Bir isyan bayrağı dalgalanıyor içimde. Yüreğim sonuna geldin artık. Bitecek, sefasını sürdüğün sevda masalı. Bak, gerçekler almış ellerine geliyorlar, ihanetin kanlı elbiselerini. Aldatıldın farkında olmadan. Su istimal etmişler iyi niyetini hasret akşamları. Varlığını bilip sarıldığın hayali bile başka vücutlarda gezmiş. Sonuna geldin yüreğim.
Şimdi sessizlik zamanı, herkes konuşmalı. Herkes konuşurken bir tek ben susmalı. Yüreğim hesap vermeli bu aşk yüzünden ruhuma ve aklamalı kendini bu aşk dolu geçmişinden.
Gelmeyin hatıralar yeter artık dayanamıyorum bu sessizliğe, hadi konuş yüreğim. Deki sevmedim, o yaşananlar bir hayalden ibaret. Resimler fotomontaj deyip yalanlar söyle, akla kendini.
İçinde bitmez bir savaş. Mantığın ve duyguların bitmez bombaları yaralarken seni, tarafını tuttuğun duyguların nerde şimdi? Bak nasıl da kıs kıs gülüyor bir köşeye saklanmış mantığın. Söyle pişman mısın dinlemediğin için aklını? Hadi konuş bak hesap soruyor senden tüm bedenim. Eğme başını. Hani bitse bile yaşananlardan pişmanlık duymayacaktın. Sonu ne olursa olsun, bu ayrılık dahil, dünya gelse karşına eğilmezdi başın. Peki neden bu kaçış? Sığmıyor musun bu bedene? Neden bu kaçmak istercesine çırpınış?
Deki eller dokunmasaydı vazgeçmek zor olmazdı. Gözler bakmasaydı sevdalı, hayaleti hortlamazdı her saat başı. Dokunmasaydı dudaklar içimde aşkın mahremiyeti bozulmazdı. Şu olmasaydı, bu olmasaydı, o olmasaydı. De bir şeyler, suçu at başka birilerinin üzerine, akla kendini bu sevdadan. Çekme ihanetin çilesini boş yere.
Dinmek bilmiyor dimi içinde fırtınalar? Kar etti mi unutmak için içtiğin, adını bile hatırlamadığın günah dolu bardaklar? Boşuna dönüyor dünya, boşuna kovalambaç oynuyorlar akreple yelkovan. Yanlış reçete kesilmiş sana. Değilmiş zaman, en iyi ilaç.
Nereye kadar suskun kalacaksın? Nereye kadar gizliden gizliye, kimseye hissettirmeden sevmeye devam edeceksin? Yüreğim konuş artık. İstemeye istemeye de olsa kabul et. Tek çıkar yolun unutmak olduğunu.
Ama besleme sevgisini içinde yasak bir aşkla. Umut etmenin hiçbir yararı olmaz sana. Gözyaşlarınla sulama hüzün çiçeklerini. Ve bekleme artık, dönmeyi unuttuğu yollarını. Her gün üç öğün nefretle an adını. O beyazlar içinde gittiğinde yaban ellere, sende son umuduna sık beddua kurşununu...Ve unut onu...
Şimdi sessizlik zamanı, herkes konuşmalı. Herkes konuşurken bir tek ben susmalı. Yüreğim hesap vermeli bu aşk yüzünden ruhuma ve aklamalı kendini bu aşk dolu geçmişinden.
Gelmeyin hatıralar yeter artık dayanamıyorum bu sessizliğe, hadi konuş yüreğim. Deki sevmedim, o yaşananlar bir hayalden ibaret. Resimler fotomontaj deyip yalanlar söyle, akla kendini.
İçinde bitmez bir savaş. Mantığın ve duyguların bitmez bombaları yaralarken seni, tarafını tuttuğun duyguların nerde şimdi? Bak nasıl da kıs kıs gülüyor bir köşeye saklanmış mantığın. Söyle pişman mısın dinlemediğin için aklını? Hadi konuş bak hesap soruyor senden tüm bedenim. Eğme başını. Hani bitse bile yaşananlardan pişmanlık duymayacaktın. Sonu ne olursa olsun, bu ayrılık dahil, dünya gelse karşına eğilmezdi başın. Peki neden bu kaçış? Sığmıyor musun bu bedene? Neden bu kaçmak istercesine çırpınış?
Deki eller dokunmasaydı vazgeçmek zor olmazdı. Gözler bakmasaydı sevdalı, hayaleti hortlamazdı her saat başı. Dokunmasaydı dudaklar içimde aşkın mahremiyeti bozulmazdı. Şu olmasaydı, bu olmasaydı, o olmasaydı. De bir şeyler, suçu at başka birilerinin üzerine, akla kendini bu sevdadan. Çekme ihanetin çilesini boş yere.
Dinmek bilmiyor dimi içinde fırtınalar? Kar etti mi unutmak için içtiğin, adını bile hatırlamadığın günah dolu bardaklar? Boşuna dönüyor dünya, boşuna kovalambaç oynuyorlar akreple yelkovan. Yanlış reçete kesilmiş sana. Değilmiş zaman, en iyi ilaç.
Nereye kadar suskun kalacaksın? Nereye kadar gizliden gizliye, kimseye hissettirmeden sevmeye devam edeceksin? Yüreğim konuş artık. İstemeye istemeye de olsa kabul et. Tek çıkar yolun unutmak olduğunu.
Ama besleme sevgisini içinde yasak bir aşkla. Umut etmenin hiçbir yararı olmaz sana. Gözyaşlarınla sulama hüzün çiçeklerini. Ve bekleme artık, dönmeyi unuttuğu yollarını. Her gün üç öğün nefretle an adını. O beyazlar içinde gittiğinde yaban ellere, sende son umuduna sık beddua kurşununu...Ve unut onu...