Bir tanem;
Ayrılık da
bir parçası mıdır aşkın? O zaman bedenler ayrılırken, bu emre asi
kalbin haykırışları niye? Ayrılık sonu mudur aşkın? O zaman sonsa, daha
çok bağlanmanın anlamı ne? Ayrılık mıdır aramıza giren? O zaman isyan
etmenin anlamı ne? İmkansız olandır bitmeyen aşk! O zaman bu ayrılığı
kabullenememenin sebebi ne?
Evet
ayrılıyoruz, ama şunu bir de kalbim anlasa. Bedenim senden
uzaklaştıkça, kalbim sana daha çok bağlanmasa. Sevgimin bitmesi
gerekirken, o bir devin haykırışı gibi çoğalıp yankılanmasa olmaz mı
birtanem?
İlk
anımızı hatırlıyorum. Sevgini kazanabilmek için elimden geleni
yapmıştım. Seni ilk gördüğümde bir bebek kadar mutlu ve huzurluydum.
Oturduğumuz masada karşı tarafta sen, bu tarafta sevginin şaşkınlığı
ile tir tir titreyen o küçük çocuk bendim. Seni lik öptüğümde duyduğum
utanç kutsallaştırmıştı her öpücüğümüzü. Tenine dokunmak bile beni
öldürmeye yetecek kadar heyecan vericiydi o gün. Gülücükler eksik
olmuyordu yüzümden. Dünya yok olmuştu saki, sadece sen vardın. Sen her
yerde... Şimdi benden uzaktasın. Aşk görevini yaptı ve zaman doldu
birtanem. Ne çabuk geçti o iki senelik saniyeler. Değil tenine
dokunmak, hayaline ulaşamıyorum artık. Çırpındıkca batıyorum adeta.
Hayata küstüm çünkü beni senden, seni benden çaldı. Kalpsiz bir
bedenle, amaçsız, çırılçıplak ortada bıraktı beni hayat.
Ayrılan
sevda yolunu takip ederken, gül bahçelerinin kokuları, kelebeklerin
rehberliği eşliğinde sonsuz sevgiyi bulma yolunda, mutlu bir şekilde
yürümeni dilemeyi çok isterdim...
Ayrılık da
bir parçası mıdır aşkın? O zaman bedenler ayrılırken, bu emre asi
kalbin haykırışları niye? Ayrılık sonu mudur aşkın? O zaman sonsa, daha
çok bağlanmanın anlamı ne? Ayrılık mıdır aramıza giren? O zaman isyan
etmenin anlamı ne? İmkansız olandır bitmeyen aşk! O zaman bu ayrılığı
kabullenememenin sebebi ne?
Evet
ayrılıyoruz, ama şunu bir de kalbim anlasa. Bedenim senden
uzaklaştıkça, kalbim sana daha çok bağlanmasa. Sevgimin bitmesi
gerekirken, o bir devin haykırışı gibi çoğalıp yankılanmasa olmaz mı
birtanem?
İlk
anımızı hatırlıyorum. Sevgini kazanabilmek için elimden geleni
yapmıştım. Seni ilk gördüğümde bir bebek kadar mutlu ve huzurluydum.
Oturduğumuz masada karşı tarafta sen, bu tarafta sevginin şaşkınlığı
ile tir tir titreyen o küçük çocuk bendim. Seni lik öptüğümde duyduğum
utanç kutsallaştırmıştı her öpücüğümüzü. Tenine dokunmak bile beni
öldürmeye yetecek kadar heyecan vericiydi o gün. Gülücükler eksik
olmuyordu yüzümden. Dünya yok olmuştu saki, sadece sen vardın. Sen her
yerde... Şimdi benden uzaktasın. Aşk görevini yaptı ve zaman doldu
birtanem. Ne çabuk geçti o iki senelik saniyeler. Değil tenine
dokunmak, hayaline ulaşamıyorum artık. Çırpındıkca batıyorum adeta.
Hayata küstüm çünkü beni senden, seni benden çaldı. Kalpsiz bir
bedenle, amaçsız, çırılçıplak ortada bıraktı beni hayat.
Ayrılan
sevda yolunu takip ederken, gül bahçelerinin kokuları, kelebeklerin
rehberliği eşliğinde sonsuz sevgiyi bulma yolunda, mutlu bir şekilde
yürümeni dilemeyi çok isterdim...