Telefonlarıma cevap vermeyeceksin
Cevap versen bile, öyle yorgun öyle
isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi
Sevmeyeceksin beni Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin
Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan Uçuruma
atlar gibi sevdalanışımdan
Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın
Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe
uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın
Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana
acı çektireni Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür
gibi konuşanı sevdin Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.
Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan
Beni sevmeyecektin biliyorum ama Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini
sevmeye Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı
çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz
çözüldüm
Sana da olmuştur Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini
bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir
telaşla söylersin
Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini
hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini Ama yine de engelleyemezsin
kendini tutamazsın.
Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin Üstelik bunu anladıkca daha da
batırmak istersin kendini Biraz daha zor duruma düşürmek
Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin Sanki bile isteye kendi
mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin Kendinden gizli bir öç alır gibi.
Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi Sanki hiç sevilmek istemiyormuş
gibi
Bir tür gurur muydu bu?
Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi
ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu
hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?
Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda
oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu
biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra
avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı
diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu
Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı
Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı
masanın üstünde dururdu hep.
Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba
nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı Balık nasıl yenir? Peçete nasıl
katlanır Sinemada nasıl oturulur
Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler
olacağına Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk
yaşayabilirler diye inanırdım O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen
inanırdım
Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi Sonra
birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı İçerden, arka
odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım
hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık!
Ben de senin gibi saftım o zamanlar Gidilecek neresi var dı ki derdim İşte
hep birlikteyiz Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın?
Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir
araya gelmişiz tesadüften de öte Biz bizim aile, herkes, aslında hiç
istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz
Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.
Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız!
Evet cok geç anladım
Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası
özlerken, aslında herkes annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek
üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş
Dünyanın en mutsuz otogarı Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim
evimiz Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin
sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz
İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip
bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.
Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere
gidemiyordu Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman
ediyordu
Hem biz, bizim aile Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar
gibiydik
Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık
Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü
engel olamadığımız o felaket duygusu
Anlamıştım senin ailen de böyleydi
Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında
istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size!
Sana ya da kardeşine Tesadüfen dünyaya geldiğinizi Beklenmedik bir misafir
olduğunuzu! Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini
söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri!
Sizin için Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten
sonra
Senin de ailen benimki gibiydi Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak
yağmurlar gibiydi Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın
her şeye
Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken
kaybetmiş gibisin hep
Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız
kadınlarda
Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız
erkeklerde
Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın
Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde Ne acıki, hep bizi
incitip üzenlere bağlanacağız Telefonlarımıza çıkmayanlara Çıksa bile küfür
gibi konuşanlara sevdalanacağız
Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz
Ölesiye, amansız seveceğiz onları
Biliyorum, bu yüzden odan böyle Güncelerin ortalık yerde Kitapların
orada, burada Anıların saçılmış ortalık yere Her şeyin darmadağın
Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun Sen
de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir
gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim
her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup
gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun
Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin
hayaletisin Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı
Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi Aklı başında, mazbut insan rolünü
oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı Hepsi
yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi Düşleri çok
garipti En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka
kıtalara gitmeyi düşlerlerdi
Yine aradım seni, yoksun bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın
Bir kere çözüldüm sana Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim
Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim
gibi
Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi Öyle özledimki kendim gibi
biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
Yine aradım seni yoksun Beni de birileri arıyor Beni de kendi gibi birini
sevmeyi özleyenler arıyor Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
özleyen birileri arıyor.
Hiç cevap vermiyorum BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM
Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri
yok ediyor
Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor
Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni Seni bir başkası
Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram Seni biri
sevse de hiç kapanmayacak bu yaran
Hiç kapanmayacak! Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç
gibi
isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi
Sevmeyeceksin beni Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin
Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan Uçuruma
atlar gibi sevdalanışımdan
Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın
Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe
uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın
Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana
acı çektireni Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür
gibi konuşanı sevdin Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.
Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan
Beni sevmeyecektin biliyorum ama Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini
sevmeye Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı
çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz
çözüldüm
Sana da olmuştur Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini
bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir
telaşla söylersin
Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini
hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini Ama yine de engelleyemezsin
kendini tutamazsın.
Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin Üstelik bunu anladıkca daha da
batırmak istersin kendini Biraz daha zor duruma düşürmek
Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin Sanki bile isteye kendi
mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin Kendinden gizli bir öç alır gibi.
Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi Sanki hiç sevilmek istemiyormuş
gibi
Bir tür gurur muydu bu?
Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi
ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu
hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?
Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda
oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu
biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra
avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı
diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu
Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı
Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı
masanın üstünde dururdu hep.
Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba
nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı Balık nasıl yenir? Peçete nasıl
katlanır Sinemada nasıl oturulur
Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler
olacağına Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk
yaşayabilirler diye inanırdım O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen
inanırdım
Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi Sonra
birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı İçerden, arka
odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım
hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık!
Ben de senin gibi saftım o zamanlar Gidilecek neresi var dı ki derdim İşte
hep birlikteyiz Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın?
Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir
araya gelmişiz tesadüften de öte Biz bizim aile, herkes, aslında hiç
istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz
Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.
Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız!
Evet cok geç anladım
Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası
özlerken, aslında herkes annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek
üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş
Dünyanın en mutsuz otogarı Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim
evimiz Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin
sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz
İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip
bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.
Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere
gidemiyordu Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman
ediyordu
Hem biz, bizim aile Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar
gibiydik
Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık
Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü
engel olamadığımız o felaket duygusu
Anlamıştım senin ailen de böyleydi
Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında
istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size!
Sana ya da kardeşine Tesadüfen dünyaya geldiğinizi Beklenmedik bir misafir
olduğunuzu! Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini
söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri!
Sizin için Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten
sonra
Senin de ailen benimki gibiydi Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak
yağmurlar gibiydi Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın
her şeye
Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken
kaybetmiş gibisin hep
Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız
kadınlarda
Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız
erkeklerde
Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın
Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde Ne acıki, hep bizi
incitip üzenlere bağlanacağız Telefonlarımıza çıkmayanlara Çıksa bile küfür
gibi konuşanlara sevdalanacağız
Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz
Ölesiye, amansız seveceğiz onları
Biliyorum, bu yüzden odan böyle Güncelerin ortalık yerde Kitapların
orada, burada Anıların saçılmış ortalık yere Her şeyin darmadağın
Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun Sen
de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir
gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim
her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup
gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun
Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin
hayaletisin Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı
Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi Aklı başında, mazbut insan rolünü
oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı Hepsi
yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi Düşleri çok
garipti En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka
kıtalara gitmeyi düşlerlerdi
Yine aradım seni, yoksun bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın
Bir kere çözüldüm sana Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim
Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim
gibi
Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi Öyle özledimki kendim gibi
biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
Yine aradım seni yoksun Beni de birileri arıyor Beni de kendi gibi birini
sevmeyi özleyenler arıyor Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
özleyen birileri arıyor.
Hiç cevap vermiyorum BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM
Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri
yok ediyor
Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor
Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni Seni bir başkası
Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram Seni biri
sevse de hiç kapanmayacak bu yaran
Hiç kapanmayacak! Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç
gibi