<table style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#999999 cellSpacing=0 cellPadding=0 width=250 bgColor=#dadada border=1><tr><td align=middle>[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]</TD></TR></TABLE>Resmi büyütmek için tıklayın | Rafet El Roman'la Düet Yaptığı "Aşk -I Virane" Şarkısıyla Ses Getiren Yusuf Güney, Kamyon Şoförlüğünden Müzisyenliğe Uzanan Öyküsünü Kelebek'e Anlattı.. |
Rafet El Roman'LA DÜET YAPTIĞI "AŞK-I VİRANE" ŞARKISIYLA SES GETİREN Yusuf Güney, KAMYON ŞOFÖRLÜĞÜNDEN MÜZİSYENLİĞE UZANAN ÖYKÜSÜNÜ KELEBEK'E ANLATTI.. "Kebapçılık, baklavacılık ve kamyon şoförlüğü yaptım. Rafet'le tanışmam, hayatımın dönüm noktası oldu." Biraz yorgun görünüyorsunuz, albüm mü yordu sizi? - Albüm değil ama klip çok yordu. Londra'da çektik, yorucu geçti. Londra'da pazarlama müdürlüğü gibi bir statüdeyken nasıl oldu da müziğe giriş yaptınız? - Ben bu konuda çok şanslıyım çünkü piyasada birçok insan iş yapamazken benim arkamda Rafet El Roman gibi büyük bir desteğim oldu. Maddi, manevi her konuda bana destek oldu. Benim aklımda müzik yoktu aslında. Her şey Rafet El Roman'la tanıştıktan sonra başladı. İlginç bir tanışma hikâyeniz var, anlatır mısınız biraz? - 5 Haziran 2005 tarihinde Rafet El Roman'ın, Londra'da konseri vardı. O gün aynı zamanda benim doğum günümdü. Bir şekilde yanına gittim ve müzikle ilgilendiğimi söyledim. Şu anda albümde olan 10. şarkı "Canımdın Sen"i okudum. ? Hep böyle beste yapıyor muydunuz? Müzikle ilgilenmiyordum dediniz ya az önce? - Evet, öyle söyledim. Ben sırf Rafet El Roman'la tanışabilmek için beste yaptım. Küçüklüğümden beri onun hayranıydım. Şarkılarını hep ezbere bilirdim. Merak ediyordum nasıl bir insan diye, böylece tanıştım. ? Sonra ne oldu? - Numarasını verdi bana. "10 tane demo hazırla sonra beni ara, buluşalım başlayalım" dedi. Pek inanmadım açıkçası, eve gittim. Bir yandan da iki-üç ay içerisinde diğer şarkıları yaptım. İstanbul'da buluştuk, dinlettim. 2005'in sonlarıydı çok beğendi ama amatör olduğum için "Geliştirmemiz lazım seni" dedi. Ufak ufak Londra'da sahne almaya başladım ve böylece müziğe giriş yaptım. Şu anda kaç yaşındasınız? - 24. PİLOT OLMAK İSTİYORUM 21 yaşındayken pazarlama müdürü nasıl oldunuz? - Önce kamyon şoförüydüm çalıştığım şirkette. Ondan önce de kebapçılık, baklavacılık yaptım. O zaman biraz daha başa dönelim, Londra'ya gidişiniz nasıl oldu ve çalışmaya nasıl başladınız? 14 yaşındayken Trabzon'dan çıkıp Londra'ya gittim. Babam orada çalışıyordu ve bizi yanına aldı. Okulu bırakmak zorunda kaldım ama İngiltere'de dışarıdan okudum. 16 yaşındayken iş hayatına başladım. İlk olarak kebapçıda başladım, sonra dayımın yanında baklavacıya girdim, barmenlik yaptım, güvenlik görevlisi oldum süper markette. Son olarak da 20 yaşımdayken bir şirkette şoför olarak kamyonla mal taşıyordum. Beş-altı ay boyunca işi kaptım. Ufak tefek marketlerle çalışıyorduk. Ben ufak tefek marketlerle çalışmak yerine bir kaç tane büyük market bağlayayım daha çok kazanırız, ben de çok yorulmam diye düşündüm. Sonra izin günlerimde de aracı istedim ve büyük market avına çıktım. Böyle böyle şirketin kazancını ikiye katladım. Patronlar da bu başarıyı görünce eğitimini almadığım halde beni pazarlama müdürü yaptılar. Müzisyen olacağım deyince ne yaptı patronlarınız? - Bir şey yapmadılar. Ben zaten hem işimi yapıp hem de bir yandan pilotluk kursuna gidiyordum. Bu yüzden hep alışkınlardı başka işlerle uğraşmama. ? Pilot musunuz? - Şoförlüğe başlamadan önce pilotluğa başladım. Küçük uçaklarda 18 saatlik uçuş deneyimim var. Uçağı bayağı güzel kaldırıyorum, uçuruyorum, inişte biraz zorlanıyorum. Çünkü benim bindiğim uçaklarda radar olmadığı için kule ile irtibat halinde pisti buluyorsun bu da zor oluyor. Benim kafamdaki tek şey pilot olmaktı. Şu an müzikle uğraşmasaydım emin olun pilot olmuştum. Şimdi bu isteğimi biraz erteliyorum. Kısmet olursa ileride devam edeceğim. ŞARKILARIMI BİR KİŞİYE YAZDIM Müzik haricinde bu kadar farklı noktalarda işler yapmış olmanız ilginç. Müzik konusunda yeteneğiniz de varmış üstelik, neden daha önce ortaya çıkmadı bu yönünüz, güvenmiyor muydunuz kendinize? - Güvenmemek değil ama yapabileceğime inanmıyordum. "Ben o şaşalı yaşama giremem, yapamam" diyordum. Bakmayın şimdi böyle olduğuma ben çok utangaç bir insandım. Bir kişinin yanına gidip şarkı söyleyemezdim. Nasıl oldu da Rafet El Roman'ın yanına gidip şarkı söylediniz o zaman? - İşte birden hayatımda dönüm noktası oldu. Bir güven geldi bana. Neden hep "aşk acısı çeken adam" şarkılarınız var? - Çünkü aşk acısı çektik. Bu şarkıların hepsi bir kişiye mi yapıldı? - Evet, bir kişi oldu. Peki, biliyor mu şarkıları ona yazdığınızı? - Bazılarını biliyor. Şu anda bir enstrüman çalıyor musunuz? - Yok çalmıyorum. Daha önce uğraştığım tek müzik neydi biliyor musunuz? Nokia'nın eski 3310 telefonları vardı. Onlarda melodi yapma programı vardı. Ben kafadan, tuşları kullanarak melodi yapıyordum. Mesela Tarkan'ın "Kuzu Kuzu"su çıktığı anda ben onu telefonla melodiye çevirmiştim. Nasıl yani sadece 3310 mu çalıyorsunuz? - Evet, şaka bir yana sırf kulaktan çıkartıyordum. Bir de yakında gitar çalacağım. Onun dersini alacağım. Londra'dayken Rafet El Roman dışında tanışmak istediğiniz isimler oldu mu? - Sibel Can olsun, Sezen Aksu olsun onlarla tanışmak istemiştim; ama olmadı. "Aşk-ı Virane" şarkısıyla Rafet El Roman'a eşlik eden farklı bir ses olarak tanıdık Yusuf Güney'i. "Bir Sevda Masalı" adlı albümüyle artık şarkılarını tek başına söyleyen Güney'in ilginç bir hayat hikâyesi var. Londra'da 21 yaşındayken kamyon şoförlüğünden pazarlama müdürlüğüne yükselmiş. Hedefinde ise pilot olmak varmış. Şimdi müzik yolculuğuna çıkan Güney, "Aklımda müzik yoktu" diyor. Önce ilgilenmedim, sesini duyunca... |
Join the forum, it's quick and easy