Ne zamandır sürüp giden sıkıntısına bir son vermesi gerektiğini düşünüyordu. Ama yapamıyordu.
Yapamayacağına onu inandırmış o kadar çok "sınır polisi" vardı ki etrafında.
Ama en çok yatağında mışıl mışıl uyumakta olan şu küçük yaratık engelliyordu onu.
Bir süre tombul pembe yanakların altına konmuş yumuk ellerini seyretti.
Duvarlarında pembe salkımlı pencerelerin olduğu duvar kağıdıyla kaplı çocuk odasına göz gezdirdi.
Odadaki her bir parça[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yerdeki halı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yıldızlı gece lambası kafasını darmadağın ediyordu.
Odanın kapısını kapadı.
Kapının önünde bir an durdu.
Sonra mutfağa yöneldi.
Mutfak masasındaki reçel kavanozları ve tuzluğun yanındaki faturalara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] açılmamış zarflara takıldı gözü. Çekmecelerden birinden bir tükenmez kalem buldu. Faturalardan birinin arkasına yazmaya başladı.
* * *
"Bebeğim...
Bir gün beni anlayacak mısın bilemiyorum. Ama anlayabilmeni bütün kalbimle diliyorum. Vermek zorunda olduğum bir karar var. Kafam öyle karışık ki... Belki her şeyi olduğu gibi bırakmalıyım. Belki sen de bu dağınıklığın içinde büyümeli ve mutsuzluğa ortak olmalısın. Belki nefret etmeliyiz birbirimizden ve yaşamımızdan...
Ben gidemeyişimden seni sorumlu tutmalıyım. Sen küçük omzunu acıtan bu yükle büyümelisin. O yük yüzünden gelişemeyen ruhunla erişkin olduğun tüm yaşamın boyunca sevginin ve sevilmenin güvensizliğini yaşamaksın. Sevmek bir başkasının sırtında yük olmak ya da yük taşımak sanmalısın. Belki evet[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biz de herkes gibi olmalıyız. Herkes gibi mutsuz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sıradan ve renksiz olmalıyız... Birbirimize ödetmeliyiz yaşanmamış hayatlarımızın acısını.
Oysa..
Oysa güzel bebeğim ben farklı olmak isterdim... Bazen sana baktığımda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] güzel gözlerinin geleceğinde kendi bulanık çamurlu geçmişimi görüyorum. İşte o zaman daha da ürküyorum olacaklardan. Ya da olamayacaklardan. Keşke bir mucize olsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] keşke konuşabilsen benimle ve bir yanıt verebilsen bana.."
* * *
O sırada masanın üzerindeki telefonun sesi duyuldu. Elindeki kalemi kağıdın üzerine bırakıp telefona uzandı... O telefonla konuşurken içerideki yumuk elli uyanmış tavandaki yıldızlı lambayı seyrediyordu. Ağlamıyordu... Gördüğü her şekli anlamaya çalışıyor kendi kendine kıkırdıyordu.. Ne düşünüyordu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilemiyorum...
Ama bir zamanlar o yatakta yatmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] emeklemiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yürümüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyümüş biri olarak belki ona bir iç ses yazsaydım şunları düşündüğünü var sayardım:
"Mutsuzlar...
Umarım bunu devam ettirip bunun sorumlusunun ben olduğumu düşünmezler."
Fedakar anne babaların yaşanmamış hayatlarının bedelini ödemekten yorgun düşmüş çocuklara geldi sıra. Şimdi onlar anne baba...
Şimdi onlar düşünüyor nedir fedakarlık?
Bir mutsuzluğa bir hayatı rehin vermek mi?
"Senin için kaldım" demek mi?
"Önümde bir yol uzanıyordu: Yapılmamış [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yapılabilecek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] temize çekilebilecek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] baştan başlanabilecek bir hayat vardı. Ama ben senin için o yolu seçmedim" demek mi?
"Keşke gitseydin" yanıtını duyduğunda pişman olmak mı?
Fedakarlık anlamı tekrar gözden geçirilmesi ve iyice anlaşılması gereken büyük bir kavram bence... Bir mutsuzluğa uydurulan kılıfın adı hiçbir zaman "fedakarlık" olamaz...
Olmamalı
Yapamayacağına onu inandırmış o kadar çok "sınır polisi" vardı ki etrafında.
Ama en çok yatağında mışıl mışıl uyumakta olan şu küçük yaratık engelliyordu onu.
Bir süre tombul pembe yanakların altına konmuş yumuk ellerini seyretti.
Duvarlarında pembe salkımlı pencerelerin olduğu duvar kağıdıyla kaplı çocuk odasına göz gezdirdi.
Odadaki her bir parça[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yerdeki halı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yıldızlı gece lambası kafasını darmadağın ediyordu.
Odanın kapısını kapadı.
Kapının önünde bir an durdu.
Sonra mutfağa yöneldi.
Mutfak masasındaki reçel kavanozları ve tuzluğun yanındaki faturalara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] açılmamış zarflara takıldı gözü. Çekmecelerden birinden bir tükenmez kalem buldu. Faturalardan birinin arkasına yazmaya başladı.
* * *
"Bebeğim...
Bir gün beni anlayacak mısın bilemiyorum. Ama anlayabilmeni bütün kalbimle diliyorum. Vermek zorunda olduğum bir karar var. Kafam öyle karışık ki... Belki her şeyi olduğu gibi bırakmalıyım. Belki sen de bu dağınıklığın içinde büyümeli ve mutsuzluğa ortak olmalısın. Belki nefret etmeliyiz birbirimizden ve yaşamımızdan...
Ben gidemeyişimden seni sorumlu tutmalıyım. Sen küçük omzunu acıtan bu yükle büyümelisin. O yük yüzünden gelişemeyen ruhunla erişkin olduğun tüm yaşamın boyunca sevginin ve sevilmenin güvensizliğini yaşamaksın. Sevmek bir başkasının sırtında yük olmak ya da yük taşımak sanmalısın. Belki evet[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biz de herkes gibi olmalıyız. Herkes gibi mutsuz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sıradan ve renksiz olmalıyız... Birbirimize ödetmeliyiz yaşanmamış hayatlarımızın acısını.
Oysa..
Oysa güzel bebeğim ben farklı olmak isterdim... Bazen sana baktığımda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] güzel gözlerinin geleceğinde kendi bulanık çamurlu geçmişimi görüyorum. İşte o zaman daha da ürküyorum olacaklardan. Ya da olamayacaklardan. Keşke bir mucize olsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] keşke konuşabilsen benimle ve bir yanıt verebilsen bana.."
* * *
O sırada masanın üzerindeki telefonun sesi duyuldu. Elindeki kalemi kağıdın üzerine bırakıp telefona uzandı... O telefonla konuşurken içerideki yumuk elli uyanmış tavandaki yıldızlı lambayı seyrediyordu. Ağlamıyordu... Gördüğü her şekli anlamaya çalışıyor kendi kendine kıkırdıyordu.. Ne düşünüyordu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilemiyorum...
Ama bir zamanlar o yatakta yatmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] emeklemiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yürümüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyümüş biri olarak belki ona bir iç ses yazsaydım şunları düşündüğünü var sayardım:
"Mutsuzlar...
Umarım bunu devam ettirip bunun sorumlusunun ben olduğumu düşünmezler."
Fedakar anne babaların yaşanmamış hayatlarının bedelini ödemekten yorgun düşmüş çocuklara geldi sıra. Şimdi onlar anne baba...
Şimdi onlar düşünüyor nedir fedakarlık?
Bir mutsuzluğa bir hayatı rehin vermek mi?
"Senin için kaldım" demek mi?
"Önümde bir yol uzanıyordu: Yapılmamış [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yapılabilecek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] temize çekilebilecek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] baştan başlanabilecek bir hayat vardı. Ama ben senin için o yolu seçmedim" demek mi?
"Keşke gitseydin" yanıtını duyduğunda pişman olmak mı?
Fedakarlık anlamı tekrar gözden geçirilmesi ve iyice anlaşılması gereken büyük bir kavram bence... Bir mutsuzluğa uydurulan kılıfın adı hiçbir zaman "fedakarlık" olamaz...
Olmamalı