İSLÂM ÂLİMLERİ VE BATILILAR
Ortadoğu uzmanı Fransız Roger Foehrle “L’İslâm pour les Profs” (Öğretmenlere İslâm) adlı kitabında Avrupa’da İslâm ve Müslümanlar hakkında şunları yazıyor:
“Ebû Bekir-Râzi (vefâtı 935) zamanının tıp bilimini 30 ciltte topladı. Kendisi de 100 kadar tıbbî eser yazdı. 18. yüzyıla kadar bunların 40 defa yeni basımı yapıldı. Asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutuldu. Râzi, özellikle çiçek ve kızamık hastalıkları üzerine yazdığı eser ile meşhur oldu. Doktor İbni Sina da, bir tıp ansiklopedisi yayınladı. Bu ansiklopedi geçen yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu. İbnül-Katip (vefâtı 1374) vebanın dokunmayla bulaştığını keşfetti ve Ali bin İsa, göz hastalıkları ve tedavi şekilleri hakkında buluşlar yaptı. Mısırlı doktor İbni Nefis de, kan dolaşımı üzerine ilk denemeyi yapmıştır. Bu düzeydeki bilgilere Avrupa ancak 1700’lü yıllarda ulaşabildi.
9’uncu asırda bile doktor olabilmek için özel imtihanlardan geçmek gerekiyordu. İlâç sanatı o kadar gelişmişti ki, 1200’de Malaga’dan botanikçi İbnül-Baytar, 1400 farklı ilâç adını kayıtlara geçirmişti. Endülüs’te hem kişiler, hem de kurumlar ilâç ihtiyacını eczanelerden sağlardı. Arap Astronomları, ay ve gezegenlerin yönlerini tespit edecek kadar başarılı çalışmalar yapmışlardı. Med-Cezir, nehirler, gökkuşağı, seher kızıllığı konularında da çok erken gerçekleştirilen bilimsel çalışmalara rastlıyoruz. Binli yıllarda Müslüman gök bilimciler, yeryüzünün yuvarlak olduğunu keşfetmişlerdi. Kopernik ve Kepler çalışmalarını bu buluşlardan hareketle yürüttüler. 1400’lü yıllarda Müslüman haritacılar Sicilya ve Mayorka’da deniz yolu için harita çizerken rakipleri yoktu. Atlas, Arapça bir kelimedir. Vasco dö Gama, deniz yoluyla Hindistan’a giderken yanına Müslüman yol gösterici İbni Mecid’i aldı ve onun bütün bilgisinden faydalandı. Bu seyahat yolu ile Hindistan yolu Avrupa’ya açılmış oldu.”
Ortadoğu uzmanı Fransız Roger Foehrle “L’İslâm pour les Profs” (Öğretmenlere İslâm) adlı kitabında Avrupa’da İslâm ve Müslümanlar hakkında şunları yazıyor:
“Ebû Bekir-Râzi (vefâtı 935) zamanının tıp bilimini 30 ciltte topladı. Kendisi de 100 kadar tıbbî eser yazdı. 18. yüzyıla kadar bunların 40 defa yeni basımı yapıldı. Asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutuldu. Râzi, özellikle çiçek ve kızamık hastalıkları üzerine yazdığı eser ile meşhur oldu. Doktor İbni Sina da, bir tıp ansiklopedisi yayınladı. Bu ansiklopedi geçen yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu. İbnül-Katip (vefâtı 1374) vebanın dokunmayla bulaştığını keşfetti ve Ali bin İsa, göz hastalıkları ve tedavi şekilleri hakkında buluşlar yaptı. Mısırlı doktor İbni Nefis de, kan dolaşımı üzerine ilk denemeyi yapmıştır. Bu düzeydeki bilgilere Avrupa ancak 1700’lü yıllarda ulaşabildi.
9’uncu asırda bile doktor olabilmek için özel imtihanlardan geçmek gerekiyordu. İlâç sanatı o kadar gelişmişti ki, 1200’de Malaga’dan botanikçi İbnül-Baytar, 1400 farklı ilâç adını kayıtlara geçirmişti. Endülüs’te hem kişiler, hem de kurumlar ilâç ihtiyacını eczanelerden sağlardı. Arap Astronomları, ay ve gezegenlerin yönlerini tespit edecek kadar başarılı çalışmalar yapmışlardı. Med-Cezir, nehirler, gökkuşağı, seher kızıllığı konularında da çok erken gerçekleştirilen bilimsel çalışmalara rastlıyoruz. Binli yıllarda Müslüman gök bilimciler, yeryüzünün yuvarlak olduğunu keşfetmişlerdi. Kopernik ve Kepler çalışmalarını bu buluşlardan hareketle yürüttüler. 1400’lü yıllarda Müslüman haritacılar Sicilya ve Mayorka’da deniz yolu için harita çizerken rakipleri yoktu. Atlas, Arapça bir kelimedir. Vasco dö Gama, deniz yoluyla Hindistan’a giderken yanına Müslüman yol gösterici İbni Mecid’i aldı ve onun bütün bilgisinden faydalandı. Bu seyahat yolu ile Hindistan yolu Avrupa’ya açılmış oldu.”