Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi: "Eğer bir
işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] girdiğim her işi başarırdım." Aklına böyle bir fikir düşünce[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] krallığın dört bir yanına[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kim kendisine her iş için en uygun vakti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu iş için en gerekli kişinin
kim olduğunu ve yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretirse ona büyükbir mükafat vereceğini ilan etti.
Bilgeler kralın huzurunda toplandı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] fakat sorulara verdikleri
cevaplarbirbirinden tamamen farklı çıktı. İlk soruya cevap olarak; kimileri herhareketin doğru vaktini bilmek için önceden günlerin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayların[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yıllarınyer aldığı bir takvim hazırlamak ve sıkı sıkıya buna uyarak yaşamak gerektiğini söylediler. "ancak böylece" dediler "her şey tam zamanında yapılabilir".
Diğerleri ise her hareketin doğru vaktine önceden karar
verilemeyeceğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kişinin kendisini boş eğlencelere kaptırmayıp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hep
daha önce olmuş olayları izleyerek en lüzumlusunu yapabileceğini iddia ettiler.
Bu defa başka bilginler de kral neler olup bittiğine ne kadar ederse
etsin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tek bir kişinin her hareket için en uygun vakte karar
vermesinin imkansız olduğunu; kralın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her şeyin en uygun vaktini tespitte ona yardım edecek bir bilge kişiler konseyi kurması gerektiğini söylediler.
Fakat bu defa da başka bilginler; "Bir konseyin önünde beklemesi
imkansız bazı şeyler vardır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu işlerin yapılıp yapılmayacağına
ancak tek bir kişi anında kara verebilir" dediler. "Buna karar vermek içinse neler olacağını önceden bilmek gerekir. Neler olacağını önceden bilenler de yalnızca sihirbazlardır. Dolayısıyla her hareketin doğru vaktini bilmek isteyen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]sihirbazlara danışmalıdır.
İkinci soruya da aynı şekilde türlü türlü cevaplar geldi. Kralın en
fazla ihtiyaç duyduğu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en gerekli kişiler bazılarına göre danışmanlar;
bazılarına göre papazlar; bir kısmına göre hekimler; daha başka bir
kısmına göre ise savaşçılardı.
Üçüncü soruya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yani en önemli işin ne olduğu konusuna gelince;
bazıları dünyadaki en önemli şeyin bilim olduğunu söyledi. Bir kısmı savaştaustalaşmak; daha başkaları da dinî ibadet dediler.
Bütün cevaplar birbirinden farklı çıkınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kral bunların hiçbirisini
kabul etmeyip hiç kimseye de ödül vermedi. Ama halâ doğru cevapları aradığıiçin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilgeliğiyle ünlü bir münzeviye danışmaya kara verdi.
Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hiç ayrılmadığı bir ağaç kovuğunda yaşar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yanına sade
halktan başkasını kabul etmezdi. Bu yüzden kral üstüne sade elbiseler giyerek kendisini halktan biri gibi göstermeye çalıştı ve yola düştü. Münzevinin kovuğuna yaklaştıklarında atından indi ve muhafızını da geride bırakıp yola devam etti. Kral yaklaşırken münzevi kovuğunun önüne çiçek tarhları kazıyordu. Kralı gördü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] selamlayıp kazmaya devam etti. Münzevi mecalsiz
ve zayıf birisiydi; küreğini toprağa her sokuşunda bir parçacık
toprak çıkarıyor[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] soluk soluğa kalıyordu. Kral yanına gelip şöyle dedi.
"Ey bilge münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] size üç sorunun cevabını sormak için geldim. Doğru şeyi doğru zamanda yapmayı nasıl öğrenebilirim?
En fazla muhtaç olduğum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dolayısıyla diğerlerinden fazla ilgi göstermem gereken insanlar kimdir?
En önemli ve her şeyden önce kendimi vereceğim işler nelerdir?"
Münzevi kralı dinledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama cevap vermedi. Avuçlarına tükürüp kazmaya devam etti.
"Yoruldunuz" dedi kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] " Küreği bana verin de biraz dinlenin."
Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Sağolun" diyerek küreği krala verip yere oturdu. Kral iki
tarh kazdıktan sonra durup sorularını tekrarladı. Münzevi yine cevap
vermedi; bu defa ayağa kalktı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elini küreğe uzattı ve şöyle dedi: "Biraz dinlenin; bir parça da ben çalışayım." Fakat kral küreği ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geçti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir saat daha. Güneş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçların ardından batmaya başladı; sonunda kral küreği toprağa saplayıp şöyle dedi: "Ey bilge kişi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] senin yanına sorularıma bir cevap bulmak için geldim. Eğer cevap vermeyeceksen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] söyle de evime gideyim". Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Buraya koşarak birisi geliyor" dedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "bakalım kim?" Kral arkasına döndüğünde bir adamın koşarak kendilerine doğru geldiğini gördü. Adamın karnına bastırdığı ellerinin altından kan sızıyordu. Kralın yanına ulaşınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendinden geçercesine inledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sonra da bayılıp yere düştü. Kral ve münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hemen adamın üstündeki elbiseleri çıkardılar. Karnında büyük bir yara vardı. Kral
yarayı elinden geldiğince yıkadı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mendiliyle ve münzevinin avlusuyla
sardı. En sonunda kan durdu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adam kendisine gelince içecek bir tey
istedi.
Kral dereden taze su getirip ona verdi. Bu arada akşam olmuş hava
soğumuştu. Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] münzevinin de yardımıyla yaralı adamı kovuğa
taşıyarak yatağa yatırdı. Yatağa uzanan adam gözlerini kapatıp derin bir uykuya daldı.
Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] koşuşturmadan ve yapmış olduğu işlerden öylesine yorulmuştu ki eşiğe çöktü ve uyuyakaldı; kısa yaz gecesi boyunca deliksiz bir uyku çekti.
Sabah uyanınca nerede olduğunu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yatakta uzanmış ve canlı gözlerle
dikkatle kendisine bakan yabancının kim olduğunu uzun süre
hatırlayamadı. Kralın uyandığını ve kendisine baktığını gören adam; "Beni affedin" dedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zayıf bir sesle. Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Sizi tanımıyorum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üstelik affedilecek bir şey yapmadınız ki" dedi. "Siz beni tanımıyorsunuz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama ben sizi tanıyorum" dedi adam.
"Ben[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kardeşimi astırdığınız ve mallarını elinden aldığınız için
sizden öç almaya yemin etmiş bir düşmanınızım. Tek başınıza münzeviyi görmeye gittiğinizi öğrendim ve dönerken yolda sizi öldürmeye karar verdim. Ama akşam olduğu halde dönmediniz. Ben de sizi arayıp bulmak için pusuya yattığım yerden çıkınca muhafızlarınıza rastladım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beni tanıyıp yaraladılar. Onlardan kaçtım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] fakat yaramdan çok kan akıyordu. Yaramı sarmasaydınız kan kaybından ölürdüm. Ben sizi öldürmek istedim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] siz ise
hayatımı kurtardınız. Eğer yaşarsam şimdiden sonra en sadık köleniz
olup size hizmet edeceğim ve oğullarıma da aynı şeyi emredeceğim.
Affedin beni." Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşmanıyla bu denli kolay barıştığı ve onun dostluğunu kazandığı için çok mutlu oldu; onu affetmekle kalmayıp uşaklarını ve kendi doktorunu gönderip onun tedavisini yaptıracağını söyledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayrıca mallarını iade edeceğine de söz verdi. Yaralı adamla vedalaşan kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kapının önüne çıkıp münzeviyi aradı. Gitmeden önce[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sormuş olduğu sorulara cevap vermesini bir kez daha rica etmek istiyordu. Münzevi dışarda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün önce kazmış oldukları tarhlara çiçek tohumlarını ekiyordu. Kral ona yaklaştı ve şöyle dedi: "Sorularıma cevap vermeniz için size son defa yalvarıyorum!"
Yorgun dizlerinin üstünde çömelmeye devam eden münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gözlerini kaldırıp krala baktı ve[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Cevabınızı aldınız" dedi. "Nasıl aldım? Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu kral. Anlayamıyorsunuz" diye cevapladı münzevi. "Dün eğer benim dermansızlığıma acımayıp şu tarhları kazmasaydınız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gidecek ve şu adamın saldırısına uğrayacaktınız ve yanımda kalmadığınıza pişman olacaktınız. Yani en önemli vakit[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarhları kazdığınız vakitti; en önemli kişi bendim ve en önemli işiniz bana iyilik yapmaktı. Daha sonra bu adam yanımıza koşarak geldiğinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en önemli vakit onunla ilgilendiğiniz vakitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ünkü eğer onun yaralarını sarmasaydınız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sizinle barışmadan ölecekti. Dolayısıyla en önemli kişi oydu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en önemli iş de onun için yaptıklarınızdı." "Bundan sonra şu gerçeği unutmayın: Tek önemli
vakit vardır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü
sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kiminle
beraberseniz odur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zira hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur."[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] girdiğim her işi başarırdım." Aklına böyle bir fikir düşünce[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] krallığın dört bir yanına[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kim kendisine her iş için en uygun vakti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu iş için en gerekli kişinin
kim olduğunu ve yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretirse ona büyükbir mükafat vereceğini ilan etti.
Bilgeler kralın huzurunda toplandı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] fakat sorulara verdikleri
cevaplarbirbirinden tamamen farklı çıktı. İlk soruya cevap olarak; kimileri herhareketin doğru vaktini bilmek için önceden günlerin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayların[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yıllarınyer aldığı bir takvim hazırlamak ve sıkı sıkıya buna uyarak yaşamak gerektiğini söylediler. "ancak böylece" dediler "her şey tam zamanında yapılabilir".
Diğerleri ise her hareketin doğru vaktine önceden karar
verilemeyeceğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kişinin kendisini boş eğlencelere kaptırmayıp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hep
daha önce olmuş olayları izleyerek en lüzumlusunu yapabileceğini iddia ettiler.
Bu defa başka bilginler de kral neler olup bittiğine ne kadar ederse
etsin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tek bir kişinin her hareket için en uygun vakte karar
vermesinin imkansız olduğunu; kralın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her şeyin en uygun vaktini tespitte ona yardım edecek bir bilge kişiler konseyi kurması gerektiğini söylediler.
Fakat bu defa da başka bilginler; "Bir konseyin önünde beklemesi
imkansız bazı şeyler vardır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu işlerin yapılıp yapılmayacağına
ancak tek bir kişi anında kara verebilir" dediler. "Buna karar vermek içinse neler olacağını önceden bilmek gerekir. Neler olacağını önceden bilenler de yalnızca sihirbazlardır. Dolayısıyla her hareketin doğru vaktini bilmek isteyen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]sihirbazlara danışmalıdır.
İkinci soruya da aynı şekilde türlü türlü cevaplar geldi. Kralın en
fazla ihtiyaç duyduğu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en gerekli kişiler bazılarına göre danışmanlar;
bazılarına göre papazlar; bir kısmına göre hekimler; daha başka bir
kısmına göre ise savaşçılardı.
Üçüncü soruya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yani en önemli işin ne olduğu konusuna gelince;
bazıları dünyadaki en önemli şeyin bilim olduğunu söyledi. Bir kısmı savaştaustalaşmak; daha başkaları da dinî ibadet dediler.
Bütün cevaplar birbirinden farklı çıkınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kral bunların hiçbirisini
kabul etmeyip hiç kimseye de ödül vermedi. Ama halâ doğru cevapları aradığıiçin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilgeliğiyle ünlü bir münzeviye danışmaya kara verdi.
Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hiç ayrılmadığı bir ağaç kovuğunda yaşar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yanına sade
halktan başkasını kabul etmezdi. Bu yüzden kral üstüne sade elbiseler giyerek kendisini halktan biri gibi göstermeye çalıştı ve yola düştü. Münzevinin kovuğuna yaklaştıklarında atından indi ve muhafızını da geride bırakıp yola devam etti. Kral yaklaşırken münzevi kovuğunun önüne çiçek tarhları kazıyordu. Kralı gördü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] selamlayıp kazmaya devam etti. Münzevi mecalsiz
ve zayıf birisiydi; küreğini toprağa her sokuşunda bir parçacık
toprak çıkarıyor[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] soluk soluğa kalıyordu. Kral yanına gelip şöyle dedi.
"Ey bilge münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] size üç sorunun cevabını sormak için geldim. Doğru şeyi doğru zamanda yapmayı nasıl öğrenebilirim?
En fazla muhtaç olduğum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dolayısıyla diğerlerinden fazla ilgi göstermem gereken insanlar kimdir?
En önemli ve her şeyden önce kendimi vereceğim işler nelerdir?"
Münzevi kralı dinledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama cevap vermedi. Avuçlarına tükürüp kazmaya devam etti.
"Yoruldunuz" dedi kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] " Küreği bana verin de biraz dinlenin."
Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Sağolun" diyerek küreği krala verip yere oturdu. Kral iki
tarh kazdıktan sonra durup sorularını tekrarladı. Münzevi yine cevap
vermedi; bu defa ayağa kalktı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elini küreğe uzattı ve şöyle dedi: "Biraz dinlenin; bir parça da ben çalışayım." Fakat kral küreği ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geçti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir saat daha. Güneş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçların ardından batmaya başladı; sonunda kral küreği toprağa saplayıp şöyle dedi: "Ey bilge kişi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] senin yanına sorularıma bir cevap bulmak için geldim. Eğer cevap vermeyeceksen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] söyle de evime gideyim". Münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Buraya koşarak birisi geliyor" dedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "bakalım kim?" Kral arkasına döndüğünde bir adamın koşarak kendilerine doğru geldiğini gördü. Adamın karnına bastırdığı ellerinin altından kan sızıyordu. Kralın yanına ulaşınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendinden geçercesine inledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sonra da bayılıp yere düştü. Kral ve münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hemen adamın üstündeki elbiseleri çıkardılar. Karnında büyük bir yara vardı. Kral
yarayı elinden geldiğince yıkadı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mendiliyle ve münzevinin avlusuyla
sardı. En sonunda kan durdu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adam kendisine gelince içecek bir tey
istedi.
Kral dereden taze su getirip ona verdi. Bu arada akşam olmuş hava
soğumuştu. Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] münzevinin de yardımıyla yaralı adamı kovuğa
taşıyarak yatağa yatırdı. Yatağa uzanan adam gözlerini kapatıp derin bir uykuya daldı.
Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] koşuşturmadan ve yapmış olduğu işlerden öylesine yorulmuştu ki eşiğe çöktü ve uyuyakaldı; kısa yaz gecesi boyunca deliksiz bir uyku çekti.
Sabah uyanınca nerede olduğunu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yatakta uzanmış ve canlı gözlerle
dikkatle kendisine bakan yabancının kim olduğunu uzun süre
hatırlayamadı. Kralın uyandığını ve kendisine baktığını gören adam; "Beni affedin" dedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zayıf bir sesle. Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Sizi tanımıyorum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üstelik affedilecek bir şey yapmadınız ki" dedi. "Siz beni tanımıyorsunuz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama ben sizi tanıyorum" dedi adam.
"Ben[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kardeşimi astırdığınız ve mallarını elinden aldığınız için
sizden öç almaya yemin etmiş bir düşmanınızım. Tek başınıza münzeviyi görmeye gittiğinizi öğrendim ve dönerken yolda sizi öldürmeye karar verdim. Ama akşam olduğu halde dönmediniz. Ben de sizi arayıp bulmak için pusuya yattığım yerden çıkınca muhafızlarınıza rastladım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beni tanıyıp yaraladılar. Onlardan kaçtım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] fakat yaramdan çok kan akıyordu. Yaramı sarmasaydınız kan kaybından ölürdüm. Ben sizi öldürmek istedim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] siz ise
hayatımı kurtardınız. Eğer yaşarsam şimdiden sonra en sadık köleniz
olup size hizmet edeceğim ve oğullarıma da aynı şeyi emredeceğim.
Affedin beni." Kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşmanıyla bu denli kolay barıştığı ve onun dostluğunu kazandığı için çok mutlu oldu; onu affetmekle kalmayıp uşaklarını ve kendi doktorunu gönderip onun tedavisini yaptıracağını söyledi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayrıca mallarını iade edeceğine de söz verdi. Yaralı adamla vedalaşan kral[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kapının önüne çıkıp münzeviyi aradı. Gitmeden önce[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sormuş olduğu sorulara cevap vermesini bir kez daha rica etmek istiyordu. Münzevi dışarda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün önce kazmış oldukları tarhlara çiçek tohumlarını ekiyordu. Kral ona yaklaştı ve şöyle dedi: "Sorularıma cevap vermeniz için size son defa yalvarıyorum!"
Yorgun dizlerinin üstünde çömelmeye devam eden münzevi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gözlerini kaldırıp krala baktı ve[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Cevabınızı aldınız" dedi. "Nasıl aldım? Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu kral. Anlayamıyorsunuz" diye cevapladı münzevi. "Dün eğer benim dermansızlığıma acımayıp şu tarhları kazmasaydınız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gidecek ve şu adamın saldırısına uğrayacaktınız ve yanımda kalmadığınıza pişman olacaktınız. Yani en önemli vakit[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarhları kazdığınız vakitti; en önemli kişi bendim ve en önemli işiniz bana iyilik yapmaktı. Daha sonra bu adam yanımıza koşarak geldiğinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en önemli vakit onunla ilgilendiğiniz vakitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ünkü eğer onun yaralarını sarmasaydınız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sizinle barışmadan ölecekti. Dolayısıyla en önemli kişi oydu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en önemli iş de onun için yaptıklarınızdı." "Bundan sonra şu gerçeği unutmayın: Tek önemli
vakit vardır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü
sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kiminle
beraberseniz odur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zira hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur."[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]