Bu itibarla,çok küçük görülen meselelerde dahi doğruluğun peşinde olmalısınız,dilinizi yalana hiç alıştırmamak için sıradan ve zararsız işlerde bile mutlaka hakikate uygun beyanda bulunmalısınız.Öyle ki,birisi size saati sorsa,şayet o an saat üçü onyedi geçiyorsa - kestirmeden - ''onbeş geçiyor'' yada ''yirmi gegeçiyor'' şeklinde cevap vermemeli;saatiniz kaçı gösteriyorsa onu tam olarak söylemelisiniz.Çoklarınca basit ve önemsiz kabul edilen o meselede bile siz son derecede doğru olmaya çalışmalısınız ki diliniz yalana asla alışmasın,dilinizden dökülen yalan kalbinizde yaralara açmasın ve ''o kadarcık yalan söylemede bir mahzur yoktur''mülahazası çok büyük yalanlara kapı aralamasın...
Kat'iyen, o kadarcık bir yalandan bile kaçmak lazım;zira,bir insanın söz,tavır ve davranışlarında sıdk azaldıkça onun gönlünde nifak kuvvet bulur.Münafığın önemli sıfatlarından birisi yalancı olmasıdır.Nitekim Rasul-ü Ekrem Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem) münafığın alametlerini şu şekilde saymıştır:
Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder.Konuştuğunda yalan söyler.Birisiyle ahitleştiği,sözleşme yaptığı zaman ona gadreder;kavga ve nizaları büyütür,düşmanlığa dönüştürür.
Evet Nebiler Serveri,münafığın bu huylarını saydıktan sonra''Bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur.Kimdede bunlardan biri varsa , onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir parça bulunmuş olur''buyurmuştur.
Bediüzzaman hazretleri de ''Yalan bir lafz-ı kafirdir''diyerek bu hakikati bir başka şekilde ifade etmiş; onun küfrün esası ve nifakın birinci alameti olduğunu söylemiş ve küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri için mü'minleri uyarmıştır.
O halde, bütün bunları duyup dinleyen okuyan ve bilen bir mü'min,her zaman şeytandan Allah!a sığındığı gibi,günde belki yüz defa kendini gözden geçirerek ''Allah'ım , yalana düşmekten Sana sığınırım.''demeli değilmidir?
Kat'iyen, o kadarcık bir yalandan bile kaçmak lazım;zira,bir insanın söz,tavır ve davranışlarında sıdk azaldıkça onun gönlünde nifak kuvvet bulur.Münafığın önemli sıfatlarından birisi yalancı olmasıdır.Nitekim Rasul-ü Ekrem Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem) münafığın alametlerini şu şekilde saymıştır:
Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder.Konuştuğunda yalan söyler.Birisiyle ahitleştiği,sözleşme yaptığı zaman ona gadreder;kavga ve nizaları büyütür,düşmanlığa dönüştürür.
Evet Nebiler Serveri,münafığın bu huylarını saydıktan sonra''Bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur.Kimdede bunlardan biri varsa , onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir parça bulunmuş olur''buyurmuştur.
Bediüzzaman hazretleri de ''Yalan bir lafz-ı kafirdir''diyerek bu hakikati bir başka şekilde ifade etmiş; onun küfrün esası ve nifakın birinci alameti olduğunu söylemiş ve küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri için mü'minleri uyarmıştır.
O halde, bütün bunları duyup dinleyen okuyan ve bilen bir mü'min,her zaman şeytandan Allah!a sığındığı gibi,günde belki yüz defa kendini gözden geçirerek ''Allah'ım , yalana düşmekten Sana sığınırım.''demeli değilmidir?