Hayatın anlamı
Meraklı biri bir bilgeye hayatın anlamını sormuş. Bilge soruyu yanıtlamadan önce onun bir sınavdan geçmesi gerektiğini belirtmiş. Adam kabul edince, bir çay kaşığına zeytinyağı koymuş, bununla bahçeyi dolaşmasını ama yere dökmemesini söylemiş. Adam gözünü kahve kaşığından hiç ayırmadan, yağı hiç dökmemek için bütün dikkatini vererek bahçeyi dolaşıp gelmiş. Bilge kaşıktaki yağın hiç eksilmediğini görünce aferin demiş ve sormuş: "Bahçe nasıldı?" Adam bahçeye bakmadığı için bilememiş. Bilge bu sefer bahçeyi incelemeden gelmemesini söylemiş. Adam denileni yapmış, kaşıktaki yağların dökülmesine aldırmadan bahçedeki çiçekleri incelemiş, otlara, ağaçlara iyice bakmış. Dönüşünde bilgeye bahçenin çok güzel olduğunu söylemiş. Bilge, "Kaşıktaki yağları dökmüşsün ama" diyerek şöyle eklemiş: "Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün; hayatın akıp gider, farkına varamazsın ya da güzellikleri görerek yaşarsın, akıp giden zaman anlam kazanır. Unutma bunu. Hayatın anlamı senin bakışlarınla gizlidir."
Herkes hayata kendi penceresinden bakar. Ufku ne kadarsa o kadarını görür. "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" dersen görev adamı olursun, şeflerinden aferin alırsın ama hayatın gerçeklerini göremediğin gibi, güzelliklerin de farkına varamazsın, yaşamanın zevkine eremezsin. Hayatın monoton geçer. İşten eve, evden işe gidip gelirsin sadece, hatta eve iş de getirirsin. Kafanda hep bir nokta vardır. Dolap beygirine dönersin. İş işten geçtikten sonra yaşayamadığını anlarsın ama ne fayda! Ahlarla, oflarla zaman geçip gider...
Gözlerini açıp gerekeni yaparsan ufkun genişler, çalışmanın yanında eğlenmesini de bilirsin. Her şeyi yerinde, zamanında yaparsın. Düşünce ve duyguların çelişmez, kesişmez. Kara kara değil, ak ak düşünürsün, düşüncelerini gerçekleştirmeye çalışırsın. Vakit kaybetmez, zamanını iyi değerlendirirsin. Akıntıya kürek çekmezsin...
Hayatının anlam kazanmasını istiyorsan çok oku, gez dolaş ama gezdiğin yerlerdeki yapıtları incele, okul gezilerindeki öğrenciler gibi aval aval bakma, tarihi, turistik yerlere. Turistler gibi iyice bak, incele, elinde bir harita, buralardaki yapıların, yapıtların özelliklerini belirten kitap ve broşürler olsun. Varlıklara alıcı gözüyle bak, gönül gözüyle görmeye çalış her şeyi. Kendini sadece işe ya da eğlenceye verme. Dengeni yitirme. Hem bilime hem de sanata yönel. "Edebiyat uydur uydur at, sanat karın doyurmaz" diyenlere kulak verme. Müzik (sanat) ruhun gıdasıdır. Gıdasız kalma! Şiirle temizlenir içindeki kir. Sakın unutma!
Görüş ufkumuzu genişletmek için edebiyatçıları rehber edinmeli, onların bilgi ve görgülerinden yararlanmalıyız. Onlar sadece ufkumuzu genişletmezler, bizi güzelliklerle, diğer varlıklarla, insanlarla tanıştırır, yakınlaştırırlar. Okuya okuya insancıllaşır, başkalarının da yaşadığının farkına varır, onlarla sevinir, onlarla üzülürüz, onlarla derdimize derman ararız. Hayatımıza anlam kazandıran sanat yapıtlarını izlersek, aşkın, dostluğun değerini anlarız. Böyle gelir özlediğimiz güzel günler, böyle gerçeğe dönüşür gördüğümüz mutlu rüya ve de sımsıcak bir sevda soluğuyla türküleşir dünya.
Meraklı biri bir bilgeye hayatın anlamını sormuş. Bilge soruyu yanıtlamadan önce onun bir sınavdan geçmesi gerektiğini belirtmiş. Adam kabul edince, bir çay kaşığına zeytinyağı koymuş, bununla bahçeyi dolaşmasını ama yere dökmemesini söylemiş. Adam gözünü kahve kaşığından hiç ayırmadan, yağı hiç dökmemek için bütün dikkatini vererek bahçeyi dolaşıp gelmiş. Bilge kaşıktaki yağın hiç eksilmediğini görünce aferin demiş ve sormuş: "Bahçe nasıldı?" Adam bahçeye bakmadığı için bilememiş. Bilge bu sefer bahçeyi incelemeden gelmemesini söylemiş. Adam denileni yapmış, kaşıktaki yağların dökülmesine aldırmadan bahçedeki çiçekleri incelemiş, otlara, ağaçlara iyice bakmış. Dönüşünde bilgeye bahçenin çok güzel olduğunu söylemiş. Bilge, "Kaşıktaki yağları dökmüşsün ama" diyerek şöyle eklemiş: "Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün; hayatın akıp gider, farkına varamazsın ya da güzellikleri görerek yaşarsın, akıp giden zaman anlam kazanır. Unutma bunu. Hayatın anlamı senin bakışlarınla gizlidir."
Herkes hayata kendi penceresinden bakar. Ufku ne kadarsa o kadarını görür. "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" dersen görev adamı olursun, şeflerinden aferin alırsın ama hayatın gerçeklerini göremediğin gibi, güzelliklerin de farkına varamazsın, yaşamanın zevkine eremezsin. Hayatın monoton geçer. İşten eve, evden işe gidip gelirsin sadece, hatta eve iş de getirirsin. Kafanda hep bir nokta vardır. Dolap beygirine dönersin. İş işten geçtikten sonra yaşayamadığını anlarsın ama ne fayda! Ahlarla, oflarla zaman geçip gider...
Gözlerini açıp gerekeni yaparsan ufkun genişler, çalışmanın yanında eğlenmesini de bilirsin. Her şeyi yerinde, zamanında yaparsın. Düşünce ve duyguların çelişmez, kesişmez. Kara kara değil, ak ak düşünürsün, düşüncelerini gerçekleştirmeye çalışırsın. Vakit kaybetmez, zamanını iyi değerlendirirsin. Akıntıya kürek çekmezsin...
Hayatının anlam kazanmasını istiyorsan çok oku, gez dolaş ama gezdiğin yerlerdeki yapıtları incele, okul gezilerindeki öğrenciler gibi aval aval bakma, tarihi, turistik yerlere. Turistler gibi iyice bak, incele, elinde bir harita, buralardaki yapıların, yapıtların özelliklerini belirten kitap ve broşürler olsun. Varlıklara alıcı gözüyle bak, gönül gözüyle görmeye çalış her şeyi. Kendini sadece işe ya da eğlenceye verme. Dengeni yitirme. Hem bilime hem de sanata yönel. "Edebiyat uydur uydur at, sanat karın doyurmaz" diyenlere kulak verme. Müzik (sanat) ruhun gıdasıdır. Gıdasız kalma! Şiirle temizlenir içindeki kir. Sakın unutma!
Görüş ufkumuzu genişletmek için edebiyatçıları rehber edinmeli, onların bilgi ve görgülerinden yararlanmalıyız. Onlar sadece ufkumuzu genişletmezler, bizi güzelliklerle, diğer varlıklarla, insanlarla tanıştırır, yakınlaştırırlar. Okuya okuya insancıllaşır, başkalarının da yaşadığının farkına varır, onlarla sevinir, onlarla üzülürüz, onlarla derdimize derman ararız. Hayatımıza anlam kazandıran sanat yapıtlarını izlersek, aşkın, dostluğun değerini anlarız. Böyle gelir özlediğimiz güzel günler, böyle gerçeğe dönüşür gördüğümüz mutlu rüya ve de sımsıcak bir sevda soluğuyla türküleşir dünya.