Kupa finalini F.Bahçe-Trabzon oynar,
sarı-lacivertliler kazanırsa işler karışacak.. İşte Uğur Meleke'nin
Milliyet'te yer alan ve "beşinci Avrupa biletiyle ilgili" şimdiden
tahminleri ortaya koyan çarpıcı analizi
38 gün sonra Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil edecek 5 takım
kesinleşecek. Ligde ilk dörde giren takımların ikisinin Ş.Ligi’ne,
ikisinin de Avrupa Ligi’ne gideceği hemen hemen belli. Ama beşinci
Avrupa biletiyle ilgili seçenekler birden
fazla... Hele de kupa finalini (şu anda
favori olan iki takımın) F.Bahçe’yle Trabzon’un oynaması, şampiyonun da
sarı-lacivertliler olması halinde işler biraz karışabilir.
Eğer F.Bahçe kupayı kazanır ve ligde ilk
ikiye girerse, finalist Trabzon (ligde ilk beşe giremese bile) Avrupa
Ligi’ne gidecek. Eğer sarı-lacivertliler Türkiye Kupası
galibi oldukları halde ilk ikiye giremezlerse, lig beşincisi olan takım
Avrupa’nın yolunu tutacak. Diğer seçeneklerdeyse durum biraz belirsiz:
1 )Eğer F.Bahçe kupa galibi, finalist
Trabzon da ligde üçüncü veya dördüncü olursa son Avrupa biletinin kime verileceği net değil... UEFA’nın
ilgili statüsü (Europa League Regulations
2009-10 madde 1.04) bu konuya açıklık getirmiyor. Geçen yılki Süper Lig
statüsü de bu konuda net değildi. Sadece TFF
eski Genel Sekreteri Kazancıoğlu, böyle bir durum olması halinde
Avrupa’ya lig beşincisinin gideceğini sözlü olarak televizyonda
açıklamıştı.
Bu sene ne olacağıyla ilgiliyse elimizde hiçbir bilgi yok, çünkü TFF statüsü şu anda Avrupa kupalarıyla
ilgili tek bir sözcük içermiyor! Ne (27 sayfadan 8 sayfaya düşürülmüş)
Süper Lig Statüsü, ne de Futbol
Müsabaka Talimatı’nda bu konu yok! Çünkü
TFF’ye şu ana kadar konuyla ilgili UEFA’dan güncel sirküler gelmemiş!
2) Bir ihtimal de dikkatli bir okuyucu Okan İnanç’tan gelmiş: Eğer 5
Mayıs’ta Türkiye Kupası galibi F.Bahçe
olursa... 34’üncü haftaya da Trabzon ilk 5 için iddiası bitmiş, F.Bahçe
ilk ikiye girmek için 3 puana mahkûm bir şekilde girerse; iki takım
arasında Kadıköy’de oynanacak lig maçı biraz garip olmayacak mı diye
soruyor Okan Bey... Çünkü öyle bir durumda Trabzon’un Avrupa kupalarına katılması için F.Bahçe’ye mağlup olması
gerekecek! Bu da tabii daha önce hiç karşılaşmadığımız, iki takım için
de çok zor ve acayip bir durum ortaya çıkaracak. Benim tüm futbolcuların kazanmak
için ellerinden geleni yapacağından asla şüphem yok, hiçbir sporcu için
hiçbir zaman şüphem olmadı; ama o hafta çıkacak gürültü herkesin canını
sıkacak
Şimdi ister istemez şu sorular geçiyor aklımdan: TFF fikstür çekerken,
ligin son haftaları izlenmeyecek gibi
yersiz endişelerle 4 büyük takıma önceden numara verdiği için o gün
acaba mutlu olacak mı? 3 sezondur son haftada F.Bahçe’yle Trabzon’un
oynamasının, ilk 6 haftada derbi olmamasının, iki yıldır 10, 13 ve
17’nci haftalara derbi denk gelmesinin izahını o gün yapabilecek mi?
Bir de ligin bitimine 38 gün kala, TFF statülerinde
hâlâ Avrupa kupalarına katılımla ilgili tek
bir sözcük bulunmaması doğal mı? Eğer TFF (UEFA’dan beklediği sirküleri
alır da) bugünden sonra Avrupa kupalarına
katılımla ilgili en ufak bir değişiklik yaparsa bu adaletli olur mu? Bir
şampiyonanın sonunda kaçıncı olursanız ne elde edeceğinizi ligin
başında bilmeniz gerekmez mi?
Guerrero ve Barış Özbek
Hamburglu Guerrero, pazar günü Hannover’le oynadıkları maçın ardından
soyunma odasına giderken büyük bir hata yaptı. Kendisine “Evine dön”
diye bağıran bir taraftara elindeki su
şişesini isabetli bir biçimde fırlattı ve seyirciyi
hafifçe yaraladı. Almanya Futbol Federasyonu
henüz Guerrero’yla ilgili kararını açıklamadı.
Ama Hamburg, Guerrero’ya tarihlerinin en büyük para cezasını
verdiklerini açıkladı. Hamburg Başkanı Hoffmann, Perulunun sözleşmesini
feshetmeyi düşündüklerini fakat Guerrero çok pişman olduğu için ona
ikinci bir şans verilmesi gerektiğine
inandıklarını söyledi. Ayrıca Guerrero’nun bugünkü S.Liege maçı
öncesinde bizzat o taraftardan ismiyle özür
dileyeceğini de ekledi
Galatasaraylı Barış, pazartesi büyük bir hata yaptı. Sivassporlu
meslektaşı Kadir’e sahalarda ender görülen çok kötü bir tekme savurdu,
hak ettiği kırmızı kartı gördü, olayların da fitilini ateşledi.
Türkiye Futbol Federasyonu henüz Barış’la
ilgili kararını açıklamadı.
Ama. Aması yok... Nokta.
Sarvan’a bir soru
Bu yazı bir hakem yazısı değil... Kural kitabıyla ilgili bir beyin
fırtınası. Türkiye’de son 15 yılda FIFA
kural kitabından başka bir kitabın da yürürlükte olduğu endişesinin bir
ispatı.
Lig TV spikeri arkadaşlar üstüne basa basa söyleyince fark ettim, Yunus
Yıldırım bilmem kaç maçta bilmem kaç penaltı vermiş diye... FSTATS’ta
son 5 yılın verileri var, gerçekten de Yıldırım 90 Süper Lig maçında sadece 1 penaltıyla ülkenin açık ara en az beyaz
noktaya giden hakemi.
Bu veriyi görünce Yıldırım, herhalde az faul çalan bir hakemdir, oyunu
oynatmaktan yana tavır alıyordur diye düşündüm. Ama çok enteresandır,
aynı Yunus Yıldırım, aynı 90 maçta çaldığı 2596 faul düdüğü (ve maç başı
29 ortalamayla) lig lideri... Halen 2009-2010
sezonunu da maç başı 30 faul düdüğüyle lider
götürüyor!
O zaman (samimiyetine ve bilimselliğine inandığım için) Oğuz Sarvan’a ve
onun şahsında Türk spor kamuoyuna soruyorum: FIFA
kural kitabı, ceza alanı dışında faul olan pozisyonları ceza alanı
içinde de penaltı olarak tanımlamıyor mu? Türkiye’de ceza alanı dışıyla
içinde farklı kural kitapları mı geçerli ki, bir hakemin faul ve penaltı
kararlarında böyle geceyle gündüz kadar büyük bir fark oluşabiliyor?
Yoksa Türk hakemler, “penaltı gibi penaltı” lafının FIFA
kural kitabında da olduğunu mu zannediyorlar?
sarı-lacivertliler kazanırsa işler karışacak.. İşte Uğur Meleke'nin
Milliyet'te yer alan ve "beşinci Avrupa biletiyle ilgili" şimdiden
tahminleri ortaya koyan çarpıcı analizi
38 gün sonra Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil edecek 5 takım
kesinleşecek. Ligde ilk dörde giren takımların ikisinin Ş.Ligi’ne,
ikisinin de Avrupa Ligi’ne gideceği hemen hemen belli. Ama beşinci
Avrupa biletiyle ilgili seçenekler birden
fazla... Hele de kupa finalini (şu anda
favori olan iki takımın) F.Bahçe’yle Trabzon’un oynaması, şampiyonun da
sarı-lacivertliler olması halinde işler biraz karışabilir.
Eğer F.Bahçe kupayı kazanır ve ligde ilk
ikiye girerse, finalist Trabzon (ligde ilk beşe giremese bile) Avrupa
Ligi’ne gidecek. Eğer sarı-lacivertliler Türkiye Kupası
galibi oldukları halde ilk ikiye giremezlerse, lig beşincisi olan takım
Avrupa’nın yolunu tutacak. Diğer seçeneklerdeyse durum biraz belirsiz:
1 )Eğer F.Bahçe kupa galibi, finalist
Trabzon da ligde üçüncü veya dördüncü olursa son Avrupa biletinin kime verileceği net değil... UEFA’nın
ilgili statüsü (Europa League Regulations
2009-10 madde 1.04) bu konuya açıklık getirmiyor. Geçen yılki Süper Lig
statüsü de bu konuda net değildi. Sadece TFF
eski Genel Sekreteri Kazancıoğlu, böyle bir durum olması halinde
Avrupa’ya lig beşincisinin gideceğini sözlü olarak televizyonda
açıklamıştı.
Bu sene ne olacağıyla ilgiliyse elimizde hiçbir bilgi yok, çünkü TFF statüsü şu anda Avrupa kupalarıyla
ilgili tek bir sözcük içermiyor! Ne (27 sayfadan 8 sayfaya düşürülmüş)
Süper Lig Statüsü, ne de Futbol
Müsabaka Talimatı’nda bu konu yok! Çünkü
TFF’ye şu ana kadar konuyla ilgili UEFA’dan güncel sirküler gelmemiş!
2) Bir ihtimal de dikkatli bir okuyucu Okan İnanç’tan gelmiş: Eğer 5
Mayıs’ta Türkiye Kupası galibi F.Bahçe
olursa... 34’üncü haftaya da Trabzon ilk 5 için iddiası bitmiş, F.Bahçe
ilk ikiye girmek için 3 puana mahkûm bir şekilde girerse; iki takım
arasında Kadıköy’de oynanacak lig maçı biraz garip olmayacak mı diye
soruyor Okan Bey... Çünkü öyle bir durumda Trabzon’un Avrupa kupalarına katılması için F.Bahçe’ye mağlup olması
gerekecek! Bu da tabii daha önce hiç karşılaşmadığımız, iki takım için
de çok zor ve acayip bir durum ortaya çıkaracak. Benim tüm futbolcuların kazanmak
için ellerinden geleni yapacağından asla şüphem yok, hiçbir sporcu için
hiçbir zaman şüphem olmadı; ama o hafta çıkacak gürültü herkesin canını
sıkacak
Şimdi ister istemez şu sorular geçiyor aklımdan: TFF fikstür çekerken,
ligin son haftaları izlenmeyecek gibi
yersiz endişelerle 4 büyük takıma önceden numara verdiği için o gün
acaba mutlu olacak mı? 3 sezondur son haftada F.Bahçe’yle Trabzon’un
oynamasının, ilk 6 haftada derbi olmamasının, iki yıldır 10, 13 ve
17’nci haftalara derbi denk gelmesinin izahını o gün yapabilecek mi?
Bir de ligin bitimine 38 gün kala, TFF statülerinde
hâlâ Avrupa kupalarına katılımla ilgili tek
bir sözcük bulunmaması doğal mı? Eğer TFF (UEFA’dan beklediği sirküleri
alır da) bugünden sonra Avrupa kupalarına
katılımla ilgili en ufak bir değişiklik yaparsa bu adaletli olur mu? Bir
şampiyonanın sonunda kaçıncı olursanız ne elde edeceğinizi ligin
başında bilmeniz gerekmez mi?
Guerrero ve Barış Özbek
Hamburglu Guerrero, pazar günü Hannover’le oynadıkları maçın ardından
soyunma odasına giderken büyük bir hata yaptı. Kendisine “Evine dön”
diye bağıran bir taraftara elindeki su
şişesini isabetli bir biçimde fırlattı ve seyirciyi
hafifçe yaraladı. Almanya Futbol Federasyonu
henüz Guerrero’yla ilgili kararını açıklamadı.
Ama Hamburg, Guerrero’ya tarihlerinin en büyük para cezasını
verdiklerini açıkladı. Hamburg Başkanı Hoffmann, Perulunun sözleşmesini
feshetmeyi düşündüklerini fakat Guerrero çok pişman olduğu için ona
ikinci bir şans verilmesi gerektiğine
inandıklarını söyledi. Ayrıca Guerrero’nun bugünkü S.Liege maçı
öncesinde bizzat o taraftardan ismiyle özür
dileyeceğini de ekledi
Galatasaraylı Barış, pazartesi büyük bir hata yaptı. Sivassporlu
meslektaşı Kadir’e sahalarda ender görülen çok kötü bir tekme savurdu,
hak ettiği kırmızı kartı gördü, olayların da fitilini ateşledi.
Türkiye Futbol Federasyonu henüz Barış’la
ilgili kararını açıklamadı.
Ama. Aması yok... Nokta.
Sarvan’a bir soru
Bu yazı bir hakem yazısı değil... Kural kitabıyla ilgili bir beyin
fırtınası. Türkiye’de son 15 yılda FIFA
kural kitabından başka bir kitabın da yürürlükte olduğu endişesinin bir
ispatı.
Lig TV spikeri arkadaşlar üstüne basa basa söyleyince fark ettim, Yunus
Yıldırım bilmem kaç maçta bilmem kaç penaltı vermiş diye... FSTATS’ta
son 5 yılın verileri var, gerçekten de Yıldırım 90 Süper Lig maçında sadece 1 penaltıyla ülkenin açık ara en az beyaz
noktaya giden hakemi.
Bu veriyi görünce Yıldırım, herhalde az faul çalan bir hakemdir, oyunu
oynatmaktan yana tavır alıyordur diye düşündüm. Ama çok enteresandır,
aynı Yunus Yıldırım, aynı 90 maçta çaldığı 2596 faul düdüğü (ve maç başı
29 ortalamayla) lig lideri... Halen 2009-2010
sezonunu da maç başı 30 faul düdüğüyle lider
götürüyor!
O zaman (samimiyetine ve bilimselliğine inandığım için) Oğuz Sarvan’a ve
onun şahsında Türk spor kamuoyuna soruyorum: FIFA
kural kitabı, ceza alanı dışında faul olan pozisyonları ceza alanı
içinde de penaltı olarak tanımlamıyor mu? Türkiye’de ceza alanı dışıyla
içinde farklı kural kitapları mı geçerli ki, bir hakemin faul ve penaltı
kararlarında böyle geceyle gündüz kadar büyük bir fark oluşabiliyor?
Yoksa Türk hakemler, “penaltı gibi penaltı” lafının FIFA
kural kitabında da olduğunu mu zannediyorlar?