[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
sivrice gölü ve çayda çıra oyunu
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
fırat nehri
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
meşhur çayda çıra heykeli
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Harput konağı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bosna herkes bulvarı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hazar (sivrice) gölü
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
HARPUT KALESİ
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
keban barajı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ÇAYDA ÇIRA TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Bu oyun Elazığ Harput’tan derlenmiştir. Oyun “Mumlu Dans” namıyla dünyaca tanınmaktadır. Çayda Çıra oyunu hakkında çeşitli efsaneler vardır. Ancak bunlar dilden dile dolaşan halk masallarına benzemekte ve diğer şehirlerimizde anlatılan efsanelerin bir varyantı ya da değişikliğe uğramış bir şekli olarak anlatılmaktadır. Oyun orijini itibariyle aydınlatma amacı güdülerek ortaya çıkmıştır.
Araştırmalarda halk arasında söylenen çeşitli efsaneler tespit ettik. Bunlardan bir örnek: Efsaneye göre Hazar Gölü kenarında bir köyde birbirini seven iki genç gizlice buluşmaktadırlar. Erkeğin buluşma yerine gidebilmesi için gölü yüzerek geçmesi gerekmektedir. Buluşma gece olduğundan, kız çıra (Dındik) yakarak gence yerini belli etmektedir. Genç ise ışığa doğru yüzmekte ve böylece sevgililer buluşmaktadır. Bu durumu sezen kızın babası, buluşmanın yapılacağı bir gün erkeğin yüzerek gölün ortasına geldiği sırada çırayı söndürür ve genç sevgilinin gölde boğulmasına sebep olur. Bunu fark eden kız da kendini suya atar, o da kaybolur. Bunun üzerine bütün köylü toplanarak ellerindeki çıralarla iki sevgiliyi aramaya başlarlar.
Efsaneye göre, bu olay üzerine ağıtlar yakılmış, türküler söylenmiş ve çıra ile arama olayı oyunlaşarak günümüze kadar gelmiştir.Altıonva da yapılan görkemli bir düğünde geleneksel bir biçimde çay kenarında kurulan düğün meydanında çıralar yakılmış, somatalar kurulmuş ve düğün bütün coşkusuyla devam etmektedir. Bu sırada ay tutulunca, evlenen gencin annesi olan Pembe Hanım tabaklara çıralar, mumlar diktirip gençlerin ellerine vermiş ve önde kendisi olmak üzere yürüyerek düğün meydanına görkemli bir biçimde girmişlerdir. Bu buluşun mükemmelliği karşısında aşka gelen "Zurnacı Başı”, ellerindeki tabaklarla ortalığı bir anda gündüze çeviren, bu kalabalığı karşılayarak, gelenlerin ayak hareketlerine uygun bir müzik çalar. Kendisine eşlik eden kırk davul kırk zurna ile ortalık inlemeye başlar, böylece "Çayda Çıra" oyununun melodisi ortaya çıkmış olur. Bu olay gelenek halini almış ve çayda çıra oyunu günümüze kadar oynanıla gelmiştir.Eskiden kaçış göçüş olmadığı için, kız-erkek karma oynanan bu oyun, günümüzde karma oynandığı gibi, ayrı ayrı da oynanır. Oyunun 200–300 yıllık bir mazisi olduğu söylenir. Oyun Elazığ' ın her tarafında bilinir ve oynanır. Hatta son zamanlarda Elazığ dışına da taşarak Malatya ve Diyarbakır'da da çeşitli şekillerde oynanmaya başlamıştır.
Çayda Çıra oyunu sürekli olarak kendi melodisi ile oynanır. Ancak oyunun başlangıcında "Şirvan” ya da “Gelin Ağlatma Havası” denilen bir melodi çalınır. Bu oyunun melodisi ile başka bir oyun oynanmadığı gibi, bu oyun başka bir melodi ile de oynanmamaktadır. Oyun 10/8 lik usulde "Şirvan" makamındadır. Orta çabuklukta bir oyun olan çayda çıra, en az dört-beş kişi ile yürütülür. Arka arkaya dizilerek basen tek dizi, bazen de daire şeklinde oynanmaktadır. Halay sınıfından çok, dini bir raksa benzemektedir. Taklitli bir oyun olmayan "Çayda Çıra", usûl itibariyle başladığı gibi bitmekte ve usûlde bir değişiklik olmamaktadır. Hem açık, hem de kapalı yerlerde oynanır. Güvey yada gelin misafir önüne çıkarılırken ve de "güvey gezdirmesi" geleneği yerine getirilirken oynanır.
Tüm oyunlarda başta oynayana kolbaşı, sonda oynayana son başı ya da “poçik” denir . Sadece halay oyununda "Halay başı" ve "Halay sonu" adları kullanılır. Oyunun aracı çift tabak ve içerisindeki üçer mumdan ibarettir. Oyun yürütülürken "Heey, Teey, Tey" diye nara atılır. Elazığ yörelerinde delikanlıya "Gakkoş" adı verilir. Oyun düğünlerde, dinî ve millî bayramlarda oynanır.
ÇAYDA ÇIRA TÜRKÜSÜ
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
HARPUT COĞRAFYASI VE JEOLOJİSİ
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde, bugünkü Elazığ il merkezinin 5 km. kuzeydoğusunda, denizden 1280 m. Yükseklikte 48°43' kuzey boylamı ile 39°15' doğu enleminde yer alır. Kuzeyde yer alan Kızıldağ ve Keban Baraj Gölü, kentin kuzeydoğusuna kadar uzanırken; Keban Baraj Gölü ile kent merkezi arasında doğuda 1724 rakımlı Hasret Dağı. güneydoğuda 1221 rakımlı Kartaltepe yer alır. Daha güneye inilince Çelemlik Dağı ile arkasındaki Hazar Gülü ve 1908 rakımlı Kuşakçı Dağı yer alır. Kent merkezi ile bu coğrafya arasında en güneyde Doğu Anadolu'nun önemli ovalarından Uluova ile, Harput' un güneyinde, bugünkü Elazığ il merkezinin kurulu bulunduğu, Elazığ Ovası' da denilen Altınova yer alır.
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde, bugünkü Elazığ il merkezinin 5 km. kuzeydoğusunda, denizden 1280 m. Yükseklikte 48°43' kuzey boylamı ile 39°15' doğu enleminde yer alır. Kuzeyde yer alan Kızıldağ ve Keban Baraj Gölü, kentin kuzeydoğusuna kadar uzanırken; Keban Baraj Gölü ile kent merkezi arasında doğuda 1724 rakımlı Hasret Dağı. güneydoğuda 1221 rakımlı Kartaltepe yer alır. Daha güneye inilince Çelemlik Dağı ile arkasındaki Hazar Gülü ve 1908 rakımlı Kuşakçı Dağı yer alır. Kent merkezi ile bu coğrafya arasında en güneyde Doğu Anadolu'nun önemli ovalarından Uluova ile, Harput' un güneyinde, bugünkü Elazığ il merkezinin kurulu bulunduğu, Elazığ Ovası' da denilen Altınova yer alır.
Harput ile Kuşakçı Dağı hattının batısında 1490 rakımlı Meryem Dağı, 1327 rakımlı Altıntepe. 1341 rakımlı Kızıldağ ile Keklik Tepe ve Çağlar Tepe bulunur. Kentin batısında Kavak Tepe yer alırken; batı ve güneybatı yönünde ise, bölgenin ikinci önemli ovası olan Kuzova yer alır.
Kuzeyde, bugünkü Keban Baraj Gölü (zamanında Murat Nehri'nin yatağı olan Pertek Keban oluğu), güneyde Altınova (Elazığ Ovası) ve Uluova, batıda Mankendi ve Baskil ovaları ile çevrili olan Harput Platosu; belirtilen tüm bu verimli ovalara olan hakimiyeti ile, önemli bir konuma sahipken, dönemin ticaret yollarını da kolaylıkla kontrol edebilmekteydi.
Sınırları belirtilen Harput Platosu dalgalı yüksek bir aşınma düzlüğü olarak Neotektonik Dönem Öncesi, Alt-Orta Miyosen sonlarında oluşmuş ve Plato Üst Miyosen ile Pliyosen dönemlerinde meydana gelen faylanmalar ile yer yer yükselmiş ve aşınarak alçalmıştır. Platoyu oluşturan aşınım düzlüğünün yapısını temelde Senoniyen yaşlı Yüksekova Karmaşığı'na ait volkanik kayaçlar meydana getirir ki, karmaşığın litojik bileşimi platonun güneyinde bazalt ve andezitlerden oluşur. Buna karşın kuzeyde diyorit ve diyabazlar öne çıkar.Bu kayaçlar topluluğunun oluşturduğu karmaşık alanda allaktan konumlu olup, bu karmaşık üzerinde sahaya taşınarak gelmiş ve bu nedenle paraalloktan bir konum kazanmış bulunan Harami Formasyonu'na ait kayaçlar yer alır. Bu kayaçlar sert ve aşınmaya karşı dayanıklı olduklarından, belirgin çıkıntı ve diklikler oluştururlar.Tabanı yer yer yüzeylenen kırmızı renkli konglomera ve kumtaşlarından oluşmakla beraber, üstte sarımsı bej renkli kumlu kireçtaşı ve kristalize kireçtaşlarından oluşan Harami Formasyonu'nun asıl litojisi bulunur. Bu formasyona ait masif kireçtaşları kuzeydeki en yüksek noktaları oluştururken,güneyde aşınmadan oluşan bağımsız blokları oluşturan ve karstik şekilleri içeren kalker blokları (ki Harput Kalesi tabanı da böyledir), platonun orta kesimlerinde ise kristalize kireçtaşları ve volkanik kayaçlar üzerinde Orta Üst Eosen Yaşlı Kırkgeçit Formasyonu'na ait birimler bulunur.Formasyonun plato üzerindeki en hâkim litojisini, Fetih Ahmet Mescid ve Türbesi civarında bulunan konglomera ve masif kumtaşları oluşturur.
HARPUT Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput’un en eski sakinleri M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu’ya yerleşen Hurrilerdir. Hurrilerden sonra bölgenin, Hitit hakimiyeti altına girdiğini görmekteyiz.
Bugün bile tarihi heybetiyle ayakta duran Harput Kalesi Urartu devrinin izlerini taşımaktadır. Kale’de kaya içine oyulmuş merdivenler, tünel ve hücrelerle su yolu bulunduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 9. Asırdan beri bu kalesiyle müstahkem mevkii olarak bilinen Harput, en az 4000 yıllık bir maziye sahip bulunmaktadır.
Harput isminin ilk hecesi olan Har, taş (kaya) anlamına, son hecesi olan put (berd) ise kale anlamına gelmektedir. Günümüz Türkçe si ile Taş Kale anlamını taşımaktadır. Harput’un; M.S. 1. asırdan 3. asra kadar, zaman zaman Romalıların siyasi ve askeri nüfuzunda kaldığını görmekteyiz. Ancak Romalıları Anadolu’dan çıkarmak için uzun ve çetin mücadeleler yapan Pontus Kralı Mithradates devrinde ve ondan sonraki zamanlarda el değiştirdiği de bilinmektedir. Bununla beraber, Miladi 3. asırda, İmparator Dioclatianus zamanından itibaren Harput bölgesi tamamen Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Daha sonra Sasanilerle, Bizanslılar arasında devam eden harplerde daima ihtilaf hududu olarak görülen ve kimi zaman Sasanilerin, kimi zaman Bizanslıların hakimiyetine girerek el değiştiren Harput’ta Bizans hakimiyetinin ilk devresi 7. asrın ortalarına rastlar. Ancak Hz. Ömer zamanında Suriye ve Irak’ı ele geçiren Arapların 7. asrın ortalarına doğru Harput ve çevresini de zapt ettiklerini görüyoruz. Bu şekilde başlayan Arap hakimiyeti, 10. asrın ortalarına kadar devam etmiştir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Harputa kuşbakışı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Buzluk mağarası
yazın soğuk kışın sıcak olan mağara
sivrice gölü ve çayda çıra oyunu
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
fırat nehri
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
meşhur çayda çıra heykeli
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Harput konağı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bosna herkes bulvarı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hazar (sivrice) gölü
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
HARPUT KALESİ
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
keban barajı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ÇAYDA ÇIRA TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Bu oyun Elazığ Harput’tan derlenmiştir. Oyun “Mumlu Dans” namıyla dünyaca tanınmaktadır. Çayda Çıra oyunu hakkında çeşitli efsaneler vardır. Ancak bunlar dilden dile dolaşan halk masallarına benzemekte ve diğer şehirlerimizde anlatılan efsanelerin bir varyantı ya da değişikliğe uğramış bir şekli olarak anlatılmaktadır. Oyun orijini itibariyle aydınlatma amacı güdülerek ortaya çıkmıştır.
Araştırmalarda halk arasında söylenen çeşitli efsaneler tespit ettik. Bunlardan bir örnek: Efsaneye göre Hazar Gölü kenarında bir köyde birbirini seven iki genç gizlice buluşmaktadırlar. Erkeğin buluşma yerine gidebilmesi için gölü yüzerek geçmesi gerekmektedir. Buluşma gece olduğundan, kız çıra (Dındik) yakarak gence yerini belli etmektedir. Genç ise ışığa doğru yüzmekte ve böylece sevgililer buluşmaktadır. Bu durumu sezen kızın babası, buluşmanın yapılacağı bir gün erkeğin yüzerek gölün ortasına geldiği sırada çırayı söndürür ve genç sevgilinin gölde boğulmasına sebep olur. Bunu fark eden kız da kendini suya atar, o da kaybolur. Bunun üzerine bütün köylü toplanarak ellerindeki çıralarla iki sevgiliyi aramaya başlarlar.
Efsaneye göre, bu olay üzerine ağıtlar yakılmış, türküler söylenmiş ve çıra ile arama olayı oyunlaşarak günümüze kadar gelmiştir.Altıonva da yapılan görkemli bir düğünde geleneksel bir biçimde çay kenarında kurulan düğün meydanında çıralar yakılmış, somatalar kurulmuş ve düğün bütün coşkusuyla devam etmektedir. Bu sırada ay tutulunca, evlenen gencin annesi olan Pembe Hanım tabaklara çıralar, mumlar diktirip gençlerin ellerine vermiş ve önde kendisi olmak üzere yürüyerek düğün meydanına görkemli bir biçimde girmişlerdir. Bu buluşun mükemmelliği karşısında aşka gelen "Zurnacı Başı”, ellerindeki tabaklarla ortalığı bir anda gündüze çeviren, bu kalabalığı karşılayarak, gelenlerin ayak hareketlerine uygun bir müzik çalar. Kendisine eşlik eden kırk davul kırk zurna ile ortalık inlemeye başlar, böylece "Çayda Çıra" oyununun melodisi ortaya çıkmış olur. Bu olay gelenek halini almış ve çayda çıra oyunu günümüze kadar oynanıla gelmiştir.Eskiden kaçış göçüş olmadığı için, kız-erkek karma oynanan bu oyun, günümüzde karma oynandığı gibi, ayrı ayrı da oynanır. Oyunun 200–300 yıllık bir mazisi olduğu söylenir. Oyun Elazığ' ın her tarafında bilinir ve oynanır. Hatta son zamanlarda Elazığ dışına da taşarak Malatya ve Diyarbakır'da da çeşitli şekillerde oynanmaya başlamıştır.
Çayda Çıra oyunu sürekli olarak kendi melodisi ile oynanır. Ancak oyunun başlangıcında "Şirvan” ya da “Gelin Ağlatma Havası” denilen bir melodi çalınır. Bu oyunun melodisi ile başka bir oyun oynanmadığı gibi, bu oyun başka bir melodi ile de oynanmamaktadır. Oyun 10/8 lik usulde "Şirvan" makamındadır. Orta çabuklukta bir oyun olan çayda çıra, en az dört-beş kişi ile yürütülür. Arka arkaya dizilerek basen tek dizi, bazen de daire şeklinde oynanmaktadır. Halay sınıfından çok, dini bir raksa benzemektedir. Taklitli bir oyun olmayan "Çayda Çıra", usûl itibariyle başladığı gibi bitmekte ve usûlde bir değişiklik olmamaktadır. Hem açık, hem de kapalı yerlerde oynanır. Güvey yada gelin misafir önüne çıkarılırken ve de "güvey gezdirmesi" geleneği yerine getirilirken oynanır.
Tüm oyunlarda başta oynayana kolbaşı, sonda oynayana son başı ya da “poçik” denir . Sadece halay oyununda "Halay başı" ve "Halay sonu" adları kullanılır. Oyunun aracı çift tabak ve içerisindeki üçer mumdan ibarettir. Oyun yürütülürken "Heey, Teey, Tey" diye nara atılır. Elazığ yörelerinde delikanlıya "Gakkoş" adı verilir. Oyun düğünlerde, dinî ve millî bayramlarda oynanır.
ÇAYDA ÇIRA TÜRKÜSÜ
Çayda çıra yanıyor, Yanıp, yanıp sönüyor, Yavaş yürü usul bas, Engeller uyanıyor. | Çayda çıra yanıyor, Tutulmuş sanıyor, Yavaş oyna güzelim, Herkes seni tanıyor. | Çayda çıra yakarım, Yar yoluna bakaram, Bir yüz görümlüğüne, Beşibirlik takarım. | Yanar çayda çıralar, Kızlar oyun sıralar. Gelin hanım gelirse, Defçi toplar paralar | Yanar çayda çıralar, Kızlar oyun sıralar. Gelin hanım gelirse, Defçi toplar paralar |
Çayda çıra yanıyor, Humar göz uyanıyor. Fitil çifte yara bir, Yürek mi dayanıyor. | Çayda çıra yüz çıra, Yanıyor sıra sıra Yarim keklik ben şahin, Giderim ardı sıra... |
HARPUT COĞRAFYASI VE JEOLOJİSİ
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde, bugünkü Elazığ il merkezinin 5 km. kuzeydoğusunda, denizden 1280 m. Yükseklikte 48°43' kuzey boylamı ile 39°15' doğu enleminde yer alır. Kuzeyde yer alan Kızıldağ ve Keban Baraj Gölü, kentin kuzeydoğusuna kadar uzanırken; Keban Baraj Gölü ile kent merkezi arasında doğuda 1724 rakımlı Hasret Dağı. güneydoğuda 1221 rakımlı Kartaltepe yer alır. Daha güneye inilince Çelemlik Dağı ile arkasındaki Hazar Gülü ve 1908 rakımlı Kuşakçı Dağı yer alır. Kent merkezi ile bu coğrafya arasında en güneyde Doğu Anadolu'nun önemli ovalarından Uluova ile, Harput' un güneyinde, bugünkü Elazığ il merkezinin kurulu bulunduğu, Elazığ Ovası' da denilen Altınova yer alır.
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde, bugünkü Elazığ il merkezinin 5 km. kuzeydoğusunda, denizden 1280 m. Yükseklikte 48°43' kuzey boylamı ile 39°15' doğu enleminde yer alır. Kuzeyde yer alan Kızıldağ ve Keban Baraj Gölü, kentin kuzeydoğusuna kadar uzanırken; Keban Baraj Gölü ile kent merkezi arasında doğuda 1724 rakımlı Hasret Dağı. güneydoğuda 1221 rakımlı Kartaltepe yer alır. Daha güneye inilince Çelemlik Dağı ile arkasındaki Hazar Gülü ve 1908 rakımlı Kuşakçı Dağı yer alır. Kent merkezi ile bu coğrafya arasında en güneyde Doğu Anadolu'nun önemli ovalarından Uluova ile, Harput' un güneyinde, bugünkü Elazığ il merkezinin kurulu bulunduğu, Elazığ Ovası' da denilen Altınova yer alır.
Harput ile Kuşakçı Dağı hattının batısında 1490 rakımlı Meryem Dağı, 1327 rakımlı Altıntepe. 1341 rakımlı Kızıldağ ile Keklik Tepe ve Çağlar Tepe bulunur. Kentin batısında Kavak Tepe yer alırken; batı ve güneybatı yönünde ise, bölgenin ikinci önemli ovası olan Kuzova yer alır.
Kuzeyde, bugünkü Keban Baraj Gölü (zamanında Murat Nehri'nin yatağı olan Pertek Keban oluğu), güneyde Altınova (Elazığ Ovası) ve Uluova, batıda Mankendi ve Baskil ovaları ile çevrili olan Harput Platosu; belirtilen tüm bu verimli ovalara olan hakimiyeti ile, önemli bir konuma sahipken, dönemin ticaret yollarını da kolaylıkla kontrol edebilmekteydi.
Sınırları belirtilen Harput Platosu dalgalı yüksek bir aşınma düzlüğü olarak Neotektonik Dönem Öncesi, Alt-Orta Miyosen sonlarında oluşmuş ve Plato Üst Miyosen ile Pliyosen dönemlerinde meydana gelen faylanmalar ile yer yer yükselmiş ve aşınarak alçalmıştır. Platoyu oluşturan aşınım düzlüğünün yapısını temelde Senoniyen yaşlı Yüksekova Karmaşığı'na ait volkanik kayaçlar meydana getirir ki, karmaşığın litojik bileşimi platonun güneyinde bazalt ve andezitlerden oluşur. Buna karşın kuzeyde diyorit ve diyabazlar öne çıkar.Bu kayaçlar topluluğunun oluşturduğu karmaşık alanda allaktan konumlu olup, bu karmaşık üzerinde sahaya taşınarak gelmiş ve bu nedenle paraalloktan bir konum kazanmış bulunan Harami Formasyonu'na ait kayaçlar yer alır. Bu kayaçlar sert ve aşınmaya karşı dayanıklı olduklarından, belirgin çıkıntı ve diklikler oluştururlar.Tabanı yer yer yüzeylenen kırmızı renkli konglomera ve kumtaşlarından oluşmakla beraber, üstte sarımsı bej renkli kumlu kireçtaşı ve kristalize kireçtaşlarından oluşan Harami Formasyonu'nun asıl litojisi bulunur. Bu formasyona ait masif kireçtaşları kuzeydeki en yüksek noktaları oluştururken,güneyde aşınmadan oluşan bağımsız blokları oluşturan ve karstik şekilleri içeren kalker blokları (ki Harput Kalesi tabanı da böyledir), platonun orta kesimlerinde ise kristalize kireçtaşları ve volkanik kayaçlar üzerinde Orta Üst Eosen Yaşlı Kırkgeçit Formasyonu'na ait birimler bulunur.Formasyonun plato üzerindeki en hâkim litojisini, Fetih Ahmet Mescid ve Türbesi civarında bulunan konglomera ve masif kumtaşları oluşturur.
HARPUT Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput’un en eski sakinleri M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu’ya yerleşen Hurrilerdir. Hurrilerden sonra bölgenin, Hitit hakimiyeti altına girdiğini görmekteyiz.
Bugün bile tarihi heybetiyle ayakta duran Harput Kalesi Urartu devrinin izlerini taşımaktadır. Kale’de kaya içine oyulmuş merdivenler, tünel ve hücrelerle su yolu bulunduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 9. Asırdan beri bu kalesiyle müstahkem mevkii olarak bilinen Harput, en az 4000 yıllık bir maziye sahip bulunmaktadır.
Harput isminin ilk hecesi olan Har, taş (kaya) anlamına, son hecesi olan put (berd) ise kale anlamına gelmektedir. Günümüz Türkçe si ile Taş Kale anlamını taşımaktadır. Harput’un; M.S. 1. asırdan 3. asra kadar, zaman zaman Romalıların siyasi ve askeri nüfuzunda kaldığını görmekteyiz. Ancak Romalıları Anadolu’dan çıkarmak için uzun ve çetin mücadeleler yapan Pontus Kralı Mithradates devrinde ve ondan sonraki zamanlarda el değiştirdiği de bilinmektedir. Bununla beraber, Miladi 3. asırda, İmparator Dioclatianus zamanından itibaren Harput bölgesi tamamen Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Daha sonra Sasanilerle, Bizanslılar arasında devam eden harplerde daima ihtilaf hududu olarak görülen ve kimi zaman Sasanilerin, kimi zaman Bizanslıların hakimiyetine girerek el değiştiren Harput’ta Bizans hakimiyetinin ilk devresi 7. asrın ortalarına rastlar. Ancak Hz. Ömer zamanında Suriye ve Irak’ı ele geçiren Arapların 7. asrın ortalarına doğru Harput ve çevresini de zapt ettiklerini görüyoruz. Bu şekilde başlayan Arap hakimiyeti, 10. asrın ortalarına kadar devam etmiştir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Harputa kuşbakışı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Buzluk mağarası
yazın soğuk kışın sıcak olan mağara