Vücudunuzdaki 306 kemiğin büyük bir bölümü şekil olarak birbirinden farklıdır. Onların bu farklılaşmaları ilk ortaya çıktıkları anda, henüz anne karnındayken başlar. Tek bir yumurta hücresinin döllenmesiyle bölünmeye başlayan zigot, oldukça büyük bir hızla çoğalır. Bir süre sonra bu çoğalan hücreler, sanki vücudun hangi bölümünün hücresi olmaları gerektiği kendilerine öğretilmiş gibi, farklılaşmaya başlarlar.
Kimi hücreler kemikleri, kimi hücreler karaciğeri, kimi böbrekleri, kimi de gözleri oluşturur. Ancak karaciğeri, kemiği veya gözleri oluşturacak olan hücrelerin sadece biraraya toplanması yeterli değildir. Bunların kendi aralarında da farklılaşmaları gerekir. Örneğin kemik hücreleri, oluşturacakları kemiğin vücudun hangi bölgesinde olacağını bilerek ona uygun şekil almalıdırlar.
Ayaklardaki kemik hücreleri adeta profesyonel bir heykeltraş gibi çalışarak kavisli, parmaklar için girinti ve çıkıntıları olan, bilek için eklem yeri hazır olan kusursuz ayak kemikleri oluştururlar. Kafatasını oluşturan kemik hücreleri de beynin ölçülerini bilircesine, tam ona uygun, girintisi ve çıkıntısı olmayan, beyni kusursuz şekilde saracak, yuvarlak bir kemik tabakası meydana getirirler. Ne daha küçük yapıp beyni sıkıştırırlar, ne daha büyük yapıp insanın kafasını taşımasını zorlaştırırlar.
Kendilerine ne şekil vermeleri gerektiğini, ne hücresi olmaları gerektiğini çok iyi bilerek, kemiklere kusursuz bir biçim veren hücrelerin bu şuuru nereden kaynaklanmaktadır?
Onlara bu ince planı ilham eden Allah'tır. Allah'ın eşsiz ilmine bir ayette şöyle dikkat çekilmektedir:
"...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz..." (Bakara Suresi, 259)
Kimi hücreler kemikleri, kimi hücreler karaciğeri, kimi böbrekleri, kimi de gözleri oluşturur. Ancak karaciğeri, kemiği veya gözleri oluşturacak olan hücrelerin sadece biraraya toplanması yeterli değildir. Bunların kendi aralarında da farklılaşmaları gerekir. Örneğin kemik hücreleri, oluşturacakları kemiğin vücudun hangi bölgesinde olacağını bilerek ona uygun şekil almalıdırlar.
Ayaklardaki kemik hücreleri adeta profesyonel bir heykeltraş gibi çalışarak kavisli, parmaklar için girinti ve çıkıntıları olan, bilek için eklem yeri hazır olan kusursuz ayak kemikleri oluştururlar. Kafatasını oluşturan kemik hücreleri de beynin ölçülerini bilircesine, tam ona uygun, girintisi ve çıkıntısı olmayan, beyni kusursuz şekilde saracak, yuvarlak bir kemik tabakası meydana getirirler. Ne daha küçük yapıp beyni sıkıştırırlar, ne daha büyük yapıp insanın kafasını taşımasını zorlaştırırlar.
Kendilerine ne şekil vermeleri gerektiğini, ne hücresi olmaları gerektiğini çok iyi bilerek, kemiklere kusursuz bir biçim veren hücrelerin bu şuuru nereden kaynaklanmaktadır?
Onlara bu ince planı ilham eden Allah'tır. Allah'ın eşsiz ilmine bir ayette şöyle dikkat çekilmektedir:
"...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz..." (Bakara Suresi, 259)