İçimdeki boşluğa düşBen tutarım seni
Çığlık sesi derinlerden vuruyor iç içe geçmiş düşlerime
Uzun yürüyüşlerin bacaklarımda bıraktığı izlerden biliyorum, düşüncelerin arasına sıkıştırdığım onca sancıyı
Sığındığım yolların düz beyaz çizgilerini çoktan unuttum
Kurduğum saatlerin hiçbirisi sayısal basamaklardan öteye gitmiyor
Söylesene ışık, nereye sakladın kendini benden habersiz?
O karanlık günlerin ayaza kesmiş devinimlerinde, sırtımda tuttuğum
keskin soğuğun titreyişinde fark ettirmeden gelip kurulurken
sıcaklığınla, şimdi sen de büyük bir özlemin içerisine hapsettin beni
öyle mi?
Cevapsızlığın mı yoksa cevapsızlığım mı korkutur beni en çok?
Birbirini tekrar eden günlerin yoklaması yapılırken, hep aynı tanıdık yerde uzaklara dalıyorum
Ağaç dallarının üzerinde oturan çocukluğumun yaramaz bakışlarında saklıyorum geleceği On bir yaşımın taze hayallerini
ve şimdi öğrenmek istiyorum, hangi sokağımdan arta kaldı bu cevapsızlık
Kapıların kapandığı ve açıldığı herhangi bir an arasında sıkışıp kaldı bir şeyler
'' Bir kelebeği incitmeden dokunmalı sevdaya''
Büyüyen yanımın acımasız kavşaklarında, içimde beslediğim diğer yarımı
yıpratmadan benime değen madalyonun rahatlığında salıvermeliyim düşleri
Aç pencereni
Kesintili bir şehir yolculuğunda başlar heyecanın kalp atışları çoğu zaman Hangi damardan gelir aşkın çağlayanı bilinmez
Bir beyaz sayfada çoğaltacakken kördüğüm düş çıkmazlarını, gözler
yumuluncaya kadar geçip gider çatallaşmış yüreklerin çarpıntısı
Konaklığı her geçen gün biraz daha artar geleceğin, ucundan tutturduğumuz yüreğimizdeki bekleyişi
Sevda taşar can döşek uzandığımız karyola gıcırtılarında Bir yol dönüşür içimizdeki nehirin içinde
Ayrılık gelip çatsa da bakışlarımıza, dönüşün çanlarına takılıp kalır ömrümüz
Yakınlar uzak oldu, yâr adını yudumlarken yağmurlardan
Sen ; İçimdeki boşluğa düşBen tutarım seni ?
İçimdeki boşluğa düşBen tutarım seni ?
Çığlık sesi derinlerden vuruyor iç içe geçmiş düşlerime
Uzun yürüyüşlerin bacaklarımda bıraktığı izlerden biliyorum, düşüncelerin arasına sıkıştırdığım onca sancıyı
Sığındığım yolların düz beyaz çizgilerini çoktan unuttum
Kurduğum saatlerin hiçbirisi sayısal basamaklardan öteye gitmiyor
Söylesene ışık, nereye sakladın kendini benden habersiz?
O karanlık günlerin ayaza kesmiş devinimlerinde, sırtımda tuttuğum
keskin soğuğun titreyişinde fark ettirmeden gelip kurulurken
sıcaklığınla, şimdi sen de büyük bir özlemin içerisine hapsettin beni
öyle mi?
Cevapsızlığın mı yoksa cevapsızlığım mı korkutur beni en çok?
Birbirini tekrar eden günlerin yoklaması yapılırken, hep aynı tanıdık yerde uzaklara dalıyorum
Ağaç dallarının üzerinde oturan çocukluğumun yaramaz bakışlarında saklıyorum geleceği On bir yaşımın taze hayallerini
ve şimdi öğrenmek istiyorum, hangi sokağımdan arta kaldı bu cevapsızlık
Kapıların kapandığı ve açıldığı herhangi bir an arasında sıkışıp kaldı bir şeyler
'' Bir kelebeği incitmeden dokunmalı sevdaya''
Büyüyen yanımın acımasız kavşaklarında, içimde beslediğim diğer yarımı
yıpratmadan benime değen madalyonun rahatlığında salıvermeliyim düşleri
Aç pencereni
Kesintili bir şehir yolculuğunda başlar heyecanın kalp atışları çoğu zaman Hangi damardan gelir aşkın çağlayanı bilinmez
Bir beyaz sayfada çoğaltacakken kördüğüm düş çıkmazlarını, gözler
yumuluncaya kadar geçip gider çatallaşmış yüreklerin çarpıntısı
Konaklığı her geçen gün biraz daha artar geleceğin, ucundan tutturduğumuz yüreğimizdeki bekleyişi
Sevda taşar can döşek uzandığımız karyola gıcırtılarında Bir yol dönüşür içimizdeki nehirin içinde
Ayrılık gelip çatsa da bakışlarımıza, dönüşün çanlarına takılıp kalır ömrümüz
Yakınlar uzak oldu, yâr adını yudumlarken yağmurlardan
Sen ; İçimdeki boşluğa düşBen tutarım seni ?
İçimdeki boşluğa düşBen tutarım seni ?