Yoktan Var Edilme
YOKTAN VAR EDİLME
Evrenin kökeni hakkında tarih boyunca felsefeciler ve bilim adamları
farklı teoriler ortaya atmışlardır. En çok kabul gören teori ise,
materyalist dünya görüşünün bir ürünü olan; evrenin sonsuzdan beri var
olduğu, düşüncesidir.
RESİM-49
Allah’ın varlığını inkâr eden ateistler, maddenin sonsuzdan beri var
olduğunu, maddenin başlangıcı bulunmadığını, var olan her şeyin
tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia etmişler ve bu durağan evren
modeline sığınmışlardır. Bu görüşe göre madde hep vardır. Yaratılmadığı
için bir yaratıcıya da ihtiyaç yoktur. Ateist filozoflardan Georges
Politzer “Felsefenin Başlangıç İlkeleri” kitabında bunu şöyle belirtir:
“Evren yaratılmış bir şey değildir. Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde
Evren’in Tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve Evren’in
yoktan var edilmiş olması gerekirdi. Yaratılışı kabul edebilmek için
her şeyden önce Evren’in var olmadığı bir anın varlığını, sonra da
hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir.”
20. yüzyılın ortalarına kadar da bu iddia bilim dünyasında ve özellikle
de ateist çevrelerde hakim olan görüş olmuştur. Bu görüşün aksine,
günümüzden 14 asır önce vahyedilen Kuran, evrenin sonsuzdan beri
geldiği düşüncesini reddetmiştir. Allah, tüm evrenin yokluktan
yaratıldığını insanlara Bakara suresinde şöyle ifade etmektedir:
O
(Allah) Evren’i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır (bedea). O,
bir işin olmasına karar verirse yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.
(2 Bakara Suresi, 117)
Bu ayette geçen “bedea” kelimesinin özel bir anlamı vardır. Sözlükte bu kelimenin karşılığı söyle ifade edilmektedir.
“ Bedea: Geçmişte bir örneği olmaksınız ( yoktan) ihdas ve icad eden”
(Doç. Dr. Mahmut Çanga, Kur’an-ı Kerim Lügatı, Timaş Yayınları , 1999,
sf. 78) Yani Allah, Kuran’da evrenin bir şeyden dönüştürülerek değil,
örneği olmaksızın yoktan yaratıldığını ifade etmektedir.
Bakara suresinde bildirilen bu gerçek, modern bilimin ulaştığı
sonuçlarla tam bir paralellik göstermektedir. Bilim bize tüm evrenin
büyük bir patlama ile yoktan yaratıldığını ortaya koymaktadır. Big Bang
adı verilen bu teoriye göre evren günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl
önce tekil bir noktanın patlamasıyla hiçlikten yaratılmıştır. İlk
patlamadan Planck zamanı denen ve saniyenin 10-43‘ü kadar geçen süre
fizik kanunlarının geçerli olmadığı fizik ötesi bir durumdur. Bu
süreden sonra madde ve fizik kanunları oluşmuştur. Planck zamanından
önce ve büyük patlamadan önce madde ve mekanın olmadığı, hatta zamanın
da olmadığı, hiçlik ortamından mekan, zaman ve madde yaratılmıştır.
RESİM-2
Bigbang’in ortaya koyduğu gerçekler karşısında materyalist bilim
adamları oldukça çaresiz kalmışlardır. Kendisi de bir agnostik olan gök
bilimci Robert Jastrow, God ve Astronomers isimli kitabında şöyle
söylemektedir:
“Aklın gücüne inancıyla yaşamış olan bilim adamı için hikaye kötü bir
rüya ile biter. O cahillik dağlarına tırmanır; zirveyi ele geçirmek
üzeredir; son kayaya tutunarak kendini yukarı çektiğinde orada
yüzyıllardır oturmakta olan bir grup din adamı tarafından selamlanır.”
(Robert Jastrow, God and the astromers, s. 250)
Robert Jastrow’un da belirttiği gibi evrenin yaratılmasıyla ilgili bu
gerçek, dinler ve özellikle de Allah’ın vahyi olan Kuran’da yüzlerce
yıldır insanlara bildirilmektedir.
YOKTAN VAR EDİLME
Evrenin kökeni hakkında tarih boyunca felsefeciler ve bilim adamları
farklı teoriler ortaya atmışlardır. En çok kabul gören teori ise,
materyalist dünya görüşünün bir ürünü olan; evrenin sonsuzdan beri var
olduğu, düşüncesidir.
RESİM-49
Allah’ın varlığını inkâr eden ateistler, maddenin sonsuzdan beri var
olduğunu, maddenin başlangıcı bulunmadığını, var olan her şeyin
tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia etmişler ve bu durağan evren
modeline sığınmışlardır. Bu görüşe göre madde hep vardır. Yaratılmadığı
için bir yaratıcıya da ihtiyaç yoktur. Ateist filozoflardan Georges
Politzer “Felsefenin Başlangıç İlkeleri” kitabında bunu şöyle belirtir:
“Evren yaratılmış bir şey değildir. Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde
Evren’in Tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve Evren’in
yoktan var edilmiş olması gerekirdi. Yaratılışı kabul edebilmek için
her şeyden önce Evren’in var olmadığı bir anın varlığını, sonra da
hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir.”
20. yüzyılın ortalarına kadar da bu iddia bilim dünyasında ve özellikle
de ateist çevrelerde hakim olan görüş olmuştur. Bu görüşün aksine,
günümüzden 14 asır önce vahyedilen Kuran, evrenin sonsuzdan beri
geldiği düşüncesini reddetmiştir. Allah, tüm evrenin yokluktan
yaratıldığını insanlara Bakara suresinde şöyle ifade etmektedir:
O
(Allah) Evren’i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır (bedea). O,
bir işin olmasına karar verirse yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.
(2 Bakara Suresi, 117)
Bu ayette geçen “bedea” kelimesinin özel bir anlamı vardır. Sözlükte bu kelimenin karşılığı söyle ifade edilmektedir.
“ Bedea: Geçmişte bir örneği olmaksınız ( yoktan) ihdas ve icad eden”
(Doç. Dr. Mahmut Çanga, Kur’an-ı Kerim Lügatı, Timaş Yayınları , 1999,
sf. 78) Yani Allah, Kuran’da evrenin bir şeyden dönüştürülerek değil,
örneği olmaksızın yoktan yaratıldığını ifade etmektedir.
Bakara suresinde bildirilen bu gerçek, modern bilimin ulaştığı
sonuçlarla tam bir paralellik göstermektedir. Bilim bize tüm evrenin
büyük bir patlama ile yoktan yaratıldığını ortaya koymaktadır. Big Bang
adı verilen bu teoriye göre evren günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl
önce tekil bir noktanın patlamasıyla hiçlikten yaratılmıştır. İlk
patlamadan Planck zamanı denen ve saniyenin 10-43‘ü kadar geçen süre
fizik kanunlarının geçerli olmadığı fizik ötesi bir durumdur. Bu
süreden sonra madde ve fizik kanunları oluşmuştur. Planck zamanından
önce ve büyük patlamadan önce madde ve mekanın olmadığı, hatta zamanın
da olmadığı, hiçlik ortamından mekan, zaman ve madde yaratılmıştır.
RESİM-2
Bigbang’in ortaya koyduğu gerçekler karşısında materyalist bilim
adamları oldukça çaresiz kalmışlardır. Kendisi de bir agnostik olan gök
bilimci Robert Jastrow, God ve Astronomers isimli kitabında şöyle
söylemektedir:
“Aklın gücüne inancıyla yaşamış olan bilim adamı için hikaye kötü bir
rüya ile biter. O cahillik dağlarına tırmanır; zirveyi ele geçirmek
üzeredir; son kayaya tutunarak kendini yukarı çektiğinde orada
yüzyıllardır oturmakta olan bir grup din adamı tarafından selamlanır.”
(Robert Jastrow, God and the astromers, s. 250)
Robert Jastrow’un da belirttiği gibi evrenin yaratılmasıyla ilgili bu
gerçek, dinler ve özellikle de Allah’ın vahyi olan Kuran’da yüzlerce
yıldır insanlara bildirilmektedir.