SABAH uyanınca hiçbişeyin düzelmediğini farkedersin, dahası uyanıpta
yüzünü yıkamaya gidene kadar aklına gelen ilk şeydir. suyu yüzüne vurup
aynaya baktığında uyandığımdan beri hiç aklıma gelmedi dediğin ve
sevindiğin anlar olur. gözyaşın içine akar,hiç yapmıyacağim dediğin
şeylere başlarsın,yatağa yatıpta düşünmemek için sabah ezanıyla sızmayı
beklersin, herkes eğlenirken dalıp gidersin, okuduğun kitaplarda izlediğin
filmlerde benzetme yaparsın,kanser olmak için dua edersin,herşeyi bırakıp
gitmek istersin,bazen dibe çeker,kendini okyanusun ortasında yüzmeyi
unutan dalgıç gibi hissedersin,bi perinin çıkmasını ve 3 dilek hakkı
vermesini umarsın, ya da kayan yıldız görmek için gece boyu gökyüzüne
bakarsın,herşeyden medet umar olursun saçmalığını bile bile, telefon
çaldığında başkalarına neşeli görünmek için açmadan önce boğazındaki
düğümleri açarsın,kimse anlamasın istersin,başka birisiyle unutacağını
sanırsın, tanrıyı sorgularsın,ama sitem edecek birini arayıp varlığını
kayıtsızca kabullenirsin...
hiçbir acının üstüne geçemeyeceği derecede insanın canını yakan, tüm
hayatı bir anda anlamsız kılan, insanı acınası bir duruma düşürecek kadar
etkili ve ne yazık ki tek ilacı 'zaman' olan bir durum. nitekim çoğu zaman
geçen yıllar bile unutturmaya, iyileştirmeye, biraz olsun dindirmeye
yeterli gelmez bu acıyı. yaşamla ölüm arasındaki farkı bile saptayamazsın
o anlarda, kulakların ondan gelecek bi haberi bekler, gözlerin ise
kapıların, yolların bekçisi olur. ancak yeni bir aşka yelken açtığın anda
kurtulursun bu durumdan.
ya zaman geçmez olur ya da sana öyle gelir.ne yaptığından bihaber
dolanırsın.yenilikler,değişiklikler yaşamak istersin.ama
yenilik,değişiklikten kasıt yeni aşk ya da yeni biri değildir unutmak
unutmaya çalışmaktır.nasıl kurtulacağını bilemezsin.herşey anlamsız ve boş
gelir.kimi zaman ruhi dengesi bozulur insanın ki öncesinde zevk aldığın ve
hoşlandığın şeyleri yapmak tat vermez olur artık.o ruh halinden sıyrılmak
istersin ama olmaz.
çaresiz kalırsın,ağlarsın ve kimsenin anlamaması en acısıdır.ne eve ne işe
ne de gezdiğin mekanlara sığamazsın.
adeta dünya dar gelir yetmez olur insana.
bazen intikam almak hissi doğar içine bazen de boşver herkes kendinden
mesul der sine'ye çekersin.
olsun be bu da böyle olsun dersin ancak ve ancak kendini teselli edersin.
en iyi ilaç yine kendinsindir.
acıların belki de en acısıdır. bünyede fiziksel bir ağrı olmasa da ruhen
büyük çöküntü yaşanır. her dakika onu düşünürsün hem de onu düşünmenin
onun sana karşı olan hislerini değiştirmeyeceğini bile bile en acısı da
budur ya yapabileceğin en fazla onu düşünmektir. o hiç oralı değildir.
sıra onu unutmaya gelir, zorla sevmediğin halde zorla unutmaya çalışırsın.
daha az düşünürsün elinden geldiği kadar, zamanla geçer der etrafındakiler
ama zamanın hiç bir şeyi unutturmadığını sadece senin zamanla alıştığını
adın gibi bilirsin. sonra çivi çiviyi söker derler ama her ne kadar çiviyi
söksende izi kalacağı da kesindir. sonra kendi yalnızlığına, kabuğuna
çekilirsin bir zaman... kişisine ve aşkına göre değişir bu zaman. yeniden
eski hayatına dönersin. günlerden bir gün herhangi bir yerde görürsün
başka biriyle hafif bir acı hissedersin batıyordur ama acıtmıyordur işte o
zaman unuttuğunun farkına varırsın.[/size]
yüzünü yıkamaya gidene kadar aklına gelen ilk şeydir. suyu yüzüne vurup
aynaya baktığında uyandığımdan beri hiç aklıma gelmedi dediğin ve
sevindiğin anlar olur. gözyaşın içine akar,hiç yapmıyacağim dediğin
şeylere başlarsın,yatağa yatıpta düşünmemek için sabah ezanıyla sızmayı
beklersin, herkes eğlenirken dalıp gidersin, okuduğun kitaplarda izlediğin
filmlerde benzetme yaparsın,kanser olmak için dua edersin,herşeyi bırakıp
gitmek istersin,bazen dibe çeker,kendini okyanusun ortasında yüzmeyi
unutan dalgıç gibi hissedersin,bi perinin çıkmasını ve 3 dilek hakkı
vermesini umarsın, ya da kayan yıldız görmek için gece boyu gökyüzüne
bakarsın,herşeyden medet umar olursun saçmalığını bile bile, telefon
çaldığında başkalarına neşeli görünmek için açmadan önce boğazındaki
düğümleri açarsın,kimse anlamasın istersin,başka birisiyle unutacağını
sanırsın, tanrıyı sorgularsın,ama sitem edecek birini arayıp varlığını
kayıtsızca kabullenirsin...
hiçbir acının üstüne geçemeyeceği derecede insanın canını yakan, tüm
hayatı bir anda anlamsız kılan, insanı acınası bir duruma düşürecek kadar
etkili ve ne yazık ki tek ilacı 'zaman' olan bir durum. nitekim çoğu zaman
geçen yıllar bile unutturmaya, iyileştirmeye, biraz olsun dindirmeye
yeterli gelmez bu acıyı. yaşamla ölüm arasındaki farkı bile saptayamazsın
o anlarda, kulakların ondan gelecek bi haberi bekler, gözlerin ise
kapıların, yolların bekçisi olur. ancak yeni bir aşka yelken açtığın anda
kurtulursun bu durumdan.
ya zaman geçmez olur ya da sana öyle gelir.ne yaptığından bihaber
dolanırsın.yenilikler,değişiklikler yaşamak istersin.ama
yenilik,değişiklikten kasıt yeni aşk ya da yeni biri değildir unutmak
unutmaya çalışmaktır.nasıl kurtulacağını bilemezsin.herşey anlamsız ve boş
gelir.kimi zaman ruhi dengesi bozulur insanın ki öncesinde zevk aldığın ve
hoşlandığın şeyleri yapmak tat vermez olur artık.o ruh halinden sıyrılmak
istersin ama olmaz.
çaresiz kalırsın,ağlarsın ve kimsenin anlamaması en acısıdır.ne eve ne işe
ne de gezdiğin mekanlara sığamazsın.
adeta dünya dar gelir yetmez olur insana.
bazen intikam almak hissi doğar içine bazen de boşver herkes kendinden
mesul der sine'ye çekersin.
olsun be bu da böyle olsun dersin ancak ve ancak kendini teselli edersin.
en iyi ilaç yine kendinsindir.
acıların belki de en acısıdır. bünyede fiziksel bir ağrı olmasa da ruhen
büyük çöküntü yaşanır. her dakika onu düşünürsün hem de onu düşünmenin
onun sana karşı olan hislerini değiştirmeyeceğini bile bile en acısı da
budur ya yapabileceğin en fazla onu düşünmektir. o hiç oralı değildir.
sıra onu unutmaya gelir, zorla sevmediğin halde zorla unutmaya çalışırsın.
daha az düşünürsün elinden geldiği kadar, zamanla geçer der etrafındakiler
ama zamanın hiç bir şeyi unutturmadığını sadece senin zamanla alıştığını
adın gibi bilirsin. sonra çivi çiviyi söker derler ama her ne kadar çiviyi
söksende izi kalacağı da kesindir. sonra kendi yalnızlığına, kabuğuna
çekilirsin bir zaman... kişisine ve aşkına göre değişir bu zaman. yeniden
eski hayatına dönersin. günlerden bir gün herhangi bir yerde görürsün
başka biriyle hafif bir acı hissedersin batıyordur ama acıtmıyordur işte o
zaman unuttuğunun farkına varırsın.[/size]