[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
^^Klarnet
Avrupa'da yaygınlık kazanmış bazı çalgılar, kısa zamanda Osmanlı'da da tanınmış ve kullanılmıştır. Klarnet de bu çalgılardan biridir. J.C. Denner ile başlayan ve 1700'lü yıllarda gelişimini tamamlayan klarnet, orkestralardaki yerini almıştır. Ülkemizde klarnetin ilk kez 1820'li yıllarda kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde de yaygın kullanımı olan "Boehm Sistemi" klarnet, Korfo'lu Hyacinthe Eleonore KLOSE ve L.A. Buffet tarafından oluşturulmuş olup, Klose ilk öğrencileri Paris'te bu sisteme göre yetiştirmiştir. "Boehm Sistemi" klarnet, 1854 yılında İstanbul'a getirilmiş ve Muzıka-i Hümayun'da kullanılmıştır. Muzıka-i Hümayun'da eğitmenlik yapan Guiseppe Donizetti, Avrupa''a kullanılan bazı çalgıların öğrenilmesi için, yabancı eğitmenler de getirtmişti. Bu eğitmenler arasında "glarnet" üstadı olarak bilinen ve tüysüz lakabıyla anılan Francesco da vardı. (Tüysüz lakabı yakıştırmasını, bay Zati Arca merhumun söylediği bilinmektedir.)
Klose, 1839 yılında Paris Konservatuarı'na, profesör olmuş ve 1845 yılında da "Boehm Sistemi" klarneti öğretmeye başlamıştır. Klose'nin yeni sistemde yetiştirdiği öğrencileri arasında Francesco'nun da olduğunu tahmin edilmesi zamana uygun düşmektedir. Francesco'nun Muzıka-ı Hümayun'da yetiştirdiği öğrenciler, klarnet geleneğini devam ettirmiştir. (M.Ali Bey Zati Arca'yı yetiştirdi. Veli kanık onun çırağı oldu)
Muzıka-ı Hümayun'da icra edilen klarnet, zamanla farklı alanlarda da kullanılmış ve çeşitli denemeleri yapılmıştır. 1917 yılında Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın kurmak istediği Mehter Takımlarında, klarnet saz kadrosuna alınmıştır. Fakat Mehter'de uygulaması hemen hemen hiç olmamış ve kaldırılmıştır.
Ülkemizde klarnetin yaygın kullanılamaya başladığını gösteren bir takım izler de mevcuttur. Mesela; "Ceride-i Havadis" gazetesinin ilk sayılarından birinde şu haber yayınlanmıştır. "Tulumbacı Ermeni'nin biri Beyoğlu'nda oturur iken iki katolik dahi başkaca oturup "glarnet" çalarlarmış. Tulumbacı Ermeni yetişir, çalmayın dedikte onlar dinlemediklerinden dolayı kalkıp ikisini de bıçakla vurmuş". Bu havadisten, klarnetin o dönemde İstanbul'da yerini aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca klarnet ismi bu havadiste de "glarnet" olarak geçmektedir.
Klarnet ismi, eski halk söylemi ile "glarnet" ya da "gırnata" olarak bilinmektedir. Klarnetin ülkemizde 1820'li yıllarda kullanımı gerçekleşmesine rağmen, ismi daha önceleri duyulmuştur. Şöyle ki Suriye'de bütün nefesli sazlara "kurnayta" denilmektedir.
Evliya Çelebi ise kendi zamanındaki İngiliz icadı bir kurnata borusundan bahseder. İlk harften sonra "vav" harfi koymadığı için, kelime esre - ile "kırnata (veya gırnata) da okunabiliyor. Bu bilgi, J.C. Denner'ın klarneti icadından en az yarım asır öncelere aittir. Yani "gırnata" ismi, klarnetin ülkemize girişinden önce duyulmuş ve halkımızca kullanılmıştır. (Anadolu da hala "gırnata" olarak söylenmektedir.)
Perde Sistemi
Boehm Sistemi Klarnet
1830 yılında Boehm fülütünden geliştirilmiştir. Bu sistem Korfo'lu Hyacinthe Eleonore KLOSE ve L.A. Buffet tarafından klarnete tatbik edilmiştir. Boehm Sistemi oluşturulur iken temel düşünce şuydu: perde yapısının rahat kullanımından ziyade, akustiğin oluşması önemliydi. Eski sistemin ses sorunu ve teknik alandaki yetersizliği de düşünülerek, Boehm Sistemi klarnet oluşturulmuştur. Boehm perde sistemi, klarnete tatbik edilmiş en önemli perde sistemidir. Bu sistem klarnet, saksafon, Obua'da kullanılmış ve Fagot'ta da melez olarak kullanılmıştır.
Klarnetin Türk Müziğine Girişi:
Klarnet 1900'lü yıllarda Türk müziği icrasında kullanılmıştır. Klarnetin ilk kez Türk Müziğindeki icrası ise "klarnet İbrahim Efendi" tarafından gerçekleştirildi. Klarnetin Türk Müziğinde yerini alması pek kolay olmamıştır. Bunda Türk Müziğinin tonal sistemi önemli etken idi. İbrahim Efendi Türk Müziğinin Tonal sistemini klarnette başarıyla uygulamıştır. Tanbur da icra ettiği bilinen İbrahim Efendi, klarneti kendi çabasıyla öğrenmiştir. 1925 yılında Bağdat'ta vefat ettiği bilinmektedir.
Türk müziğinde klarnet icrasının gerçekleştirildiği yıllarda, isminden bahsedilen değişik klarnet icracıları da vardır. Aynı dönemde Kemençeci Vasil'inde klarnet icra ettiği söylenmektedir. Ancak Kemençe üstadı Vasil'in, klarneti Silivri'de bulunduğu dönemlerde meyhane alemlerinde, panayırlarda, köy düğünlerinde icra ettiği rivayet edilir. Diğer bir isimde Ramazan Bey'dir. Klarnetin Türk Müziğinde yer alması çalışmaları ve gerçek anlamda kabul görmesi, İbrahim Efendi ile başlamıştır.
Türk Müziğinin klarnet ile icra edilmesinden hoşnut olmayan bazı kesimler de vardı. Tanburi Cemil Bey'inde klarnetten pek hoşnut olmadığı söylenir. Ancak İbrahim Efendi'nin klarnet icrasındaki üslubu ve klarnetten çıkardığı sesleri dinleyen Tanburi Cemil Bey'in klarnete hayran kaldığı bilinmektedir.
SOL (G) Klarnet
Klarnet ailesinin bu üyesi, ülkemizde ve Balkanlar'da kullanılmaktadır. Sol klarnet, Türk Müziğine özgü yapısı ve ses genişliği ile musikimizde tanınmaktadır. Alman çalgı yapımcıları tarafından üretilen sol klarnet, daha çok Türk Müziği icra eden klarnetçilerin tercihidir. Albert perde sisteminde üretilen sol klarnetin neden tercih edildiği konusunda farklı düşünceler vardır. Genel düşüncelerden biri, Albert perde sistemi klarnetin farklı bir sistem olan Boehm klarnet sistemine göre daha az pozisyon içermesidir. Albert perde sistemine sahip olan klarnetin özellikle Türk Müziği icra ederken komaların seslendirilmesinde esneklik ve kolaylık sağladığı düşünülmektedir.
Sol klarnet kullanımı daha çok Türk Müziğinde yaygındır. Bu nedenle Avrupa'nın birçok yerinde "Turkish Klarnet" adıyla anılmakta ve tanınmaktadır. Sol klarnet kullanımının tarihsel olarak ilk kez Balkanlarda mı yoksa Türkiye'de mi gerçekleştiği bilinmemektedir.
Sol klarnetin hangi istek doğrultusunda üretildiği ve ilk defa yapımını gerçekleştiren firmanın hangisi olduğu konusunda da kesin bir bilgi yoktur. Klarnette Türk Müziği uygulaması geleneksel Türk Müziği çalgılarıyla kıyaslanacak olursa; biraz daha güçtür. Çünkü klarnetin perde yapısı, Türk Müziği icrasında kullanılan geleneksel çalgılardan farklıdır. Örneğin; Tanbur ya da kanun çalgıları, Türk Müziğini rahatlıkla seslendirebilecek perde yapısına sahiptir. Yani tonal sistemimiz içinde yer alan seslerin mevcut perdelerinin olması bu çalgılarda seslendirmeyi kolaylaştırmaktadır.
Bu perde yapısından farklı olan klarnette Türk Müziği seslendirilirken en önemli etken icracının duyumudur. Türk müziği icra eden klarnetçiler genellikle, dudak faktörünü (gevşetip - sıkma) kullanarak komaları seslendirmektedir.
Klarnetin Türk Müziği icrasındaki üslubu ve kullanımının öğrenilmesi, Türk Müziğinde yer almaya başladığı yıllardan günümüze kadar olan süreçte genellikle aktarım şeklinde devam etmiştir. Yani kuşaktan kuşağa dinleyerek ya da taklit etme yöntemiyle öğrenilen sol klarnetin Türk Müziği seslendirmelerinin öğrenilmesine ilişkin metodu mevcut değildir. Albert (Auler) Sistem Klarnet
Albert Sistem klarnet, 1800'lü yılların başında Ivan Müller tarafından oluşturulmuştur. Müller'den sonra pek çok çalgı yapımcısı tarafından geliştirilmiştir. Albert perde sisteminin, Boehm sisteminden önce yaygın bir kullanımı vardı. Albert sistemi klarnet, daha çok Almanya, Türkiye ve Balkanlar'da tercih edilen bir sistemdir.
Klarnetin Türk Müziğinde Yeri ve Önemi:
Klarnet, Türk Müziği seslendirmesinde etkin ve renkli bir çalgı olarak 1900'lü yıllardan günümüze değin icra edilmektedir. Türk sanat müziği icrasında özellikle; Köçekler, Sirtolar, Oyun Havaları ve Fasıllarda önemli bir yere sahip olduğu gibi farklı bir yorum sağladığı gerçektir. Aynı zamanda halk müziği seslendirmesinde de yer almış olup, Anadolu'nun bazı kesimlerinde vazgeçilmez bir çalgı olarak kullanılmaktadır.
Klarnetin folklordaki kullanımı zamanla halk arasında da sevilmiş ve ülkemizin pek çok yöresinde halen yaygın kullanılan bir çalgı olma özelliğine sahiptir. Bazı yörelerin Türkü ve Oyunlarının seslendirilmesinde klarnet kullanımı önemlidir. Özellikle; Doğu, Güneydoğu, Trakya, Ege ve Teke yöremizde klarnet kullanımı yaygındır.
Klarnet ile folklorik ezgilerin seslendirilmesi yine Balkanlar'daki zurna icracıları tarafından denenmiştir. Ülkemizde klarnetten önce yaygın bir kullanıma sahip olan zurna'nın klarnetin Türk Müziğine girmesiyle geri planda kaldığı söylenebilir.
Klarnetin seslendirilmesiyle tanınmış ezgilerde klarnet yerine zurna kullanılması ya da zurnanın yer alması gerekli ezgilerde klarnetin kullanılması uygun değildir. Klarnetin mükemmel yapısı, farklı tarzlarda da kullanımını da beraberinde getirmiştir. Örneğin; Bando müziğinde, caz müziğinde, çigan müziğinde, folk müziğinde, vb.
Klarnetin Türk Müziğindeki icrasının öğrenilmesi ve bu geleneğin devamını sağlayacak çalışmaların yapılması önem arzetmektedir. Bu nedenle bu geleneğin devamını sağlayacak aynı zamanda Türk Müziği eğitim sistemine bilimsel bir klarnet metodu kazandırılması yönünde araştırmalarımı ve çalışmalarımı sürdürmekteyim.