Gazze için barışın yüzü! [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gümüş Dizisinin Ortadoğu'da Bir Star Haline Getirdiği Songül Öden Gazze İçin Barışın Yüzüyüm Dedi..
Bazı insanlar vardır, gözleri ele verir onları. Her konuştuğunda, gözleri de bir şeyler anlatır, iç dünyaları olduğu gibi yansır gözlerine, gizlenemez sözcüklere. Songül Öden de o insanlardan biri. Sohbet boyunca o kocaman gözlerinin, derin ve kimi zaman ürkek bakışlarının bende yarattığı duygu şu oldu. 'Hüznün ne olduğunu bilmeden mutluluğun değeri anlaşılabilir mi?' Özel hayatında zor bir dönemden geçen ama mesleğinde hayal ettiğinin bile ötesine geçen Songül Öden, her şeye rağmen tek başına, korkusuzca yürüyor. Gümüş'ü Nur'a çevirerek, milyonlarca Arap kadının kalbini kazanarak, toplumsal hayatta özgürleşmelerine katkıda bulunarak... 85 milyon kişinin izlediği Nur( Gümüşdizisi), bazı Arap ülkelerinde 'Arap dünyasında boşanmaları tetikleyen dizi' olarak din adamlarından tepki aldı, Öden'in fotoğraflarının yer aldığı çanta, kalem ve defterlerin okullara sokulması yasaklandı. Songül Öden öyle seviliyor ki, geçtiğimiz hafta Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi için Ortadoğu'da başlatılan kampanyanın da sözcülerinden biri oldu. Songül Öden'in sözleri şu cümlelerle başlıyor: 'Ben bir politikacı değilim. Bir oyuncu, bir kadın, belki gelecekte bir anneyim. Karşınızdayım. Çünkü gelecekten umutluyum hâlâ... Eğer dünyanın herhangi bir yerinde çocuklar öldürülüyorsa ve insanlar buna seyirci kalıyorsa, bu suçtur. Savaş hiçbir şeyin cevabı değildir. Birileri bu acımasız kararı vermeye devam ediyor. Acaba kendi çocukları hedef olsa ne hissederlerdi? Buna dahil olan, buna seyirci kalan herkesi vicdanını hatırlatmaya çağrıyorum.'
- Ortadoğu'da size Türkiye'de olduğundan daha çok ilgi var. Mesela Kuveyt'te 'Türkiye'nin modern yüzü' demişler sizin için. Bizi modern bir toplum olarak görmüyorlar herhalde...
- Hepsinde büyük ilgi var. Katar, Dubai, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Lübnan, Mısır, Irak. Fotoğraflarımız çantaların, kalem kutularının, hatta bardakların üzerine basılmış. Çok şaşırdım... Kıvanç'la ikimizin fotoğrafı her yerde...
- Bunlardan bir telif alıyor musunuz?
- Maalesef hayır. Hakkımızı koruyacak bir sendikamız bile yok ki. Bana film ve reklam teklifi geldi. Kazancım bu oldu. İnternet sitem iki kere çöktü yoğun ilgiden.
- Din adamları, dizi yayından kaldırılsın istemiş, Arap geleneklerini bozuyor, boşanmaları tetikliyor diye... Bu doğru mu?
-Gümüş'ün bu kadar sevilmesi bence yasal bir aşk hikâyesi olmasıydı. Çift evli! Birbirini seven iki insan ve bu ilişki devam ediyor. Kız lise mezunu, en alttan geliyor. Erkek egemen toplumda en yüksek noktaya çıkıyor. Üretiyor, başarıyor. İdealize edilmiş bir kadın. Boşanmaların bu sebeplere dayanacağını kişisel olarak düşünmüyorum. Lübnan'da bir basın toplantısında, bana şöyle bir soru geldi. 'Nur (Gümüş) kadın haklarıyla ilgili çok şey yapan bir kadındı. Siz Türkiye'de ne yapıyorsunuz?' Cevabım şuydu, 'Yaptığım işle sözü olacak biri olmak isterim. Kadıncıklar adlı oyunda oynuyorum. Genelevde çalışan kadınların hayatını ve onların dramını anlatan, para ile vücutlarını satmak zorunda kalan kadınları anlatıyorum.'
- Kadınların özgürleşmesinde bir misyon yüklenmenizi istiyorlar belki?
- Gümüş'ü, oradaki adıyla Nur'u biraz öyle görüyorlar. Katar'da ilgi çok büyüktü. Kadınlar için bir erkeğin karısını bu kadar çok sevmesi, şaşırtıcıydı.
- Külkedisi hikâyesi gibi gördüğünüz oluyor mu bazen kendi hayatınızı?
- 'Şansımı Gümüş getirdi,' dersek, bugüne kadar bana emek vermiş herkese haksızlık olur. Ablam, annem, kardeşim ve tiyatrodaki hocam. Onlar benim destekçilerim.
- Nasıl bir aile sizinki?
- Beş kardeşiz. Duygusalız. Birbirimize bağlıyız. Annemin nazar duasını iliştirdiği kolyemi hiç çıkarmam. İdolüm ablam Elvin'dir. Bir kitap kurdudur. Onun okuduğu kitapları anlamasam bile okurdum. Şimdi kız kardeşimle Nişantaşı'nda yaşıyoruz.
- Bir dönem kötü şeyler yaşadını ...
- Doğduğum andan itibaren ne yaşadıysam, hayatı deneyimlediğimi düşünüyorum. Bunların hepsi bir deney. O anda bana kötü olduğunu düşündüğüm her şey daha sonra olumlu bir duruma dönüşebiliyor.
- Size bu hayatta kim güç veriyor? En yakınınız kimdir?
- En başta annem, ablam Elvin ve ailem.
- Bir daha asla şunu yapmam dediğiniz ne var?
- Bence hiç kimse 'Bir daha asla şunu yapamam,' diyemez. Çünkü koşullar hep değişir. Bu yüzden yaşadıklarıma hep bir mesafeden bakmaya çalışıyorum. Başına 'en' konan şeyler beni müthiş korkutur. Bir şeyler akışında gidiyorsa o olur, ama en hedeflerini koymak benim için korkutucu bir şey. Kendimi biriyle kıyaslamak, kıyaslanmak hoşuma gitmez. Bunlar insanın ruhsal yapısını bozan şeyler, beni huzursuz eder.
- Başarının da bir bedeli var...
- Evet. Arap ülkelerinde onun ne manaya geldiğini gördüm. Arap ülkelerinde izdihamdan tek başıma yürüyemiyorum. Alışveriş bile yapmam çok zor. Bir sürü şey soruyorlar. Arapça konuşmayı çok isterdim...
- Türkiye'de çok kadın oyuncu ve aralarında da müthiş bir rekabet var. Kaybolmamak için ne yapmak lazım?
- Tuttuğunu koparan biri değilim maalesef... Ben işi yapan ve sonucunu bekleyen biriyim. Bu sektörde parlayıp sönen değil, istikrarla yükselen bir oyuncu olmak isterim. Sinema rejisör sanatıdır, oyuncu sanatı değil. Bir gün Nuri Bige Ceylan'la çalışmayı çok isterim. - 30'unuza dayanmışsınız. Çocuk sahibi olma düşünceniz yok mu? - Çocuk şu an ilgi çekici gelmiyor.
Gümüş Dizisinin Ortadoğu'da Bir Star Haline Getirdiği Songül Öden Gazze İçin Barışın Yüzüyüm Dedi..
Bazı insanlar vardır, gözleri ele verir onları. Her konuştuğunda, gözleri de bir şeyler anlatır, iç dünyaları olduğu gibi yansır gözlerine, gizlenemez sözcüklere. Songül Öden de o insanlardan biri. Sohbet boyunca o kocaman gözlerinin, derin ve kimi zaman ürkek bakışlarının bende yarattığı duygu şu oldu. 'Hüznün ne olduğunu bilmeden mutluluğun değeri anlaşılabilir mi?' Özel hayatında zor bir dönemden geçen ama mesleğinde hayal ettiğinin bile ötesine geçen Songül Öden, her şeye rağmen tek başına, korkusuzca yürüyor. Gümüş'ü Nur'a çevirerek, milyonlarca Arap kadının kalbini kazanarak, toplumsal hayatta özgürleşmelerine katkıda bulunarak... 85 milyon kişinin izlediği Nur( Gümüşdizisi), bazı Arap ülkelerinde 'Arap dünyasında boşanmaları tetikleyen dizi' olarak din adamlarından tepki aldı, Öden'in fotoğraflarının yer aldığı çanta, kalem ve defterlerin okullara sokulması yasaklandı. Songül Öden öyle seviliyor ki, geçtiğimiz hafta Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi için Ortadoğu'da başlatılan kampanyanın da sözcülerinden biri oldu. Songül Öden'in sözleri şu cümlelerle başlıyor: 'Ben bir politikacı değilim. Bir oyuncu, bir kadın, belki gelecekte bir anneyim. Karşınızdayım. Çünkü gelecekten umutluyum hâlâ... Eğer dünyanın herhangi bir yerinde çocuklar öldürülüyorsa ve insanlar buna seyirci kalıyorsa, bu suçtur. Savaş hiçbir şeyin cevabı değildir. Birileri bu acımasız kararı vermeye devam ediyor. Acaba kendi çocukları hedef olsa ne hissederlerdi? Buna dahil olan, buna seyirci kalan herkesi vicdanını hatırlatmaya çağrıyorum.'
- Ortadoğu'da size Türkiye'de olduğundan daha çok ilgi var. Mesela Kuveyt'te 'Türkiye'nin modern yüzü' demişler sizin için. Bizi modern bir toplum olarak görmüyorlar herhalde...
- Hepsinde büyük ilgi var. Katar, Dubai, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Lübnan, Mısır, Irak. Fotoğraflarımız çantaların, kalem kutularının, hatta bardakların üzerine basılmış. Çok şaşırdım... Kıvanç'la ikimizin fotoğrafı her yerde...
- Bunlardan bir telif alıyor musunuz?
- Maalesef hayır. Hakkımızı koruyacak bir sendikamız bile yok ki. Bana film ve reklam teklifi geldi. Kazancım bu oldu. İnternet sitem iki kere çöktü yoğun ilgiden.
- Din adamları, dizi yayından kaldırılsın istemiş, Arap geleneklerini bozuyor, boşanmaları tetikliyor diye... Bu doğru mu?
-Gümüş'ün bu kadar sevilmesi bence yasal bir aşk hikâyesi olmasıydı. Çift evli! Birbirini seven iki insan ve bu ilişki devam ediyor. Kız lise mezunu, en alttan geliyor. Erkek egemen toplumda en yüksek noktaya çıkıyor. Üretiyor, başarıyor. İdealize edilmiş bir kadın. Boşanmaların bu sebeplere dayanacağını kişisel olarak düşünmüyorum. Lübnan'da bir basın toplantısında, bana şöyle bir soru geldi. 'Nur (Gümüş) kadın haklarıyla ilgili çok şey yapan bir kadındı. Siz Türkiye'de ne yapıyorsunuz?' Cevabım şuydu, 'Yaptığım işle sözü olacak biri olmak isterim. Kadıncıklar adlı oyunda oynuyorum. Genelevde çalışan kadınların hayatını ve onların dramını anlatan, para ile vücutlarını satmak zorunda kalan kadınları anlatıyorum.'
- Kadınların özgürleşmesinde bir misyon yüklenmenizi istiyorlar belki?
- Gümüş'ü, oradaki adıyla Nur'u biraz öyle görüyorlar. Katar'da ilgi çok büyüktü. Kadınlar için bir erkeğin karısını bu kadar çok sevmesi, şaşırtıcıydı.
- Külkedisi hikâyesi gibi gördüğünüz oluyor mu bazen kendi hayatınızı?
- 'Şansımı Gümüş getirdi,' dersek, bugüne kadar bana emek vermiş herkese haksızlık olur. Ablam, annem, kardeşim ve tiyatrodaki hocam. Onlar benim destekçilerim.
- Nasıl bir aile sizinki?
- Beş kardeşiz. Duygusalız. Birbirimize bağlıyız. Annemin nazar duasını iliştirdiği kolyemi hiç çıkarmam. İdolüm ablam Elvin'dir. Bir kitap kurdudur. Onun okuduğu kitapları anlamasam bile okurdum. Şimdi kız kardeşimle Nişantaşı'nda yaşıyoruz.
- Bir dönem kötü şeyler yaşadını ...
- Doğduğum andan itibaren ne yaşadıysam, hayatı deneyimlediğimi düşünüyorum. Bunların hepsi bir deney. O anda bana kötü olduğunu düşündüğüm her şey daha sonra olumlu bir duruma dönüşebiliyor.
- Size bu hayatta kim güç veriyor? En yakınınız kimdir?
- En başta annem, ablam Elvin ve ailem.
- Bir daha asla şunu yapmam dediğiniz ne var?
- Bence hiç kimse 'Bir daha asla şunu yapamam,' diyemez. Çünkü koşullar hep değişir. Bu yüzden yaşadıklarıma hep bir mesafeden bakmaya çalışıyorum. Başına 'en' konan şeyler beni müthiş korkutur. Bir şeyler akışında gidiyorsa o olur, ama en hedeflerini koymak benim için korkutucu bir şey. Kendimi biriyle kıyaslamak, kıyaslanmak hoşuma gitmez. Bunlar insanın ruhsal yapısını bozan şeyler, beni huzursuz eder.
- Başarının da bir bedeli var...
- Evet. Arap ülkelerinde onun ne manaya geldiğini gördüm. Arap ülkelerinde izdihamdan tek başıma yürüyemiyorum. Alışveriş bile yapmam çok zor. Bir sürü şey soruyorlar. Arapça konuşmayı çok isterdim...
- Türkiye'de çok kadın oyuncu ve aralarında da müthiş bir rekabet var. Kaybolmamak için ne yapmak lazım?
- Tuttuğunu koparan biri değilim maalesef... Ben işi yapan ve sonucunu bekleyen biriyim. Bu sektörde parlayıp sönen değil, istikrarla yükselen bir oyuncu olmak isterim. Sinema rejisör sanatıdır, oyuncu sanatı değil. Bir gün Nuri Bige Ceylan'la çalışmayı çok isterim. - 30'unuza dayanmışsınız. Çocuk sahibi olma düşünceniz yok mu? - Çocuk şu an ilgi çekici gelmiyor.