Aşk bazıları için sihirli bir kelime, bazıları için özlem, bazıları için aldatma, bazıları için aldatılma, bazıları için anı, bazıları için nefret, bazıları için hayal, bazıları için Allah sevgisi, bazıları için hiç yaşanılmamış, bazıları için ise hayatın kendisi.
Sizce nedir aşk?
İtalya’nın Pavia ünüversitesinde yapılan bir araştırma aşkı başlatan kimyasal maddenin bir yıl içinde azalıp, normale döndüğünü ortaya koymuş. Başlangıçta beynin salgıladığı aşırı heyecanlanma, ürperme ve ellerde terleme gibi etkiler zamanla kayboluyormuş.
Aslında, aşkınızın kaç yıl sürdüğünü soran kişi size aşkın bir gün biteceğini anlatmaya çalışıyor. Hatta bununla ilgili bir sürü kitap var. En ünlülerinden biri Frederic Barbier’in “Aşkın Ömrü 3 Yıldır’’ .
Medyada da sık sık aşkın ömrü ile ilgili haberler çıkıyor. Örneğin bunlardan birtanesi; “çok güçlü aşk yaşayan çiftler de bile ilk yıl tutkunun, ikinci yıl şefkatin bittiğini, üçüncü yıl ise can sıkıntısının başladığı, sonrasında ise alışkanlıkların çiftleri esir aldığı” belirtiliyor.
Aşk hakkında sık haber yapılması onun prim yaptığını gösteriyor. Ama neden aşka bir ömür biçilmeye çalışılıyor? Ya da medyadaki paparazzi haberlerindeki ünlülerin eş değiştirmelerinin aşkla ne ilgisi var. Bir türlü doymayan aç gözlü şehvetle aşkı karıştırmamak lazım. Gerçi aşk hakkında sık haber yapılması, toplumumuzun çoğunun bu tür klişe haberleri takip ederek bu haberlerin prim yapmasını sağlıyor. Bu tür haberler yapıldıkça da özellikle de genç arkadaşlarımız bu klişelerden etkileniyor. Ne yazıkki okuyarak kendini geliştirmenin önemini yeni gelen neslimize anlatamadığımız için bu klişelere inanan ve o şekilde yaşamaya çalışan bir sürü insan görüyoruz etrafımızda.
Aşkın ömrü 3 yılda bitmek zorunda mı?
Kim benim aşkıma zaman biçebilir?
Benim vücudumdaki kimyasal maddeler İtalya’daki üniversitenin araştırmasına göre çalışmıyor.
Ben bu klişeyi kabul etmiyorum.
Aşkla başka şeyleri karıştırarak değerlerimizi bu kadar kolay harcatmayalım. Eğer hayatınızda bir kere âşık olduysanız aşkın hepimize farklı duygular yaşattığını biliyorsunuzdur.
Aşk kendi gibi güzel kelimeler söylemektir, ilgilenmektir sevgiliyle, aşk her gün bıkmadan seni seviyorum diyebilmektir, yıllar geçsede her dokunuşunda ilk dokunduğun gibi eletrik alabilmektir, aşk sabırdır, aşk vazgeçmemektir, aşk onu her gördüğünüzde içinizin yağlarının erimesidir , aşk dokunmaktır, aşk bencildir, ona bolca paylaşma ekmen gerekir. Aşk zor olandır, mücadele etmeni ister. Aşk 365 günün her sabahı sevgiliyi güne öperek uyandırmaktır. Aşk sürprizlerle doludur yaşadıkça renklenir. Aşk koşulsuz bağlılık ister, o nedenle kıskançtır. Aşk iki kişinin bir olması, birlikte yaşlanmasıdır. Aşk tek bir hedefi olan en yüce mutluluktur ki size hediye olarak meyve verir. Her gün birlikte yetiştirdiğiniz meyvenin büyüdüğünü görebilmek yaşamınıza tarif edilemez bir anlam katar.
Aşkın süresi şarabın yıllanması gibidir. Zaman geçtikçe değeri ve tadı artar. Önünüze gelen şarapla, kendi yıllandırdığınız şarabın tadı nasıl farklıysa herkesin aşktan aldığı tat da farklıdır. Ama bu tadı anlatamazsınız, kişiden kişiye değişir, paylaşılmaz. Paylaşılsa sihri kaybolur aşk olmaz.
Sevgi ve saygılarımla, aşkınız hiç eksik olmasın.
Sizce nedir aşk?
İtalya’nın Pavia ünüversitesinde yapılan bir araştırma aşkı başlatan kimyasal maddenin bir yıl içinde azalıp, normale döndüğünü ortaya koymuş. Başlangıçta beynin salgıladığı aşırı heyecanlanma, ürperme ve ellerde terleme gibi etkiler zamanla kayboluyormuş.
Aslında, aşkınızın kaç yıl sürdüğünü soran kişi size aşkın bir gün biteceğini anlatmaya çalışıyor. Hatta bununla ilgili bir sürü kitap var. En ünlülerinden biri Frederic Barbier’in “Aşkın Ömrü 3 Yıldır’’ .
Medyada da sık sık aşkın ömrü ile ilgili haberler çıkıyor. Örneğin bunlardan birtanesi; “çok güçlü aşk yaşayan çiftler de bile ilk yıl tutkunun, ikinci yıl şefkatin bittiğini, üçüncü yıl ise can sıkıntısının başladığı, sonrasında ise alışkanlıkların çiftleri esir aldığı” belirtiliyor.
Aşk hakkında sık haber yapılması onun prim yaptığını gösteriyor. Ama neden aşka bir ömür biçilmeye çalışılıyor? Ya da medyadaki paparazzi haberlerindeki ünlülerin eş değiştirmelerinin aşkla ne ilgisi var. Bir türlü doymayan aç gözlü şehvetle aşkı karıştırmamak lazım. Gerçi aşk hakkında sık haber yapılması, toplumumuzun çoğunun bu tür klişe haberleri takip ederek bu haberlerin prim yapmasını sağlıyor. Bu tür haberler yapıldıkça da özellikle de genç arkadaşlarımız bu klişelerden etkileniyor. Ne yazıkki okuyarak kendini geliştirmenin önemini yeni gelen neslimize anlatamadığımız için bu klişelere inanan ve o şekilde yaşamaya çalışan bir sürü insan görüyoruz etrafımızda.
Aşkın ömrü 3 yılda bitmek zorunda mı?
Kim benim aşkıma zaman biçebilir?
Benim vücudumdaki kimyasal maddeler İtalya’daki üniversitenin araştırmasına göre çalışmıyor.
Ben bu klişeyi kabul etmiyorum.
Aşkla başka şeyleri karıştırarak değerlerimizi bu kadar kolay harcatmayalım. Eğer hayatınızda bir kere âşık olduysanız aşkın hepimize farklı duygular yaşattığını biliyorsunuzdur.
Aşk kendi gibi güzel kelimeler söylemektir, ilgilenmektir sevgiliyle, aşk her gün bıkmadan seni seviyorum diyebilmektir, yıllar geçsede her dokunuşunda ilk dokunduğun gibi eletrik alabilmektir, aşk sabırdır, aşk vazgeçmemektir, aşk onu her gördüğünüzde içinizin yağlarının erimesidir , aşk dokunmaktır, aşk bencildir, ona bolca paylaşma ekmen gerekir. Aşk zor olandır, mücadele etmeni ister. Aşk 365 günün her sabahı sevgiliyi güne öperek uyandırmaktır. Aşk sürprizlerle doludur yaşadıkça renklenir. Aşk koşulsuz bağlılık ister, o nedenle kıskançtır. Aşk iki kişinin bir olması, birlikte yaşlanmasıdır. Aşk tek bir hedefi olan en yüce mutluluktur ki size hediye olarak meyve verir. Her gün birlikte yetiştirdiğiniz meyvenin büyüdüğünü görebilmek yaşamınıza tarif edilemez bir anlam katar.
Aşkın süresi şarabın yıllanması gibidir. Zaman geçtikçe değeri ve tadı artar. Önünüze gelen şarapla, kendi yıllandırdığınız şarabın tadı nasıl farklıysa herkesin aşktan aldığı tat da farklıdır. Ama bu tadı anlatamazsınız, kişiden kişiye değişir, paylaşılmaz. Paylaşılsa sihri kaybolur aşk olmaz.
Sevgi ve saygılarımla, aşkınız hiç eksik olmasın.