Aydınlanma ve Fransız Devrimi Kayyto10


Join the forum, it's quick and easy

Aydınlanma ve Fransız Devrimi Kayyto10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
İsmail YK'nın 2015 Albümü Çıkmıştır!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Aydınlanma ve Fransız Devrimi

2 posters

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Aydınlanma ve Fransız Devrimi Empty Aydınlanma ve Fransız Devrimi Cuma 25 Tem. 2008 - 9:55

Serseri Kız

Serseri Kız
Ölümüne YK'Cı
Ölümüne YK'Cı

Aydinlanma ve Fransiz Devrimi

"Monarsi, Tapinakçilar örgütünün torunlarindan öldürücü bir darbe aldi."

— Comte de Mirabeau'nun Fransa Krali'nin giyotine yollanmasinin ardindan yaptigi bir yorum.

Bir önceki bölümde, yahudi önde gelenleri ve Tapinakçi gelenegin
temsilcisi olan masonlar arasinda kurulan Ittifak'in Bati tarihi
üzerindeki büyük etkisini inceledik. Gördügümüz gibi siyasi egemenlik
pesinde olan Ittifak, Katolik dininin ve bu dinin temsilcisi olan
Kilise'nin gözetiminde kurulmus olan Avrupa düzenini yikmak ve onun
yerine kendi düzenini yerlestirmek amacindaydi.

Kurulu Avrupa düzeni, kendisini ilahi temellere dayandiran bir düzendi.
Insanlar, bu dünyayi Allah tarafindan yaratilan geçici bir yurt olarak
görüyorlardi. Bu geçici yurtta tek mesru otorite ise ilahi kökenli
otoriteydi. Insanlar, bir baskasina, ilahi nizama itaat ettiklerini
düsünerek itaat ediyorlardi. Insanlarin kimliklerini belirlemelerindeki
tek kistaslari ise dindi. Irkçilik, bir ulusun digerinden farkli ya da
üstün oldugu gibi düsünceler insanlara yabanciydi. Insanlar, ekonomik
hayatlarini da dine göre belirliyor ve dinin yasak saydigi ekonomik
uygulamalardan—ki bunlarin en basinda faiz geliyordu—kaçiniyorlardi.
Iktidar, kendisine ilahi kaynaklardan mesruiyet saglamaya çalisiyordu.
Gerçi iktidar monarsilerin ya da derebeylerin elindeydi ve iktidarin
babadan ogula aktarilmasi prensibi yürürlükteydi. Bu aristokrasi
sistemi ise dini bir kaynaga dayanmiyordu ama yine de iktidar sahipleri
hiçbir zaman dini otoriteye karsi gelmiyor ve ilahi kaynakli düzene
uyma sözü veriyorlardi.

Bu sözkonusu Avrupa düzeni, belirli ölçülerde Islam'a da benzerlik
göstermektedir. Çünkü Islam'da da insanlar hayatlarini ilahi nizama
göre belirlerler. Dinin kurallari, ekonomik ve sosyal konulari da
içerir ve saglikli bir müslüman toplum, ekonomisini de sosyal hayatini
da dini kurallara göre düzenler. Otoritenin mesruiyeti ise yine dinden
kaynaklanir. Halife, yetkisini herhangi bir dünyevi kistastan—yani
parasindan, söhretinden, soyundan vb.—degil, yalnizca dinden alir.
Insanlar da ona dini temsil ettigi için uyarlar. (Kuskusuz Katolik
dini, en basta Teslis inanci olmak üzere Islam'a göre sapkin olan pek
çok düsünce de içermektedir. Ancak kurdugu toplumsal düzenin, taassup
özelligi hariç, Islam'la önemli benzerlikler tasidigina kusku yok.)

Yahudi önde gelenleri ve masonlar arasinda kurulmus olan Ittifak ise
önceki bölümde de ayrintili olarak gördügümüz gibi, sözkonusu Avrupa
düzeninden memnun degildi. Çünkü bu düzen, siyasi otoritenin kendisini
ilahi kaynaklarla mesrulastirmasini öngörüyordu ve Ittifak'in da bu
sekilde kendini mesrulastirma sansi yoktu. Kilise tarafindan her iki
taraf da—yani yahudiler de, Tapinakçilar ve onlarin devami olan
masonlar da—dislanmislardi. Aristokrasiye sizip, iktidari ele geçirme
sanslari da yüksek degildi. Çünkü hanedandan bir kisi onlari desteklese
bile, onun yerine bir baskasi geçecekti ve bu yeni yöneticinin
kendilerinden olmasini garantileyecek bir imkan yoktu.

Bu noktada, Ittifak için tek çikis yolu, kurulu Avrupa düzenini
kökünden degistirmekti. Politik, sosyal ve ekonomik yönden, Bati
yeniden sekillendirilmeli ve Ittifak'in düsmani olan dini otoriteden
koparilmaliydi. Insanlarin zihnine dini otoriteyi güçlü kilan
düsünceler yerine, Ittifak'in kendi dünya anlayisi yerlestirilmeliydi.
Vatikan Papalik Kutsal Kitap Enstitüsü'nde profesör olan—ve önceki
bölümde, Kabala ile Hümanizm akimi arasindaki iliskiyi konu eden
satirlarini alintiladigimiz—Malachi Martin de bu noktaya dikkat
çekerek, "Kabalaci hümanistlerin amaci her zaman sosyopolitik degisim
olmustur" diyor.1

Önceki bölümde, "Kabalaci hümanistler"in, masonlarin ve bizzat gerçek
Kabalacilar'in Avrupa'nin geçirdigi büyük sosyopolitik degisimdeki
rollerini ayrintili olarak inceledik. Bu güçlerin olusturdugu
Ittifak'in, önce Protestanlik sonra da Aydinlanma hareketleri ile
Avrupa'nin dinden kopmasinin öncülügünü yaptigini, dini otoriteyi ve
monarsileri politik yönden zayiflattigini gördük. Ancak Ittifak
yalnizca politik bir degisim yapmakla kalmadi, toplumu ve bireyleri de
degistirdi. Dini otoriteyi zayiflatirken, insanlara da yeni kimlikler
vermeye çalisti. Aydinlanma ile birlikte, insanlar bir dini cemaatin
mensubu olmaktan çikip, birer "yurttas" haline getirildiler. ("Yurttas"
tanimi, zamanla yeni bir ideolojik düzenlemeyle "yoldas"a da
dönüsecektir.)

Yahudi önde gelenlerinin yönettigi Ittifak'in insanlari bu sekilde
dinden koparmasi, Kuran'in, "yahudilerin yaptiklari zulüm ve birçok
kisiyi Allah'in yolundan alikoymalari nedeniyle" (Nisa, 160)
lanetlendikleri seklindeki ilahi hükmüne de uygundu kuskusuz.

Önceki bölümde, konunun akisini yavaslatmamak için, Avrupa'nin yasadigi
bu sosyo-politik degisimin en önemli iki asamasi olan Aydinlanma süreci
ile Fransiz Devrimi'ne ayrintili olarak girmemistik. Oysa ki, bu iki
hareket de son derece önemli ve bunlarla ilgili olarak yapilacak biraz
daha ayrintili bir inceleme, önemli bilgileri gün isigina çikariyor.
Aydinlanma, Avrupa'nin Katolik dünya anlayisindan koparken, onun yerine
Ibrani dünya anlayisinin yerlestirildigini göstermesi; Fransiz Devrimi
ise Ittifak'in kullandigi yöntemleri açiga vurmasi bakimindan oldukça
anlamli mesajlar içeriyor.
Din ve Ideoloji ya da Gerçek Cennet ve Sahte Yeryüzü Cennetleri
Avrupa toplumlari Aydinlanma felsefesiyle tanisana kadar, bu
toplumlarin aklinda pek fazla çözülmemis sorular yoktu. Insanin ne
oldugu, hayatin ne anlam tasidigi, insanin nasil dogruyu bulabilecegi
ve neyin dogru, neyin yanlis oldugu konusunda farkli düsünceler
tasimiyorlardi. Bu sorularin cevaplari din tarafindan verilir;
yetkisini yine dini kistaslardan alan yöneticiler, insanlari yönetirdi.
Dinin insana ögrettigi temel degerlerin basinda da, az önce
vurguladigimiz gibi, yeryüzünün insan için geçici bir yurt oldugu ve
ölümden sonra sonsuz bir hayatin varligi, insanin bu asil yurt için
çalismasi gerektigi, kisaca ahiret inanci geliyordu.

Aydinlanma ise dini ortadan kaldirdi. Bu durumda yukarida sözünü
ettigimiz sorulara yeni cevaplar aranmaya ve verilmeye baslandi.
Ideolojiler böyle dogdu. Burada ilginç olan, Aydinlanma sonucu dogan
bütün ideolojilerin de—liberalizm, sosyalizm, muhafazakarlik,
ulusçuluk, fasizm gibi—hayatin, insanin ve dünyanin ne oldugu konusunda
ortak bir "dindisi"likta (sekülerizm) bulusmasi. Diger bir deyisle,
hepsinin, dinin insana gösterdigi temel hedef olan Cennet'ten yüz
çevirip, insanlara "yeryüzü cennetleri" vaad etmesi, insanin ölümden
sonra neleri yasayacagini göz ardi edip, yalnizca dünyada neler
yasayacagi ile ilgilenmesi.

Evet, Aydinlanma akiminin getirdigi en önemli kavram, gerçekte bu
"yeryüzü cenneti" kavramiydi. Aydinlanmacilar, ölümden sonra bir
mükemmel hayat beklemenin yanlis oldugunu ve "Cennet"in, insan çabasi
ile yeryüzünde de olusturabilecegini öne sürdüler. (Islam'a göre de
yeryüzünde adil ve mutlu bir yasam kurulabilir, ancak bu asla Cennet'in
kendisi olamaz, onun bir örnegi, bir "numune"si olabilir.)

Bizim için burada önemli olan, Avrupa toplumlarini—Teslis gibi sapkin
inançlar da içermesine ragmen—ölümden sonrasini öngören bir dini
birakip, yeryüzü cennetlerine kimin, daha dogrusu hangi anlayis
biçiminin yönelttigi.

Aydinlanma felsefesinin mimarlari aslinda Katolik düsüncesini
reddederken "dinsiz"lesmiyor, tam tersine yeni ve daha farkli bir
"din"i kabul ediyorlardi. Bu yeni din "Allahsiz" bir din degildi.
Aydinlanmacilar'in çogu bir yaraticinin varligini kabul eden
"deist"lerdi. Hiristiyanlikla bu yeni dinin arasindaki asil önemli
fark, ölümden sonra yasam (ahiret) düsüncesinin reddedilmesiydi.
Kisaca, ideolojilerle birlikte, "yeryüzü cennetleri"ni hedef seçen
"ahiretsiz din"ler ortaya çikti.

Peki acaba Aydinlanmacilar'in bu "ahiretsiz din" düsüncesine
kapilmalarina sebep olan düsünce nedir? Acaba Aydinlanmacilar'i
etkileyen bir medeniyet ve düsünce biçimi, "yeryüzü cennetleri"ni
çoktandir arayan bir "din" var miydi acaba? Bu soruya isik tutabilecek
bir yorumu, Bosnali müslümanlarin lideri ve önemli bir Islam düsünürü
olan Aliya Izzetbegoviç yapiyor:
Dinler arasinda Yahudilik dünyevi, 'sol egilim'i olusturuyor. Dünyevi
cennet perspektifini vaad eden ve sonradan ortaya atilan bütün yahudi
teorileri bu egilimden ileri gelmistir. 'Eyüp Kitabi' daha bu dünyada
gerçeklesmesi gereken adaletin rüyasidir. Yani öbür dünyada degil, bu
dünyada ve hemen simdi!... Hz. Isa'nin gelmesinden önce yahudiler,
gelecegini haber verdikleri Tanri Melekutunu hiristiyanlar gibi
ahirette degil, bu dünyada bekliyorlardi. Yahudi dini (apocalyptic)
edebiyatinda Mesih öç alan ve adaleti uygulayan kisi olarak
övülmektedir... Dogru dürüst olanlarin mutsuz olduklari bir dünya
anlamsizdir. Yahudi adaletinin ve her 'sosyal' adaletin esas tutumu
iste budur. Burada, yani bu dünyadaki cennet fikri özünde yahudidir ve
sadece içerigi bakimindan degil, kaynagi bakimindan da öyledir. 'Geçmis
ve gelecek tarih için yahudi kalibi, bütün devirlerde ezilenlere ve
mutsuzlara kuvvetli bir çagridan ibarettir. Bu kalibi Aziz Augustin
Hiristiyanliga, Marks ise sosyalizme aktarmistir. (B. Russell, The
History of Western Philosophy) 'Yeryüzünde cennet' isteyen bütün
ihtilaller, ütopyalar, sosyalizmler ve diger akimlar özünde Eski Ahit
(Tevrat) kaynaklidir, yahudi kökenlidir.2

Peki acaba Aydinlanmacilar'in bu "ahiretsiz din" düsüncesine
kapilmalarina sebep olan düsünce nedir? Acaba Aydinlanmacilar'i
etkileyen bir medeniyet ve düsünce biçimi, "yeryüzü cennetleri"ni
çoktandir arayan bir "din" var miydi acaba? Bu soruya isik tutabilecek
bir yorumu, Bosnali müslümanlarin lideri ve önemli bir Islam düsünürü
olan Aliya Izzetbegoviç yapiyor:

Dinler arasinda Yahudilik dünyevi, 'sol egilim'i olusturuyor. Dünyevi
cennet perspektifini vaad eden ve sonradan ortaya atilan bütün yahudi
teorileri bu egilimden ileri gelmistir. 'Eyüp Kitabi' daha bu dünyada
gerçeklesmesi gereken adaletin rüyasidir. Yani öbür dünyada degil, bu
dünyada ve hemen simdi!... Hz. Isa'nin gelmesinden önce yahudiler,
gelecegini haber verdikleri Tanri Melekutunu hiristiyanlar gibi
ahirette degil, bu dünyada bekliyorlardi. Yahudi dini (apocalyptic)
edebiyatinda Mesih öç alan ve adaleti uygulayan kisi olarak
övülmektedir... Dogru dürüst olanlarin mutsuz olduklari bir dünya
anlamsizdir. Yahudi adaletinin ve her 'sosyal' adaletin esas tutumu
iste budur. Burada, yani bu dünyadaki cennet fikri özünde yahudidir ve
sadece içerigi bakimindan degil, kaynagi bakimindan da öyledir. 'Geçmis
ve gelecek tarih için yahudi kalibi, bütün devirlerde ezilenlere ve
mutsuzlara kuvvetli bir çagridan ibarettir. Bu kalibi Aziz Augustin
Hiristiyanliga, Marks ise sosyalizme aktarmistir. (B. Russell, The
History of Western Philosophy) 'Yeryüzünde cennet' isteyen bütün
ihtilaller, ütopyalar, sosyalizmler ve diger akimlar özünde Eski Ahit
(Tevrat) kaynaklidir, yahudi kökenlidir.2

Gerçekten de Yahudilik'te, Hiristiyanlik ve Islam'in aksine ahiret
inanci yoktur, tam tersine güçlü bir "yeryüzü cenneti" özlemi, baska
bir deyisle "dünyaya baglilik" vardir. Bu bagliligin siddetini Kur'an
ayeti söyle vurguluyor: "Andolsun, yahudileri hayata karsi diger
insanlardan ve ortak kosanlardan bile daha ihtirasli bulursun.
(Onlardan) her biri, bin yil yasatilsin ister; oysa bunca yasamasi onu
azaptan kurtarmaz. Allah, onlarin yapmakta olduklarini görendir."
(Bakara, 96)

Bu nedenle, Aydinlanma hareketinin gerçek Cennet'ten "yeryüzü
cennetleri"ne yaptigi dönüs, bir anlamda, Protestanlik'tan sonra
Hiristiyanliktan Yahudilige olan ikinci bir dönüs olarak karsimiza
çikiyor. Hele, Aydinlanma akiminin doruguna ulastigi, "hedonizm"in
(zevkçilik, hayati yalnizca daha çok zevk alma araci olarak görme),
dünyaya bagliligin en üst derecede yasandigi su dönemde, insanlarin
çogunun, dünyadan "elini etegini" çekmeyi emreden Katolik anlayisindan
çok uzak ve üstteki ayette önemli özelligi belirtilen yahudilige çok
yakin oldugu kuskusuzdur.

"Yeryüzü cenneti" düsüncesinin Ibrani ögretisinden kaynaklandiginin bir
baska ilginç göstergesi de, bu düsüncenin Aydinlanma çaginin az
öncesinde ortaya çikan baslica savunucularinin hep Ibrani ögretisiyle
içli-disli örgütlere üye oluslaridir. Yazdiklari Ütopya, Günes Ülkesi
ve Yeni Atlantis gibi eserlerinde hepsi de birer "yeryüzü cenneti"
modeli gelistiren Thomas More, Tomasso Campanella ve Francis Bacon gibi
isimlerin ortak özelligi, Gül-Haç ya da mason derneklerinin seçkin
üyeleri arasinda yer aliyor olmalaridir. More'un Kabala'ya olan ilgisi
ise zaten ünlü bir konudur. Bu nedenle Ütopya yazari, Hümanist akimla
birlikte Avrupa'da dogan "Hiristiyan Kabalizmi" geleneginin basta gelen
temsilcilerinden sayilmaktadir.

Materyalizm ve Ibrani Ögretisi
Aydinlanmanin bir baska özelligi, materyalist felsefeye öncülük
etmesiydi. Insan böylece, mutlak varligin madde olduguna, varligini
maddeye borçlu olduguna inandiriliyor ve maddeye dayali amaçlara
yöneltiliyordu. Bunun açik örnegini, gelistirdigi mekanik evren
anlayisiyla bir yüzyil sonra güç kazanacak olan materyalist düsünceye
zemin hazirlayan Isaac Newton vermisti. Ünlü fizikçi, evreni bir saate
benzetmisti. Ona göre Allah bu saati bir kez kurmustu ve ondan sonra da
nasil isledigine karismamaya karar vermisti. Insan, bu dev saatin, yani
maddeden olusan ve herhangi bir ilahi müdahale olmadan sebep-sonuç
iliskilerine bagli olarak (determinist) isleyen mekanizmanin bir
parçasiydi. Allah evrene karismadigina göre de, insanin O'na
yönelmesinin ve O'ndan istemesinin bir anlami kalmiyordu; insan bu
madde yigini içinde kendi basinin çaresine bakmakla yükümlüydü. Allah
evrene karismadigina göre, kuskusuz dini otorite de dünyaya
karisamazdi...


2Aydınlanma ve Fransız Devrimi Empty Geri: Aydınlanma ve Fransız Devrimi Cuma 12 Eyl. 2008 - 18:08

Meltem&ismail YK

Meltem&ismail YK
Yeni Yk'Cı

tşkürler

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz