNCE… “
Ey sen!
Gecenin en ağır vaktinde aklıma düşen.
Ne zaman güldüreceksin bu yüzü?
Ağlamaktan yorulan gözleri ne zaman sana baktıracaksın? Yoksa hiç hiç mi gelmeyeceksin?
Bir morg açtım gönlümde ama seni koyamadım içine öldüremedim.
Capcanlıydın.
Ne zaman; ne mekan canına kast edemedi.
Canım oldun ölesim geldi.
Sen diye bu cana kıyamadım.
Adı sendi çünkü.
Yürek morg olsa da adı sen olan ölü giremezdi…
Bu şehir sensizliği hiç sevmedi.
Yağmurunu yine döktü sana; senesi geldi içimdeki yara kabuk bağlamadı.
Kanadı yastığım kan oldu.
Soğuktu buralar hep üşüdüm ağladım.
Sensizlik içimi ısıtamadı; çünkü sen olmayan her şey sıcaklığını yitirmişti.
Sen yoktun bahar da yoktu.
Çiçek açmadı buralarda kış fena vurdu şehri.
Kalbim bir morg oldu; her yer buz kesildi ama sen ölmedin!
Uyumadım gecelerde.
Hep sana yazdım.
Yollamaya cesaret edemediğim mektuplar vardı elimde bir de buz gibi bir kalp ve bir morg ama sen yoksun içinde.
Hep düşündüm seni.
Varlığımı seninle açıkladım ama sen sırlarınla gizlice gittin gelmedin.
Yağmurlar yağdı kırlangıçlar döndü ama sen dönmedin…
Öleyim dedim ama ölemedim.
Kalbin bir morg olsun beni de oraya göm dedim ama ölemedim.
“Cenaze de olsan kalbime alamam” dedin!
Sevmedin.
Zira dayanamaz gelirdin.
ilk yağmur yağdı bu gece.
Ben ağladım gök ağladı…
O bile dayanamadı. Sen gittin ben hep ağladım.
Kahroldum!
Arkandan kasımı bekledim otobüse binemedim bir de senin için ağladım…
Sen içimi acıttın canlı cenaze oldum ama sen hiç ölmedin; ben de seni hiç gömemedim.
Hiç öldüremedim ben de ama bilemedim ki senin bende yaşaman benim ölmemmiş her seferinde…
Ben hiç ölmedim çünkü sen uzakta yaşıyordun.
Bu morg ancak sen ölünce alırdı beni içine ve öylece girerdi kefene.
” BEN HİÇ ÖLMEDİM SEN BENDE ÖLMEYİNCE… “