Tufan ve Nuh'un Gemisi Kayyto10


Join the forum, it's quick and easy

Tufan ve Nuh'un Gemisi Kayyto10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
İsmail YK'nın 2015 Albümü Çıkmıştır!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Tufan ve Nuh'un Gemisi

2 posters

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Tufan ve Nuh'un Gemisi Empty Tufan ve Nuh'un Gemisi Cuma 25 Tem. 2008 - 9:38

Serseri Kız

Serseri Kız
Ölümüne YK'Cı
Ölümüne YK'Cı

Zaman: Efsane / İÖ 6. binyıl ortaları
Mekân: Güneybatı Türkiye / Karadeniz?

Ve allah Nuh'a dedi: Önüme bütün beşerin sonu geldi; çünkü onların
sebebile yeryüzü zorbalıkla doldu ve işte ben onları yeryüzü ile
beraber yok edeceğim. Kendine gofer ağacından bir gemi yap... Ve ben,
işte ben kendisinde hayat nefesi olan bütün beşeri yok etmek için
yeryüzü üzerine sular tufanı getiriyorum. TEKVİN 6: 13,17

Kitabı Mukaddes'te dünyanın tümünü boğan büyük Tufan hikâyesi Tekvin
kitabının 6-9 bölümlerinde anlatılır. Tanrı, yarattıklarını insanlığın
günahları nedeniyle yok etmeye karar verdiğinde namuslu bir insan
olduğu için yalnızca Nuh'u kurtarmıştı. Tanrı ona, küçük küçük odaları
olan bir eve benzeyen bir gemi yapması için ayrıntılı bir talimat
verdi. Yağmurlar başlayınca Nuh ailesini ve yeryüzündeki yaratıkların
her birinden birer çifti gemisine aldı.

Yağmurlar toprağın tümü örtülene kadar yağdı ama sonra kesildi ve sel
suları çekilmeye başladı. Gemi Ağrı Dağı üzerinde kaldı. Nuh gemiyi
terk edip edemeyeceğini anlamak için kuşları salıverdi. Önce bir kuzgun
ve sonra da üç kere bir güvercin gönderdi. Sonuncu kuş geri dönmeyince
yeryüzünün kurumakta olduğunu ve gemiden inebileceklerini anladı.

Kuru toprağa ayak basınca ilk işi bir kurban adamak oldu. Tanrı bunu
kabul etti ve bir daha insanların günahları için dünyayı
cezalandırmamaya karar verdi. Nuh ile bir ahit yaptı ve ona "Semereli
olun ve çoğalın ve yeryüzünü doldurun" emrini verdi (Tekvin 9:1).
Yeryüzündeki bütün hayvanlara insanlar bakacaktı ve bu ahdin işareti
olarak Tanrı gökyüzüne gökkuşağını yerleştirdi.

Nuh'un Gemisi'nin Aranması

İnsanlar çok eski çağlardan beri Nuh'un gemisinin oturduğu dağ tepesini
aramışlardı. Zamanımızda bile geminin kalıntılarını bulmak için
seferler düzenlenmiştir ve Yakındoğu'da seçilecek pek çok dağ vardır.
Bunlardan biri Irak'ta (eski Mezopotamya'da) Kerkük yakınlarında
eskiden Nısır Dağı olarak anılan Pir Ömer Gudrun'dur.

Burası Zagros Dağları'nda, eski Asur ülkesinin doğusundadır. Yine gözde
yerlerden biri Van Gölü doğusundaki yüksek dağlardır. Asur
İmparatorluğu zamanında (İÖ yaklaşık 9-7. yüzyıllar) burası Urartu
krallığıydı (bu adla Kitabı Mukaddes'teki Ararat adının benzerliğine
dikkat ediniz). Bu sıradağların en yüksek tepesi olan Masis Dağı da
zaman zaman Nuh'un gemisinin arandığı yerlerden biri olmuştur.

Van Gölü'nün güneydoğusundaki dağlar da aranmış ve kimi zaman
iyimserlik dalgalarına neden olmuşsa da gemi asla bulunamamıştır.
Tekvin Kitabı'ndaki Nuh hikâyesi, tarihi terimlerle ifade edilmiş
olmadığı için bunda şaşılacak bir şey yoktur. Hikâye biçim olarak
mitolojiktir. Kendisine tapanlarla doğrudan doğruya konuşan bir Tanrı
imajını korumaktadır. Tanrı "tek ve mutlak" olarak tanımlanmıştır ama
her nasılsa insan karakterlidir ve o dönemin diğer Yakındoğu
halklarının Tanrılarından pek farklı değildir.

[Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekiyor. Ücretsiz Üye Olmak İçin Tıklayın.] [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekiyor. Ücretsiz Üye Olmak İçin Tıklayın.]

(Solda) Nuh'un Gemisi, Ağrı Dağı üzerinde: Bir güvercin gagasında
yapraklı bir dal parçasıyla dönerek suların çekilmekte olduğu haberini
getiriyor. (Sağda) Eski Babil'den ünlü Gılgamış Destanı'nın Nuh'un
Mezopotamya'daki karşıtı olan Utnapiştim'in tufan hikâyesinin
anlatıldığı ikinci tableti (İÖ yaklaşık 2000-1800 yılları).

Tufanın İzlerinin Araştırılması

Büyük bir Tufan ve sonra dünyaya yeni bir hayat getirmek üzere oradan
sağ çıkan kahramanın hikâyesi Güney Amerika'dan Avustralasya'ya ve
Akdeniz' den Mezopotamya'ya kadar eski mitolojilerin çoğunda görülür.
Yunan Tufan kahramanının adı Deucalion'du. Nuh gibi o da karısıyla bir
gemi yapmış, içini hayvanlarla doldurmuş ve yok olmaktan kurtulmak için
denizlere açılmıştı. Eski Mezopotamya'da Tufan kahramanı çeşitli
dönemlerde Ziusudra, Atrahasis ve Utnapiştim adlarını almıştır.

Tevrat'taki Nuh hikâyesine en çok benzeyen bu Mezopotamya efsanesidir.
Brİtish Museum'dan George Smith 1873'te Gılgamış Destanı'nı
yayınlamıştır. Uruklar'ın bu efsane kralı yakın dostu Enkidu'yla bir
çok serüven yaşar. Enkidu ölünce çok üzülen Gılgamış, karısıyla beraber
Tufan'dan sağ çıkan ve Tanrılar'ın ölümsüzlük bağışladığı atası
Utnapiştim'den ebedi hayatın sırrını öğrenmek üzere yola çıkar.
Utnapiştim'in hikâyesi ayrıntılı olarak anlatılır ve Tanrılar'ının
çokluğu dışında Tevrat'ın Nuh ve Gemisi hikâyesinin benzeridir.

Mezopotamya'nın bütün kentleri zorunlu olarak bu nehirlerin ya da
onların kollarının birinin boyunca kurulmuşlar ve nehirler yerleşim
birimlerine hayat verirken taşkın tehlikesi de getirmişlerdi. Eğer
nehrin yukarısında, Suriye ya da Türkiye'de aşırı yağışlar olmuşsa ya
da karlar dağlarda çok çabuk erimişse, o zaman bu büyük nehirler taşar
ve çevrelerindeki küçük yerlere büyük zararlar verirdi. Bu gibi
durumlarda bir taşma izi, beklenen bir şeydir. Günümüzde güneyde pek
çok eski yerleşim birimi artık çöllerde kalmıştır. Bunun nedeni zamanla
nehirlerin yataklarını değiştirmiş olmasıdır.

[Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekiyor. Ücretsiz Üye Olmak İçin Tıklayın.]

Venedik'te San Marco kilisesinin mozaikleri: Nuh ile ailesi gemide. Nuh hayvanları çifter çifter gemiden indiriyor.

Karadeniz mi Taştı?

William Ryan ve Walter Pitman adlı iki Amerikalı bilimadamı yeni ve
gayet ilginç bir kuram ortaya atmışlardır. Bunların ikisi de özellikle
Karadeniz'le ilgilenen jeofizikçilerdir. Onlara göre Büyük Tufan,
Karadeniz'de İÖ 6. binyılda gerçekten olmuş çok büyük bir âfettir.
Karadeniz o zamanlar şimdi jeologların Yeni Euxine Gölü adını
verdikleri bir tatlı su gölüydü.

O sıralarda yüzeyi deniz düzeyinin 150 metre altındaydı. Buzul çağı
sonunda buzdağlarının erimesi dünyanın tümünde denizlerin yükselmesine
neden oldu. Akdeniz (ki, o da Cebelitarık Boğazı yoluyla Atlas
Okyanusu'ndan beslenmekteydi) tuzlu suyunu Çanakkale Boğazı'ndan
Marmara Denizi'ne boşalttı. Denizin doğusunda bir kara parçası
Marmara'nın Yeni Euxine'yle birleşmesini önlüyordu. Ancak deniz
yükseldikçe su bu bölgeyi ilk başlarda yavaş ve sonra belki daha büyük
bir hızla aşmaya başladı.

Sonra herhalde Türkiye'de çok olan depremlerden biri sırasında toprak
ayrıldı ve milyonlarca ton tuzlu su günümüz Boğaziçi'ne dolup oradan da
çok aşağılardaki göle dolmaya başladı. Ryan ve Pitman iki yıl boyunca
bu dar kanaldan günde 10 mil küp suyun batıdan doğuya boşaldığını ve
böylece kendisine bir yatak kazarak önündeki her şeyi silip süpürdüğünü
tahmin etmektedirler. Bu durumda bile Karadeniz'in tümü günde 15 santim
yükselecek, gölün kıyısındaki düz arazi günde 1,5 km kadar toprak
altında kalacaktır.

Gölün çevresinde tıpkı Yakındoğu'nun diğer yerlerinde olduğu gibi
çiftçilikle geçinen insanlar yaşamaktaydı. Bunların çoğu yükselen
sulardan hayvanlarını alıp kayıklarla, eşeklerle hatta gerekirse yaya
olarak kaçmış olacaklardır. Dört bir yana kaçan bu gruplar Tufan'ın
korkunç anılarını da taşıyacaklardı. Bu anılar zamanla kuşaklar boyu
saz şairleri ve sıradan insanlar tarafından şarkılar ve hikâyeler
olarak anlatıldıkça folklora ve efsanelere dönüşeceklerdi.

Kuram buydu ve bu kuram da şimdi Karadeniz'in tabanı uzaktan kumandalı
kameralı denizaltı araçlarıyla araştırılarak sınanmaktadır. Kameraların
gönderdiği görüntüler grubun gemisinde izlenmektedir. ilk bulgular
heyecan vericidir: 91 metre derinlikte binaya benzer kalıntılara
rastlanılmıştır ve bu araştırmalar sıklaştırılacaktır.

İki Amerikalı bilimadamına göre Tufan efsanesinin kökeni budur. Nuh'un
hikâyesi bunun bir anısı, Mezopotamya destanları ikinci ve hatta
Yunanistan'daki Deucalion efsanesi bir üçüncüsü olabilir. Bu fikrin
kanıtlanması güçse de, kolaylıkla gözardı edilemeyeceği de kesindir.

[Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekiyor. Ücretsiz Üye Olmak İçin Tıklayın.] [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekiyor. Ücretsiz Üye Olmak İçin Tıklayın.]

(Solda) Sir Leonard Woolley'nin 1920'lerde güney Mezopotamya'da Ur'da
kazdırdığı Büyük Tufan Çukuru. Woolley, Tufan'ın kanıtlarını bulduğunu
sanmışsa da, iki iskân katmanının arasındaki alüvyon katmanı, Ur
kentinin bile tümünü etkilemeyen bir taşkına işaret etmekteydi. (Sağda)
Karadeniz'in şimdi batmış olan eski kıyı çizgisini araştıran bir
gemide, Robert Ballard başkanlığındaki ekip uzaktan kumandalı
kameralarla deniz dibini tarıyor.

Tekvin'den Tufan Seçmeleri

"Ve onu şöyle yapacaksın: Geminin uzunluğu üç yüz arşın, genişliği elli
arşın ve yüksekliği otuz arşın olacaktır. Gemiye ışıklık yapacaksın ve
onu yukarı doğru bir arşına tamamlayacaksın ve geminin kapısını yan
tarafına koyacaksın; alt, ikinci ve üçüncü katlı olarak onu yapacaksın.
(...)

Fakat seninle ahdimi sabit kılacağım ve sen ve seninle beraber
oğulların ve senin karın ve oğullarının karıları gemiye gireceksiniz.
Ve seninle beraber sağ kalmak için her yaşayan, bütün beden sahibi
olanlardan, her nevinden ikişer olarak gemiye getireceksin, erkek ve
dişi olacaklar.

Cinslerine göre kuşlardan ve cinslerine göre sığırlardan, cinslerine
göre toprakta her sürünenden, her neviden ikişer olarak, sağ kalmak
için sana gelecekler. Ve sen yenilen her yemekten kendine al ve yanını
topla ve sana ve onlara da yiyecek olacaktır. Ve Nuh, Allah'ın
kendisine emrettiği her şeye göre yaptı; öyle yaptı."
Tekvin, 6: 15-22.

2Tufan ve Nuh'un Gemisi Empty Geri: Tufan ve Nuh'un Gemisi Paz 14 Eyl. 2008 - 5:57

sevda_karadag

sevda_karadag
Yeni Yk'Cı

çok teşekkürler

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz