Eski bir foroğraf düştü dün gece kitabımın arasından..
Narlıdere'deyiz eski yazlığımızda....
Resim siyah beyaz..
Üzerindeki t-shirt'ün rengini hatırlamıyorum baba..garip..
Ama yüzün hep aynı..
Hep hatırlamayı seçtiğim hali ile..
Sarmaş dolaşız..
Kaldırıma çökmüşüz...
Senin kot pantolonun var üzerinde..paçaları kıvrık, spor ayakkabıların..
bende kısa pantolonumu kıvırmışım kendimce..benzeyeceğim ya sana...babam gibi güçlü, babam gibi güzel olacağım ya..
Bir öpmüşüm ki seni baba...sağ yanağının yarısı ben çıkmış resimde...
Bir sarılmışsın ki sende baba..
Resme sığmamış sevgin..
Daldıkça resme altından ne hatıralarım döküldü bilsen..
en güzel arkadaşımdın ya benim..
en güçlü dayanağımdın..
burnum kanadığında pamuk koymuştun hani çocukken..
ben pamuktan korkup ağladığımda,
kendi burnuna da yerleştirmiştin..
ve gülmüştük dakikalarca..
oyunu çevirmiştin benim tüm korkularımı..
zaferler kazanmıştım ard arda..
Gizlice ve gülümseyerek göz kırptığın zamanlarda
anlardım ki ben;
her şey yolunda..
içimiz hep çocuktu seninle,
biz seninle ne güzel arkadaştık baba..
Ve siyah beyaz resmin kanatlarında
Nereye yol aldığımızı bilmeden ben,
Süzülürken anılar diyarına,
Ameliyat olduğun zamanı hatırlamaya gelmişti sıra...
Hani 52 yaşında genç delikanlıydın;...
Çoooook uzun zaman bekledikten sonra odaya gelişini,
Üzerinde yeşil ameliyat elbisen ve sandalyeyi süren "fıstık hemşire" ile seni gördüğümde,
Ağzındaki takma dişlerin olmadan ıslık çalmaya çalışarak girmiştin içeriye :'' )
yine seni kaybetmekten korkmuştum..
Ama sen yine oyuna çevirmiştin korkularımı..
İyi ki vardın baba!
Sonra..
sonrası upuzun bir sessizlik...
masaya koyulan 4. tabak,
oturduğun boş sandalye,
giydiğin "sen kokan" pijamalarına daldıkça ağlar oldum..
ama gülemedim ki...
sen yoktun...
önce şartlara kızdım..
senden ayrılmak zorunda değildik ki...
gelirsin,
beni unutmazsın sandım...
gelmedin oysa...
gülemedim...
Hani her eylül geldiğinde
heyecan basardı ikimizi
hediyelerimizi yarıştırırdık seninle..
hani baba....
Bugün doğum günün ya senin!!
hani üç güncük sonra da benim!
ben şimdi sana neler geldi nerden bileceğim?
babaaa...
bugün doğum günün ya senin..
hani en yakın arkadaşımdın ya benim..
(evet..bu hayatta beni yalnız bıraktığın için seni affetmiyorum..
çünkü bir çocuğun 30 yaşında da olsa ihtiyaç duyabileceğini babasına,
anlamadığın için kızıyorum !)
ama öyle bir sarılmışsın ki şu resimde!
resimden taşan sevgi yazdırdı bu şiiri bilesin !
yazan ben değilim..
affetmesem de seni..
doğum günün kutlu olsun baba...
ve ben ilk kez "iyi ki varsın" diyemiyorum!
çünkü yoksun baba...
ve belki biraz da bensiz
azıcıkta gözleri yaşlı olacak ama ..
nice yaşlara baba....
...
Nice..
...
Yaş'lara..
yaşarken babalarımızın kıymetini çok iyi bilelim...
Narlıdere'deyiz eski yazlığımızda....
Resim siyah beyaz..
Üzerindeki t-shirt'ün rengini hatırlamıyorum baba..garip..
Ama yüzün hep aynı..
Hep hatırlamayı seçtiğim hali ile..
Sarmaş dolaşız..
Kaldırıma çökmüşüz...
Senin kot pantolonun var üzerinde..paçaları kıvrık, spor ayakkabıların..
bende kısa pantolonumu kıvırmışım kendimce..benzeyeceğim ya sana...babam gibi güçlü, babam gibi güzel olacağım ya..
Bir öpmüşüm ki seni baba...sağ yanağının yarısı ben çıkmış resimde...
Bir sarılmışsın ki sende baba..
Resme sığmamış sevgin..
Daldıkça resme altından ne hatıralarım döküldü bilsen..
en güzel arkadaşımdın ya benim..
en güçlü dayanağımdın..
burnum kanadığında pamuk koymuştun hani çocukken..
ben pamuktan korkup ağladığımda,
kendi burnuna da yerleştirmiştin..
ve gülmüştük dakikalarca..
oyunu çevirmiştin benim tüm korkularımı..
zaferler kazanmıştım ard arda..
Gizlice ve gülümseyerek göz kırptığın zamanlarda
anlardım ki ben;
her şey yolunda..
içimiz hep çocuktu seninle,
biz seninle ne güzel arkadaştık baba..
Ve siyah beyaz resmin kanatlarında
Nereye yol aldığımızı bilmeden ben,
Süzülürken anılar diyarına,
Ameliyat olduğun zamanı hatırlamaya gelmişti sıra...
Hani 52 yaşında genç delikanlıydın;...
Çoooook uzun zaman bekledikten sonra odaya gelişini,
Üzerinde yeşil ameliyat elbisen ve sandalyeyi süren "fıstık hemşire" ile seni gördüğümde,
Ağzındaki takma dişlerin olmadan ıslık çalmaya çalışarak girmiştin içeriye :'' )
yine seni kaybetmekten korkmuştum..
Ama sen yine oyuna çevirmiştin korkularımı..
İyi ki vardın baba!
Sonra..
sonrası upuzun bir sessizlik...
masaya koyulan 4. tabak,
oturduğun boş sandalye,
giydiğin "sen kokan" pijamalarına daldıkça ağlar oldum..
ama gülemedim ki...
sen yoktun...
önce şartlara kızdım..
senden ayrılmak zorunda değildik ki...
gelirsin,
beni unutmazsın sandım...
gelmedin oysa...
gülemedim...
Hani her eylül geldiğinde
heyecan basardı ikimizi
hediyelerimizi yarıştırırdık seninle..
hani baba....
Bugün doğum günün ya senin!!
hani üç güncük sonra da benim!
ben şimdi sana neler geldi nerden bileceğim?
babaaa...
bugün doğum günün ya senin..
hani en yakın arkadaşımdın ya benim..
(evet..bu hayatta beni yalnız bıraktığın için seni affetmiyorum..
çünkü bir çocuğun 30 yaşında da olsa ihtiyaç duyabileceğini babasına,
anlamadığın için kızıyorum !)
ama öyle bir sarılmışsın ki şu resimde!
resimden taşan sevgi yazdırdı bu şiiri bilesin !
yazan ben değilim..
affetmesem de seni..
doğum günün kutlu olsun baba...
ve ben ilk kez "iyi ki varsın" diyemiyorum!
çünkü yoksun baba...
ve belki biraz da bensiz
azıcıkta gözleri yaşlı olacak ama ..
nice yaşlara baba....
...
Nice..
...
Yaş'lara..
yaşarken babalarımızın kıymetini çok iyi bilelim...