- ÇOCUKLARIN KAHRAMANI OLDUM
Şapır Şupur" adlı ilk albümü ile iyi bir çıkış yapan İsmail YK, şimdi de "[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şarkısı ile gündemde. Şarkı sözleri kadar ilginç giyim tarzıyla da dikkatleri çeken şarkıcı, "Çocukların fantazi dünyasına dalmayı seviyorum. Ben tek eldivenle çıkınca büyükler yadırgadı, çocuklar ise ’İşte İsmail YK, benim adamım’ dediler" şeklinde konuşuyor. Şapır Şupur’un ardından "[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adlı ikinci solonuzu çıkardınız. Öncelikle hayırlı olsun diyelim... Teşekkürler. Çok ilginçtir ki, ilk albüm 3 Mayıs 2004’te çıkmıştı, ikincisi de 3 Mayıs 2006’da piyasaya sürüldü. Böyle bir tesadüf var ortada. Umarım uğurlu gelir. - Yeni şarkınızda, sanal alemdeki kadınların ağzından "90-60-90 vücudum var, doya doya bitmez tadım var" demişsiniz... Nereden çıktı bu sözler? İnternet ortamında yaşananlar, insanlar açısından bir heyecan kaynağı sadece... Aynı durum, tanımadığınız bir kişinin telefonunu çevirdiğiniz zaman da yaşanır. Bu şarkıyı yazmak, chat yaparken aklıma gelmedi yani... Zaten ben chat yapmam. Olayı kurgulayıp senaryo haline getirdim, o kadar. - Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? Şarkılarınızda rap de var, arabesk de, pop da çünkü... Serbest müzik diyorum ben, çünkü belli bir tarzı yok. Rock, hip-hop, arabesk, pop; ne ararsan var gerçekten. Ama bunun bir adını koyamıyorum. - Kaç yaşındasınız? 27 yaşındayım. AİLECE YETENEKLİYİZ - İlk albümün satışı çok iyiydi. Bu yaşta iyi para kazanmış olmalısınız? Para kazanmak güzel bir şey tabii. Ama hayatım müzik olduğu için, müziğimi insanlara beğendirmek benim için daha önemli... Hedefim sadece bir sanatçı olarak sevilmek. - Almanya’da yaşıyorsunuz. Orada mı doğdunuz? Evet... Almanya’da doğdum ve doğduğumdan beri oradayım. - Siz 5 kardeş, "Yurtseven Kardeşler" adlı bir grup olarak girdiniz piyasaya. Hepiniz yetenekli misiniz ailede? Herkeste ayrı bir yetenek var gerçekten. En büyük ağabeyim Hüseyin, müzik olayını ailede başlatan kişidir. O bağlamadaydı, ikinci ağabeyim Hasan ise sesiyle eşlik ediyordu. Hasan-Hüseyin kardeşler olarak küçük yaşta müzik yapmaya başladılar Almanya’da. Mustafa çok küçüktü o zaman, ama birkaç yıl sonra o da darbuka ve bateri ile aralarına katıldı. Uzun bir isim olmasın diye 1978’de soyadımızı alıp Yurtseven Kardeşler olarak yola devam ettiler. Ablam Zeynep 1988’e kadar solist olarak gruptaydı. Sonra ben katıldım aralarına, yıllar geçti böyle. - Albümünüz ne zaman çıkmıştı? 1996 yılında profesyonel olarak ilk albümüzü çıkardık. Ama promosyonumuz olmadığı için yeterince adımızı duyuramadık. İkinci albümde damar parçalar vardı. Şirket promosyon yapsaydı daha iyi satardık. 2001 yılında üçüncü albüm çıktı. Ama büyük ağabeyim "Bu şarkıları Yurtseven Kardeşler değil de sen okumalısın, tek çıkmalısın" dedi. Onlarla mutlu olsam da sonunda beni ikna ettiler. - Almanya’daki yaşamınızda kültür çatışması yaşadınız mı? Orada sadece Almanlar’ın arasında yaşamış olsaydım, büyük zorluklar çekebilirdim. Ama bizim orada Türk dostlarımız ve akrabalarımız çok olduğundan zorluk yaşamadım. - Almanlar, oradaki Türkler’i dışlıyorlar mı? Soğukluk var biraz. Mesela bir Türk başarılı olur da patron koltuğuna oturursa, Alman onun emrinde çalışmayı hazmedemiyor. Güya seviyorlar, ama sokakta bir Türk müziği çalındığında küplere biniyorlar. - Albümün adını taşıyan bir de internet sayfası açmışsınız. Üstelik dört günde 70 bin ziyaretçiniz olmuş. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adı ilgi çekiyor ve merak edenler ziyaret ediyor. MİCHAEL JACKSON’A BENZETİLDİM - İyi reklam... Evet... Albümün satışları da iyi. İlk beş gün içinde 140 bin satmış, inşallah 931 bine kadar çıkar. - Kostümleriniz çok değişik. İmaj maker’ınız kim sizin? Kafama göre giyiniyorum aslında... Bir de ablam Zeynep’e danışıyorum. O birkaç ay sonra hangi tarzın tutacağını biliyor ve beni ona göre yönlendiriyor. İlk albümdeki imajım yüzünden "Sivaslı Matrix, Michael Jackson, Blade" gibi benzetmeler yapıyorlardı bana. Çocuklar sevdiği için bu kostümleri hálá ara sıra sahne şovlarımda giyiyorum. Tek eldiven ve siyah kıyafeti çocuklar çok sevdi. - Çocuk musunuz yoksa ağır ağabey mi? Yeri geldiği zaman çocuk, yeri geldiğinde susup dinlemeyi bilen ağır ağabey... Ama açıkçası ben genelde çocuksuyum. Öyle olmasaydım başarıya ulaşamazdım diye düşünüyorum. Çocukların fantazi dünyasına dalmayı seviyorum. Mesela ben tek eldivenle çıktım; büyükler "Niye böyle" derken, çocuklar "İşte İsmail YK, benim adamım" dediler. - O zaman çocukların gözünde bir çizgi roman kahramanı gibisiniz... Evet, öyle... Büyükler "İsmail bu işi bilmiyor, modaya uymuyor" diyordu ama o rahat olmayan çizmeleri, eldiveni, ben çocuklar için giyiyordum. Nasıl Michael Jackson 1995 yılında stadyum konserlerinde full çekiyordu! O stadyumu dolduranlar da 1987 yılındaki çocuklardı. O dönemki projelerinden kalma çocuk kitlesiydi. - Aşk var mı hayatınızda peki? Yok. Birçok kişi ile nişanlı olduğumu yazdılar ama bu dedikoduların aslı yok. Değil birçok nişanlı tek bir nişanlım bile bulunmuyor! Kalbim de boş... İLK ŞARKIM BİRAZ YARAMAZDI - Şarkılarınızın mı yoksa kendinizin mi ön planda olması hoşunuza gidiyor? Şarkılarım benim yavrularım. Oğlum sevilince ben de sevinirim. Üstüne bir de kendimiz sevilirsek ne álá! Bugüne kadar hangi programa katıldıysam, nereye gittiysem hep sevgiyle karşılandım; bu çok güzel tabii... - Şarkılarınız için neden oğlum dediniz? Ayrım yaptığımdan değil. İlk "Şapır Şupur" ile piyasaya girdim. Bu yaramaz bir şarkıydı, erkekler de yaramaz olduğu için oğlum dedim. |
"[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adını verdiği son albümüyle müzik listelerine hızlı bir giriş yapan İsmail YK, ilginç şarkı sözlerinden gün geçtikçe artan hayran kitlesinin sırrına kadar her şeyi Kelebek okurlarıyla paylaştı. İsmail YK, Yurtseven Kardeşler’den daha popüler oldu. Bunun sebebi nedir sizce? - Benim tek başına bir albüm çıkarmamın nedeni de aslında Yurtseven Kardeşler’dir. Farklı tarzda bir albüm yapmıştım ve grubun tarzına uymayacağı için de benim solo çalışmama karar verildi. Hatta en başta ben istemedim. Grup çalışmasını seviyorum çünkü... İsmail YK tarzının, Yurtseven Kardeşler’in tarzından farkı neydi? - Ben grupla arabesk ve fantezi şarkılar söylüyordum. Ama benim sevdiğim şarkılar pop ve hip hop’tı. Özellikle en büyük ağabeyim bu albümü bana uygun gördü ve haklı çıktı! Kaç numaralı kardeşsiniz? Kardeşler arasında sizi nasıl tanımlarlar? - Beş kardeşin en küçüğüyüm. Sessiz ve sakinim. Genellikle bir konuşur, iki dinlerim. Kardeşlerim çok duygusal olduğumu ve çok uyuduğumu söylerler! Albümünüzü Türkiye’de çıkarttığınız halde, neden Almanya’da yaşıyorsunuz? - Ailece hepimiz yurtdışında yaşıyoruz. Müzik stüdyomuz da yurtdışında, çalışmalarımızı mecburen orada sürdürüyoruz. Türkiye’de düzenli bir hayat kurmayı isterim elbette. Sonuçta burası benim gerçek vatanım. Her şeyi zaman gösterecek. Her gün gazetelerde boy göstermek, medyatik olmak şöhretin ilk şartı sayılırken, siz yurtdışında yaşadığınız halde nasıl bu kadar tanınıyorsunuz? - Şarkı sözlerimin dikkat çekici olmasından dolayı insanların zihninde yer ediyorum. Yoksa gece hayatında beni gören pek olmamıştır. Enerjimin yüzde 80’ini işime veriyorum. Bu yüzden yaşayamadığım şeyleri şarkılarımda anlatıyorum. Ben bir mankenle aşk yaşamıyorum ama şarkılarımda bomba gibi kızlardan bahsedebiliyorum. Müziğin şımarık çocuğuyum çünkü. Peki bu ilginç şarkı sözlerinizle ilgili eleştirilmek sizi rahatsız ediyor mu? Mesela "Şappır şuppur beni ye" ne demek? Birçok insanı rahatsız etti bu sözler. - Şarkıyı baştan sona kadar dinlediğinizde o kadar da rahatsız edici gelmiyor. Herkes kendinden bir şey bulabilir o sözlerde. Soruyorum; böyle gariban, işsiz, evsiz barksız gençlerimiz yok mu? Eğlence yerlerine, diskoteklere gidip kızlarla tanışmak isteyen gençlerimiz yok mu? Günlerce eve gelmeyen evladına telefon açıp, haklı olarak kızan babalar yok mu? Şarkıdaki sözler de bunları anlatıyor. Bütün bunları dile getirmemin benim özel hayatımla hiçbir ilgisi yok. Sadece her şarkımda kılıktan kılığa girmeyi seviyorum. Enteresan şarkı sözlerinizden bahsetmişken, son albümde şarkılarınızdan birinin adı "Allah Belanı Versin"... Bu çok itici değil mi? - Aslında bu sözlerin bir anısı var: Bir gün müzik şirketinde birkaç erkek konuşuyoruz; "Bir kız seni terk ederse ona ne dersin" diye. Cevap aynen şu oldu: "Allah belanı versin!" İşte ben bu sözleri duyunca hemen bu şarkıyı yazdım. Bu sözlerle aşk acısı çekenleri teselli etmek istedim. Ağlayıp, rahatlamalarını istedim. Burada yaşamamanıza rağmen, sokaklarda insanların sizi tanıması ve ilgi göstermesi tuhaf geliyor mu? - Ne tuhaf geliyor, ne de rahatsız ediyor. Çünkü ben yıllarca bu yüzü tanıtmak için uğraştım. Bazı insanlar ise tanınmamak için şapkayla saklıyorlar kendilerini. O kadar uğraşmışsın tanınmak için şimdi tanınmamak niye? Bence çok saçma bu tür tavırlar. Michael Jackson’ı mı taklit ediyorsunuz? - Aslında onu taklit etmek istemiyorum. Fakat çocukluğumdan beri ona hayran olduğum ve hep onu izlediğim için ister istemez hareketlerim ona benzeyebiliyor. Komşuma yarı çıplak yakalandım! Henüz küçüktüm. Niye olduğunu hatırlamıyorum ama daire kapısının önüne çıkmıştım ve üzerimde sadece atlet ve külot vardı. Birden bire ne olduysa oldu ve evin kapısı kapanıverdi. O halde dışarıda kaldım. İşin kötüsü karşı komşumuz kapısını açtı ve beni o halde gördü. Utancımdan ölmek istedim! |