MİSKET
Bu öykü misket adlı türküden
esinlenerek yazılmıştır
Bu hikaye, Ankara'nın önemli seymenlerinden
Osman Efe' ile Güzel Huriye'nin sonu acı ile
biten, hikayesidir...Gelin o zamanki Ankara'ya
gidelim...
Huriye, onaltı yaşlarında, sarı saçlı, yeşil gözlü
uzun boylu, mahalenin en güzel kızıydı. Ahmet ağa,
Çıkrıkçılar yokuşunda, at koşumları yapan ,orta
boylu, beyaz sakallı, ayaklarında -altında mest
ve lastik olan, namazında niyazında bir adamdı.
Namusuna çok düşkün olan, ve otoriter bir insan
olan Ahmat ağanın , oğlu olmadığı için, tüm sevgi-
sini kızına vermişti. Huriye, ergenlik çağı geldiğinde
vücudunda değişiklik oluyor, göğüsleri yavaş
yavaş büyüyor, dalgınlaşıyor, ve birgün
bahçede oynarken, kilotuna ılık ılık bir şeyin
aktığını hissediyor, ve eline bulaşan kanla dehşete
kapılarak ,annesine ,korkarak, sıkılarak gidiyordu
Yaşlı kadın, "Gızım ,artık büyüdün, o kan aybaşı
kanı, korkma sakın, lakin, temiz tut, ve kanama
başlayınca temiz bir bez koy !"diye gülümseyerek
içindek, korkuyu gideriyordu...
Huriye, ele avuca gelmeyen bu kız, geniş bahçe
içindeki, elma ağacından hiç inmiyordu...Annesi
kaç kez, "gızım, o ağaca çıkma düşersin sonra !"
diye uyarıyordu... "Aman anne, atın ölümü arpadan
olsun !" diye gülümsüyordu..
Huriye'nin keçi gibi dalın tepesine tırmanması
yaşlı kadının yüreğini ağzına getiriyordu...Yola
bakan, elme ağacına çıkmasının sebebi, sabahları
evin önünden geçip giden geniş omuzlu, uzun boylu
esmer, yakışıklı bir delikanlıydı...Muziplik olsun diye
tam delikanlı geçerken bir tane misket elmasını
atmış, tam başına isabet etmişti,. Delikanlı başını
kaldırınca, elma ağacının tepesinde duran Huriye
yi görmüş, yıldırım çarpmış gibi olmuştu. Kız da
ilk kez gördüğü bu delikanlıya aşık olmuştu.
Bu gencin adı Osmandı...Mahalkesinde Osman efe
olarak biliniyordu. Kendisini toplayınca, gülümsedi.
"Ayıp değil mi sana ! Yetişkin bir kızın o dalın
tepesinde ne işi var ?" dedi..
"Şey...özür dilerim, kabalık ettim...!"
" Bu seferlik affettim seni...! Adın ne sahi senin ?
" Huriye ...!"
"Benim ki de Osman...! Efe Osman diye bilir
akranlarım...Bundan sonra, senin adın mislet olsun
güzel kız !"
Osman'ın içine bir ateş düşmüştü. Eve vardığın-
da, yaşlı annesi , gülümseyerek, "Osman , oğlum
bugün sen de bir hal var, hayır mı ?"dedi..
Osman, dalgındı. Annesinin sözünü duymadı bile
Kadın, tekrar seslendi.."Bana mı seslendin ana ?"
dedi..Yaşlı kadın, gülümsedi.."Tabii sana ! Bu evde
başka Osman var mı ?" Ana- ile oğul, muhabeti
süredursun, Huriye' nin de aklı fikri Osman Efe 'de.
* * * *
Huriye'nin annesi, "gızım, baban yemeğe nerde
ise gelir, su ister, kaplarımız al, çeşmede doldur !"
der.
Huriye, elinde testiler, çeşmeye gider..Testinin
birini doldururken, kalın bir erkek sesiyle irkilir
" Güzel gız, destur var mı ? "der.
Huriye kenara çekilir. Geniş omuzlu, dal gibi
bir adam, avucuna su doldurarak içer gibi yaparak
kızın suya düşen hayaline bakar. Aşık olur
"Adın ne senin ?" der.
" Huriye ! "der.
"Yoksa, Çıkrıkçılar yokuşunda at koşumları
yapan Ahmet ağanın gızı mısın ?"der.
Huriye'nin utançtan yüzü kızarır. Başıyla evet
der.
* * * *
Çeşmede Huriye'yi gören Kır ağa, yanına tanıdık
birkaç adam alarak, Ahmet ağanın Çıkrıkçılar
yokuşundaki evine gelir. Yaşlı adam, Kır ağayı
görünce şaşırır, sonra buyur eder eve.
Huriye, çeşmede gördüğü adamı tanımıştır.
Yüzü asılır. Ama, misafir olduğu için hoş geldin der.
Ahmet ağa, "haydi gızım bize köpüklü bir kahve
yap ta içelim !der.
Huriye, mutfakta annesi ile karşılaşır.
"Ana bu adam niye gelmiş ?"der. Yaşlı kadın gülüm-
ser, "gızım, artık büyüdün, uçma zamanın geldi
der..."Artık evlenmelisin, erini yuvanı bilmelisin !"
" Ben bu adamla çeşmede karşılaştım ! Hoşlan
madım zaten ! Bakışları bir tuhaftı ...Hem babam
yaşında...!"
"O kim biliyor musun ? Angara'nın en zengin
lerinden , Kır ağa derler ona...Gonakları, dükkan-
ları, hanları hamamları varmış...Elini sıcak sudan
soğuk suya sokturmaz...
" Çok gonuşma, kahveyi yap ta götür !"
Ahmet ağa, elinde tepsi içeri giren kızına
"getir bakalım...Önce misafirlere tut...Buyur Kır
ağa...!Kır ağa, çapkın kıza bakar, "maşallah !" der.
Kız çıkar. Kır ağa, " Komşu, buraya geliş nedenimi
zi anladıyım...Çeşme başında, kızınızı gördüm
beğendim, Allah'ın emri peygamberin kavliyle
kızını istiyorum !" der.
Ahmet ağa, "vallaha ne söylesek boş Kır ağa
kıza da soralım, bize bir hafta süre ver, kesin
kararımızı o zaman bildiririz "der.
* * * *
Osman Efe, akşamı zor eder. Kızı görmek için
akşam yaklaşırken, evin önünden geçer. Huriye de
ağacın tepesindedir. Kız, gine elma atar.
Osman Efe, başını çevirir gülümser, kız da gülüm-
ser, fakat birden ağlar. Delikanlı şaşırır.
"Misket, bağışla bir densizlik mi ettim ?"
" Osman Efe, bana görücü geldiler...!"
" Sen ne dedin ? "
"Ölsem Kır ağaya varmam !" dedim.
"Bak şu densize ! Ben şimdi ona hattini
bildiririm ! Sen tasa etme misket !"
* * * *
Kır ağa, kahvede nargilesini tokurdadırken, kah-
veci kulağına birşeyler fısıldar, bir delikanlı yaklaşır
"Osman Efe'nin selamı var !" der.
"Aleykümselam !" der. " Buyur, bir çayımızı iç"
" Sağol...Oturmaycağım...Osman Efe, derki
Kır ağaya söyle, kendini sever,sayarım, lakin gönül
işi şakaya gelmez ! Yolumdan çekilsin !..
Sonu iyi olmaz !" dedi..
" Demek dünkü çocuk bize kafa tutuyor ! Kendine
güveniyorsa, çıksın karşıma ! Boy ölçüşelim, kim
galip gelirse, Misket onun olsun !" der.
Böyle Osman Efeden Kır Ağaya, Kır Ağa'dan
Osman Efeye haberler gelir -gider.
* * * *
Geniş bir yazı ...Halk, tüm orada...Huriye, dalın
tepesinde. Kır ağa da Osman Efe'de karşı
karşıya gelmiş. Ellerinde bıçaklar...Parıltısı şavkıyor
Osman Efe, "Kolla kendini Kır ağa !" diyor.
İlk saldırı Osman Efe'den, Kır ağa, karşı saldırıya
geçiyor.
Huriye, "Allah'ım Osman Efe'yi sen koru !
Ona birşey olursa ben de yaşayamam...! "diye
dua ediyor.
Akşama kadar sürüyor bu dövüş. Sonunda
Kır ağa, "Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide
ben kıyamam...! Al hançeri , bağrıma vur Osman !
Misket senin gayri...! "diyor. Osman, bıçağı yere
atıyor. " Ver ellerinden öpeyim Kır ağa !" diyor.
Sarılıp öpüşüyorlar...
Huriye elma dalında. Kadın- kız- erkek-davul -
zurnacılar- mahşeri kalabalık, önde Kır ağa yakla-
şıyorlar...Ama Osmanı göremiyor Huriye...
Birden başı dönüyor. Gözleri kararıyor.
"Allah'ım bana ne oluyor !" diyor. Ve bir çığlık
duyuluyor, güzel Huriye, ağaçtan aşağı düşüyor
Osman, geliyor, ama Huriye çoktan ölmüş
"Miskeeeteet !" diye Osman Efe'nin ağıdı
duyuluyor
Bu öykü misket adlı türküden
esinlenerek yazılmıştır
Bu hikaye, Ankara'nın önemli seymenlerinden
Osman Efe' ile Güzel Huriye'nin sonu acı ile
biten, hikayesidir...Gelin o zamanki Ankara'ya
gidelim...
Huriye, onaltı yaşlarında, sarı saçlı, yeşil gözlü
uzun boylu, mahalenin en güzel kızıydı. Ahmet ağa,
Çıkrıkçılar yokuşunda, at koşumları yapan ,orta
boylu, beyaz sakallı, ayaklarında -altında mest
ve lastik olan, namazında niyazında bir adamdı.
Namusuna çok düşkün olan, ve otoriter bir insan
olan Ahmat ağanın , oğlu olmadığı için, tüm sevgi-
sini kızına vermişti. Huriye, ergenlik çağı geldiğinde
vücudunda değişiklik oluyor, göğüsleri yavaş
yavaş büyüyor, dalgınlaşıyor, ve birgün
bahçede oynarken, kilotuna ılık ılık bir şeyin
aktığını hissediyor, ve eline bulaşan kanla dehşete
kapılarak ,annesine ,korkarak, sıkılarak gidiyordu
Yaşlı kadın, "Gızım ,artık büyüdün, o kan aybaşı
kanı, korkma sakın, lakin, temiz tut, ve kanama
başlayınca temiz bir bez koy !"diye gülümseyerek
içindek, korkuyu gideriyordu...
Huriye, ele avuca gelmeyen bu kız, geniş bahçe
içindeki, elma ağacından hiç inmiyordu...Annesi
kaç kez, "gızım, o ağaca çıkma düşersin sonra !"
diye uyarıyordu... "Aman anne, atın ölümü arpadan
olsun !" diye gülümsüyordu..
Huriye'nin keçi gibi dalın tepesine tırmanması
yaşlı kadının yüreğini ağzına getiriyordu...Yola
bakan, elme ağacına çıkmasının sebebi, sabahları
evin önünden geçip giden geniş omuzlu, uzun boylu
esmer, yakışıklı bir delikanlıydı...Muziplik olsun diye
tam delikanlı geçerken bir tane misket elmasını
atmış, tam başına isabet etmişti,. Delikanlı başını
kaldırınca, elma ağacının tepesinde duran Huriye
yi görmüş, yıldırım çarpmış gibi olmuştu. Kız da
ilk kez gördüğü bu delikanlıya aşık olmuştu.
Bu gencin adı Osmandı...Mahalkesinde Osman efe
olarak biliniyordu. Kendisini toplayınca, gülümsedi.
"Ayıp değil mi sana ! Yetişkin bir kızın o dalın
tepesinde ne işi var ?" dedi..
"Şey...özür dilerim, kabalık ettim...!"
" Bu seferlik affettim seni...! Adın ne sahi senin ?
" Huriye ...!"
"Benim ki de Osman...! Efe Osman diye bilir
akranlarım...Bundan sonra, senin adın mislet olsun
güzel kız !"
Osman'ın içine bir ateş düşmüştü. Eve vardığın-
da, yaşlı annesi , gülümseyerek, "Osman , oğlum
bugün sen de bir hal var, hayır mı ?"dedi..
Osman, dalgındı. Annesinin sözünü duymadı bile
Kadın, tekrar seslendi.."Bana mı seslendin ana ?"
dedi..Yaşlı kadın, gülümsedi.."Tabii sana ! Bu evde
başka Osman var mı ?" Ana- ile oğul, muhabeti
süredursun, Huriye' nin de aklı fikri Osman Efe 'de.
* * * *
Huriye'nin annesi, "gızım, baban yemeğe nerde
ise gelir, su ister, kaplarımız al, çeşmede doldur !"
der.
Huriye, elinde testiler, çeşmeye gider..Testinin
birini doldururken, kalın bir erkek sesiyle irkilir
" Güzel gız, destur var mı ? "der.
Huriye kenara çekilir. Geniş omuzlu, dal gibi
bir adam, avucuna su doldurarak içer gibi yaparak
kızın suya düşen hayaline bakar. Aşık olur
"Adın ne senin ?" der.
" Huriye ! "der.
"Yoksa, Çıkrıkçılar yokuşunda at koşumları
yapan Ahmet ağanın gızı mısın ?"der.
Huriye'nin utançtan yüzü kızarır. Başıyla evet
der.
* * * *
Çeşmede Huriye'yi gören Kır ağa, yanına tanıdık
birkaç adam alarak, Ahmet ağanın Çıkrıkçılar
yokuşundaki evine gelir. Yaşlı adam, Kır ağayı
görünce şaşırır, sonra buyur eder eve.
Huriye, çeşmede gördüğü adamı tanımıştır.
Yüzü asılır. Ama, misafir olduğu için hoş geldin der.
Ahmet ağa, "haydi gızım bize köpüklü bir kahve
yap ta içelim !der.
Huriye, mutfakta annesi ile karşılaşır.
"Ana bu adam niye gelmiş ?"der. Yaşlı kadın gülüm-
ser, "gızım, artık büyüdün, uçma zamanın geldi
der..."Artık evlenmelisin, erini yuvanı bilmelisin !"
" Ben bu adamla çeşmede karşılaştım ! Hoşlan
madım zaten ! Bakışları bir tuhaftı ...Hem babam
yaşında...!"
"O kim biliyor musun ? Angara'nın en zengin
lerinden , Kır ağa derler ona...Gonakları, dükkan-
ları, hanları hamamları varmış...Elini sıcak sudan
soğuk suya sokturmaz...
" Çok gonuşma, kahveyi yap ta götür !"
Ahmet ağa, elinde tepsi içeri giren kızına
"getir bakalım...Önce misafirlere tut...Buyur Kır
ağa...!Kır ağa, çapkın kıza bakar, "maşallah !" der.
Kız çıkar. Kır ağa, " Komşu, buraya geliş nedenimi
zi anladıyım...Çeşme başında, kızınızı gördüm
beğendim, Allah'ın emri peygamberin kavliyle
kızını istiyorum !" der.
Ahmet ağa, "vallaha ne söylesek boş Kır ağa
kıza da soralım, bize bir hafta süre ver, kesin
kararımızı o zaman bildiririz "der.
* * * *
Osman Efe, akşamı zor eder. Kızı görmek için
akşam yaklaşırken, evin önünden geçer. Huriye de
ağacın tepesindedir. Kız, gine elma atar.
Osman Efe, başını çevirir gülümser, kız da gülüm-
ser, fakat birden ağlar. Delikanlı şaşırır.
"Misket, bağışla bir densizlik mi ettim ?"
" Osman Efe, bana görücü geldiler...!"
" Sen ne dedin ? "
"Ölsem Kır ağaya varmam !" dedim.
"Bak şu densize ! Ben şimdi ona hattini
bildiririm ! Sen tasa etme misket !"
* * * *
Kır ağa, kahvede nargilesini tokurdadırken, kah-
veci kulağına birşeyler fısıldar, bir delikanlı yaklaşır
"Osman Efe'nin selamı var !" der.
"Aleykümselam !" der. " Buyur, bir çayımızı iç"
" Sağol...Oturmaycağım...Osman Efe, derki
Kır ağaya söyle, kendini sever,sayarım, lakin gönül
işi şakaya gelmez ! Yolumdan çekilsin !..
Sonu iyi olmaz !" dedi..
" Demek dünkü çocuk bize kafa tutuyor ! Kendine
güveniyorsa, çıksın karşıma ! Boy ölçüşelim, kim
galip gelirse, Misket onun olsun !" der.
Böyle Osman Efeden Kır Ağaya, Kır Ağa'dan
Osman Efeye haberler gelir -gider.
* * * *
Geniş bir yazı ...Halk, tüm orada...Huriye, dalın
tepesinde. Kır ağa da Osman Efe'de karşı
karşıya gelmiş. Ellerinde bıçaklar...Parıltısı şavkıyor
Osman Efe, "Kolla kendini Kır ağa !" diyor.
İlk saldırı Osman Efe'den, Kır ağa, karşı saldırıya
geçiyor.
Huriye, "Allah'ım Osman Efe'yi sen koru !
Ona birşey olursa ben de yaşayamam...! "diye
dua ediyor.
Akşama kadar sürüyor bu dövüş. Sonunda
Kır ağa, "Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide
ben kıyamam...! Al hançeri , bağrıma vur Osman !
Misket senin gayri...! "diyor. Osman, bıçağı yere
atıyor. " Ver ellerinden öpeyim Kır ağa !" diyor.
Sarılıp öpüşüyorlar...
Huriye elma dalında. Kadın- kız- erkek-davul -
zurnacılar- mahşeri kalabalık, önde Kır ağa yakla-
şıyorlar...Ama Osmanı göremiyor Huriye...
Birden başı dönüyor. Gözleri kararıyor.
"Allah'ım bana ne oluyor !" diyor. Ve bir çığlık
duyuluyor, güzel Huriye, ağaçtan aşağı düşüyor
Osman, geliyor, ama Huriye çoktan ölmüş
"Miskeeeteet !" diye Osman Efe'nin ağıdı
duyuluyor