Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Kayyto10


Join the forum, it's quick and easy

Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Kayyto10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
İsmail YK'nın 2015 Albümü Çıkmıştır!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer

2 posters

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Empty Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Cuma 25 Tem. 2008 - 9:40

Serseri Kız

Serseri Kız
Ölümüne YK'Cı
Ölümüne YK'Cı

GEÇMİŞ MEDENİYETLERİN
HAYRANLIK UYANDIRAN İZLERİ



SANAT VE BİLİM YÖNÜNDEN MUHTEŞEM BİR MEDENİYET: ANTİK MISIR

Antik Mısır, insanoğlunun binlerce yıl önce kurduğu sanat ve bilim
yönünden en etkileyici medeniyetlerden bir tanesidir. Eski Mısırlılar,
ilkel bir toplumun devamı olamayacak kadar engin bir tecrübeye ve bilgi
birikimine sahiptiler. Putperest sapkın bir dine mensup olan Mısırlılar
arasında Hz. Nuh döneminden, Hz. İbrahim döneminden gelen sanat
bilgisine sahip olan ustalar vardı. Bu Musevi ustalar, geçmiş
peygamberler döneminden öğrendikleri bilgileri kullanıyorlardı.

Günümüzde dünyanın pek çok bölgesinde, Mısırlıların ulaşmış olduğu
medeniyet seviyesine ulaşılamamıştır. Örneğin bugün Afrika'nın çeşitli
bölgelerinde, Güney Amerika'nın bazı yörelerinde, Asya'nın çeşitli
topraklarında Mısır da dahil olmak üzere pek çok bölgede, medeniyet
seviyesinden çok geri bir yaşam sürülmektedir. Tıp, anatomi başta olmak
üzere şehir planlamacılığında, mimaride, güzel sanatlarda, tekstilde
çok başarılı olan Mısır medeniyeti, bugün büyük bir takdirle ve
hayretle bilim adamları tarafından incelenmektedir.


Mısırlıların mumyalama teknikleri, oldukça gelişmiş tıp bilgisine sahip olduklarını gösteren örneklerden biridir.

Tıbbın Kökeni Antik Mısır'da

Eski Mısır'da tıbbın ulaştığı gelişmişlik düzeyi oldukça şaşırtıcıdır.
Kazılarda ele geçen bulgular, arkeologların yanı sıra birçok tarihçiyi
de hayrete düşürmüştür. Çünkü hiçbir tarihçi MÖ. 3000'lerde yaşamış
eski bir medeniyetten böylesine gelişmiş bir teknoloji beklemiyordu.

Bugün X-ışınları kullanılarak, mumyalar üzerinde yapılan incelemeler
sonucunda Antik Mısır'da beyin ameliyatlarının yapılmış olduğu
anlaşılmıştır.34 Üstelik bu ameliyatlar oldukça profesyonel yöntemler
kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Cerrahi operasyon geçirmiş
mumyaların kafatasları incelendiğinde, ameliyat yerlerinin düzgünce
kesilmiş olduğu görülmektedir. Hatta bu insanların ameliyattan sonra
hayatta kaldıklarını ispatlayan, kaynamış kafatası kemiklerine
rastlanmıştır.35



Diğer bir örnek ise bazı ilaçlarla ilgilidir. 19. yüzyılda oldukça
hızlı bir ilerleme kaydeden deneysel bilim sonucunda tıp alanında da
büyük gelişmeler oldu. Antibiyotiğin keşfi de bu yüzyıldaki
gelişmelerden biridir. Aslında bunlara "keşfedildi" demek hata olur,
çünkü bu tekniklerin büyük bir bölümü Antik Mısır'da zaten
kullanılıyordu.36


Mısır Firavunu Tutankhamun'un cesedi, içiçe geçen iki tabut içinde muhafaza ediliyordu.
Mısırlıların tıp ve anatomide ne kadar ileride olduklarını gösteren en
önemli eserlerden biri de, kuşkusuz geride bıraktıkları mumyalardır.
Mısırlılar mumyalama konusunda yüzlerce farklı teknik kullanmışlardır.

Cansız bedenin binlerce yıl bozulmadan saklanabilmesine olanak sağlayan
mumyalama işlemi, aslında oldukça karmaşık bir işlemdir. Bu konuda
Mısırlıların kullandığı teknik özetle şu şekildedir: İlk önce ölünün iç
organları dışarı çıkarılır, burundan beyin alınır, vücut sterilize
edilir ve beden natron denilen bir madde ile sarılıp 40 gün
bekletilirdi. (Natron; sodyum karbonat, sodyum bikarbonat ve sodyum
kloridle, sodyum sülfatın karışımından oluşan bir maddedir.) Daha sonra
bu madde vücuttan çıkarılır, kol ve bacaklar gibi vücudun eklemli
yerleri çamur ya da kumla sarılır, sonra beden reçineye batırılmış
ketenle, kokulu bir çeşit sarı sakızla ve tarçınla sarılırdı. Bir çeşit
merhemin vücuda sürülmesinden sonra da ince bir keten tülle
örtülürdü.37

Mısırlılar mumyalama tekniklerini sadece insanlarda değil, farklı
hayvanlarda da denemişlerdir. Antik Mısır'da tıbbın oldukça gelişmiş
olduğu, ele geçen arkeolojik buluntulardan ve özellikle mumyalama
tekniklerinden açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca unutmamak gerekir ki,
vücudun şeklini bozmadan, ölünün tüm iç organlarını çıkartarak
mumyalamaları, bu işi yapan insanların, her organın yerini bilecek bir
anatomi bilgisine sahip olduklarını göstermektedir.

Mumyalamanın dışında Mısırlılar tarafından 5000 yıl önce kullanılmış
olan birçok tıbbi teknik ve alet de yapılan araştırmalarda gün ışığına
çıkarılmıştır. Bu konuyla ilgili pek çok detay sıralayabiliriz:

-Mısır'da tıpla ilgilenen rahipler, tapınaklarda çeşitli hastalıkları
tedavi ediyorlardı. Mısırlı doktorlar, günümüzdeki gibi farklı
alanlarda uzmanlaşmışlardı. Her doktorun kendine ait bir branşı vardı.
Göz doktorlarından, dişçilere kadar her konuda ihtisaslaşmış hekimler
hizmet veriyordu.

-Mısır'da doktorlar, devlet denetimindeydiler. Eğer hastası
iyileşmezse, yahut ölürse devlet bu hatanın sebeplerini soruşturur ve
doktorun kullandığı yöntemin kurallara uygun olup olmadığını öğrenirdi.
Tedavi sırasında bir ihmalkarlık yapılmışsa, bu durum tespit edilir ve
doktora kanunlar çerçevesinde ceza verilirdi.


Smith papirüsü - Bu papirüste, Antik Mısırlıların, ketenden yapılmış yara ve sargı bantları kullandıkları anlatılmaktadır.

-Tapınakların her biri, ilaçların hazırlandığı ve depolandığı tam teçhizatlı bir laboratuvara sahipti.

-Bilinen ilk eczacılık uygulamaları, bandaj ve kompres kullanımı
örneklerine Mısır'da rastlanmıştır. Smith Papirüsü'nde, keten bezinden
yapılan yapışkan bantların yaraları kapamada ne şekilde
kullanıldığından bahsedilmektedir. Keten bez, bunun dışında bandaj için
de uygun bir malzemeydi.

-Arkeolojik bulgulardan, Mısır'daki tıbbi uygulamaların tamamına ait
detaylı bir tablo ele geçmiştir. Bununla beraber, her biri kendi
alanında ihtisaslaşmış 100'den fazla doktorun ismi ve ünvanı da
bulunmuştur.

-Ayrıca Kom Ombo'daki bir başka tapınak duvarındaki rölyefin içine oyuk
açılmış ve buraya cerrahi aletlerin kutusu yerleştirilmiştir. Bu
kutunun içinde büyük metal bir makas, cerrahi bıçaklar, testereler,
sondalar, spatulalar, küçük kancalar ve pensler mevcuttu.

-Teknikler çok sayıda ve çok çeşitliydi. Kırıklar, çatlaklar tam olarak
oturtuluyor, kırık tahtaları kullanılıyor ve yaralar dikişle
kapatılıyordu. Mumyaların çoğunda çok başarılı bir biçimde tedavi
edilmiş kırıklara rastlamak mümkündür.

-Mumyalarda herhangi bir cerrahi dikiş izine rastlanmamasına rağmen
yara dikilmesi ile ilgili Smith Papirüsü'nde (bu papirüsün tamamı tıpla
ilgilidir) on üç referans mevcuttur. Bu, Mısırlıların estetik yara
dikimini de başarmış olduklarına işaret etmektedir. Yara dikiminde
keten iplik kullanılıyordu. İğneler ise muhtemelen bakırdandı.

-Mısırlı doktorlar, steril yaralar ile enfeksiyonlu yaraları ayırt
edebiliyorlardı. Enfeksiyonlu yaraların temizlenmesinde keçi yağı,
köknar yağı ve ezilmiş bezelyeden oluşan bir karışım kullanıyorlardı.

-Penisilin ve antibiyotiğin bulunuşu oldukça yenidir. Fakat Eski
Mısırlılar bu tür tedavilerin ilk organik versiyonlarını
kullanıyorlardı. Ayrıca, Mısırlılar antibiyotiğin farklı çeşitlerini
biliyorlardı. Belli türdeki hastalıklara uygun reçeteleri
yazıyorlardı.38

Görüldüğü gibi Mısır medeniyeti tıp konusunda oldukça önemli adımlar
atmış, tedavi yöntemleri geliştirmiş, uzman doktorlar yetiştirmiştir.
Yapılan kazılarda, tıp alanında sağlanan bu önemli başarıların yanı
sıra, Mısırlıların şehir planlamacılığı ve mimari gibi konularla da çok
ilgili oldukları ortaya çıkmıştır.

Eski Mısır'da Gelişmiş Metalurji





(1,2) Altın, gümüş ve yarı değerli taşlardan yapılmış çok ince işlemeli kralın göğüs zırhları.
(3) İnce işlemeli sandalet
(4) Sert altından yapılma, uzun uçlu küçük ibrik, sağlamlığını ve parlaklığını halen korumaktadır.


Metalurji en genel anlamıyla, gerekli hammaddeler kullanılarak metal ve
alıaşımlarının üretilmesi, saflaştırılması, şekillendirilmesi ve
korunmasını içeren bilim ve teknoloji dalıdır. Eski Mısır medeniyeti
incelendiğinde, bundan yaklaşık 3000 - 3500 yıl önce, Mısırlıların
başta altın, bakır, demir olmak üzere çeşitli maden ve metallerin
çıkarılması ve işlenmesi konusunda uzman oldukları görülmektedir.
Metalurjinin gelişmiş olması, Antik Mısırlıların, cevherlerin
bulunması, çıkarılması, işlenmesi alanlarında ileri bir teknolojiye ve
aynı zamanda gelişmiş bir kimya bilgisine sahip oldukları anlamına da
gelmektedir.

Yapılan arkeolojik çalışmalar MÖ 3400 yıllarında Mısırlıların bakır
cevherleri hakkında detaylı çalışmalar yaptıklarını ve metal alaşımları
meydana getirdiklerini ortaya koymuştur. Dördüncü Hanedanlık döneminde
(MÖ 2900 yılları), madenlerin araştırma ve işletmesinin en yüksek düzey
yetkililer tarafından takip edildiği ve Firavunların oğulları
tarafından denetlendiği bilinmektedir.



(5) Tutankhamun mumyasının boynunda bulunan bu kolyenin üzerinde çok
ince altın işçiliği vardır. Bunun yanı sıra firavunun mumyasında, 150
tane mücevher ve kolye daha bulunmaktaydı.
(6) Kalın altın varakla kaplanmış ve gümüş varaklı bir kızağın üzerine yerleştirilmiş tahta muhafaza.
(7) Tanis'te bulunan altın, lacivert taşı ve turkuazdan yapılmış göğüs zırhı.

Mücevherlerdeki ince işçilik, profesyonel altın işleme malzemelerinin
kullanıldığını göstermektedir. Gerekli araç gereç olmadan bu derece
ince işlemecilik yapılamaz. Mısırlıların altın işçiliğinin kalitesinin
ve inceliğinin, günümüz işlemeceliğinden hiçbir farkı yoktur.



Bakırın yanı sıra, eski Mısırlıların sıkça kullandıkları madenler ve
metaller arasında demir de vardı. Bronzun üretimi için tin, camların
renklendirilmesinde de kobalt kullanılıyordu. Mısır'da bulunmayan
metaller ise başta İran olmak üzere diğer bölgelerden getirtiliyordu.

Antik Mısırlıların en çok kullandıkları ve değer verdikleri maden ise
altındı. Mısır'da ve Antik Mısır'ın sınırları içinde olan bugünkü
Sudan'ın belli bölgelerinde, eski Mısırlılara ait olduğu tahmin edilen
yüzlerce altın maden yatağı bulunmuştur. Apollinopolis yakınlarındaki
bir altın madeninin planının bulunduğu MÖ 14. yüzyıla ait bir papirüs,
eski Mısırlıların altın madenleri konusundaki profesyonelliklerini
ortaya koymuştur. Papirüste yer alan bilgilere göre, maden çevresinde
sayısı 1300'den fazla evin yalnızca madende çalışanların konaklaması
için inşa edildiği anlatılmaktadır. Antik Mısır'da altın işlemeciliği
ve mücevher sanatının önemi, bu bilgilerden anlaşılmaktadır. Nitekim
arkeolojik kazılarda bulunan, yüzlerce altından yapılmış, kullanım ve
süs eşyası da, eski Mısırlıların altın madenciliği ve işlemeciliği
konusundaki uzmanlıklarının bir göstergesidir.

Tüm bu bilgiler eski Mısırlıların maden yataklarını tespit edebilecek,
bu yataklardan madeni çıkarabilecek, çıkan madeni işleyebilecek,
ayrıştırabilecek ve yeni metaller oluşturabilecek bilimsel bilgiye ve
teknolojiye sahip olduklarını göstermektedir.

Şehir Planlamacılığı ve Alt Yapının
Eski Mısır'daki Önemi


Antik Mısırlıların gelişmiş medeniyetinin en önemli göstergelerinden biri de hiç şüphesiz mimari ve mühendislik bilgileriydi.
Mısır'ın kuru bir iklime sahip olması, bugün bize bu medeniyetten
geriye pek çok ipucu bırakmıştır. Arkeolog Arthur Evans, MÖ 1600'de
donanmasıyla denizlere hükmeden bir hükümdar yaşadığını ve bu dönemde
genel refahın bir hayli yüksek olduğunu, estetiğin öneminin oldukça
arttığını, giyim kuşamın bir zevk ve incelik haline dönüştüğünü
saptamıştı. Evans, bulduğu şeylerin tümünü "modern" sıfatıyla
nitelendiriyordu. Yine modern olarak tanımladığı saray büyüklüğündeki
bir binada, yeraltı su yolları, lüks yıkanma yerleri, havalandırma
tertibatı, kanalizasyon şebekesi ve süprüntü kuyuları bulmuştu.
Bunların günümüz şehir planlamacılığından hiçbir farkı yoktu.

Kuşkusuz böyle bir plan ve bina yapısı, gelişmiş bir mimari ve
mühendislik bilgisini gerektirir. Yer altından yol yapıldığında
statiğin ölçülmesi, nerelere kirişler konması gerektiğinin saptanması,
ne kadar derine inileceğinin ve ne kadar uzunlukta yol alınacağının
belirlenmesi, havalandırmanın nerede, nasıl etkili olacağının
hesaplanması, temiz ve kirli suların birbirine karışmadan
nakledilebilmesi gibi birçok detayın ince ince düşünülmesi ve en
önemlisi de bunların yapımında hiçbir hatanın meydana gelmemesi
gerekir. Tüm bu teknikleri Mısırlılar biliyorlardı. Elimize ulaşan
bilgiler bu gerçeği açıkça kanıtlamaktadır.

MÖ 3000'lerde Mısırlıların kullandıkları mimari teknikleri ve altyapı
sorununa yaklaşımları, son derece profesyonel ve sorunları çözmeye
yöneliktir. Kurak bir ülke olan Mısır için suyun önemi çok büyüktür.
Nitekim bu konuda da kalıcı çözümler bulmuşlardır. Alt yapıyla ilgili
olarak, Mısırlıların geliştirdikleri en önemli projelerden birisi suyu
korumak için inşa ettikleri depolardır.

Kızıldeniz'e varıldığı zaman Fayyum vahasındaki bataklıkta, büyük bir
su deposunun varlığı keşfedilmiştir. Bugünkü Kahire'nin ¤¤¤¤en
kilometre güneyindeki Moris Gölü, Mısırlılar tarafından, Nil'in suyunu
bir kanal aracılığıyla depolamak amacıyla yapılmıştır. Bu su haznesinin
yakınlarına ise ev ve mabetler inşa edilmiştir.39 Antik Mısır'da
hayatın belli bir bölgede sürekliliğini sağlayabilmek için suni
göletler inşa edilmiştir. Bu sayede Nil'in suyu bu göletlerde
biriktirilerek Mısır çöllerinde ileri bir medeniyet inşa edilebilmiştir.

Mısırlıların tıbbi bilgileri, şehir planlaması, mühendislik bilgileri
ve uygulamaları son derece ileri bir medeniyete sahip olduklarını
gösteren önemli delillerden birkaçıdır. Bu bilgi ve uygulamalar,
evrimcilerin iddia ettiği, "toplumların ilkelden medeniye doğru
ilerledikleri" ¤¤¤ini bir kez daha yerle bir etmektedir. Günümüzden
yaklaşık 5000 yıl önce yaşayan bir toplum, günümüzdeki çeşitli
toplumlardan, hatta günümüzde bu topraklarda yaşayan bazı
topluluklardan dahi daha ileri bir medeniyet seviyesine sahiptir ve bu
durumun evrimle açıklanabilmesi mümkün değildir. Kuşkusuz, Mısırlıların
bu yüksek medeniyeti yaşadığı dönemde, dünyanın farklı bölgelerinde
daha geri medeniyetler, daha ilkel koşullarda yaşayan insanlar da var
olmuştur. Ancak bunların hiçbiri, ne daha az insan özelliklerine
sahiptir, ne de sözde maymunsu özelliklere. Antik Mısırlılar da, Antik
Mısırlılarla aynı dönemde ilkel koşullarda yaşayan insanlar da, bundan
yüz binlerce yıl önce var olmuş insan toplulukları da, günümüz insanı
da tüm özellikleriyle hep insan olarak var olmuşlardır. Kimi
toplumların daha ileri kimilerinin ise daha geri koşullarda yaşamış
olmaları, Darwinistlerin iddia ettikleri gibi, onların asla
hayvanlardan meydana gelen bir tür olduğunu veya birinin diğerinden
evrimleştiğini göstermez. Bu bilime, akla ve mantığa aykırı bir
yorumdur.

2Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Empty Geri: Mısır Hakkında İlginç BiLgiLer Çarş. 21 Ocak 2009 - 10:18

dilekyk

dilekyk
Ölümüne YK'Cı
Ölümüne YK'Cı

çok teşekkürler... emeğine sağlık..

http://olumuneykci.blogcu.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz