Bazı kişiler var.
Bir futbol takımının tüm kadrosunu ezbere bilirler.
Hem de hepsinin hayat hikayesi ile birlikte.
Belki kulüp başkanı bile bu kadar bilgili değildir.
Bunlara üç tane sadrazam ismini sorun bilmezler.
Dünya görüşleri bir topun boyutları kadardır.
Bazı kişiler var.
Bir mankenin tüm aşıklarını bir çırpıda sayabilirler.
Mankenin kendisine sorsanız çoğunun ismini unutmuştur.
Bunlar iki tane kadın yazarın adını bilemezler.
Sosyal konulardaki düşünceleri magazin ile sınırlıdır.
Bazı kişiler var.
Beşinci sınıf bir şarkının sözlerini papağan gibi söylerler.
Söz yazarının bile tümünü hatırlayacağını sanmıyorum.
Ama bu kişilere en ufak bir genel kültür bilgisi sorun.
Dut yemiş bülbüle dönerler.
Bilgi birikimleri ezbercilik zırhı ile kaplıdır.
Basit bir yorum yapmaktan bile acizdirler.
Bu kişilerin sohbetlerini dinlerseniz içiniz sıkılır.
İncir çekirdeğini bile doldurmayan içi boş ve kof laflarla vakit geçirirler.
Onların yanından kaçmak için fırsat kollarsınız.
Vaktiniz ziyan oluyor diye içiniz sızlar.
Bilim dünyasına evrenin ucundaki bir yıldız kadar uzaktırlar.
Merak ve araştırma gibi eylemlere beyinlerinde yer yoktur.
Fikir üretmenin en ufak bir kıvılcımına bile tanık olunamaz.
Sabit fikirleri açılmaz şekilde kilitlenmiştir.
En önemlisi de yarı cahildirler.
Bilmediklerinin farkında değillerdir.
Onlara herhangibir doğruyu anlatamazsınız.
Zira onlar sadece öğretim görmüşlerdir.
Hiçbirisine eğitimin ufuk açıcı niteliği verilmemiştir.
Geçen yıl TV de Kim 500 Milyar İster yarışmasında izlemiştim.
Kişiye sorulan soru şu idi:
Hangi şehrimizde liman yoktur?
a-İstanbul b-İzmir c-Trabzon d-Sivas.
İnanmayacaksınız ama o kişi cevabı bulamadı.
Şimdi diyeceksiniz ki heyecanlanmıştır stüdyo ortamı aklını karıştırmıştır.
Ama sorulara geçmeden önce sunucu kendisi ile sohbet etmişti.
Yarışmacı kişi oturduğu sandalyede yatakta yatar gibi rahattı.
Çok bilmiş bir tavırla sırıtarak etrafa gülücükler saçıyordu.
Lise mezunu imiş.Üstelik cevap verme süresi için zaman sınırı yoktu.
Bir başka olay da üniversitede oldu.
Fakültenin hocaları binbir rica ile Amerika’dan dünyanın sayılı bir bilim adamını getirmişler.
Adam öğrencilerin öğretim gördüğü bir konuda konuşma yapacak.
Aynı saatte bir başka salonda bir bayan magazin yıldızı da toplantı yapıyor.
Her iki salondaki öğrenci sayısı şöyle:
Bilim adamının salonunda 6 öğrenci.
Magazin yıldızının salonunda 700 öğrenci
Bir futbol takımının tüm kadrosunu ezbere bilirler.
Hem de hepsinin hayat hikayesi ile birlikte.
Belki kulüp başkanı bile bu kadar bilgili değildir.
Bunlara üç tane sadrazam ismini sorun bilmezler.
Dünya görüşleri bir topun boyutları kadardır.
Bazı kişiler var.
Bir mankenin tüm aşıklarını bir çırpıda sayabilirler.
Mankenin kendisine sorsanız çoğunun ismini unutmuştur.
Bunlar iki tane kadın yazarın adını bilemezler.
Sosyal konulardaki düşünceleri magazin ile sınırlıdır.
Bazı kişiler var.
Beşinci sınıf bir şarkının sözlerini papağan gibi söylerler.
Söz yazarının bile tümünü hatırlayacağını sanmıyorum.
Ama bu kişilere en ufak bir genel kültür bilgisi sorun.
Dut yemiş bülbüle dönerler.
Bilgi birikimleri ezbercilik zırhı ile kaplıdır.
Basit bir yorum yapmaktan bile acizdirler.
Bu kişilerin sohbetlerini dinlerseniz içiniz sıkılır.
İncir çekirdeğini bile doldurmayan içi boş ve kof laflarla vakit geçirirler.
Onların yanından kaçmak için fırsat kollarsınız.
Vaktiniz ziyan oluyor diye içiniz sızlar.
Bilim dünyasına evrenin ucundaki bir yıldız kadar uzaktırlar.
Merak ve araştırma gibi eylemlere beyinlerinde yer yoktur.
Fikir üretmenin en ufak bir kıvılcımına bile tanık olunamaz.
Sabit fikirleri açılmaz şekilde kilitlenmiştir.
En önemlisi de yarı cahildirler.
Bilmediklerinin farkında değillerdir.
Onlara herhangibir doğruyu anlatamazsınız.
Zira onlar sadece öğretim görmüşlerdir.
Hiçbirisine eğitimin ufuk açıcı niteliği verilmemiştir.
Geçen yıl TV de Kim 500 Milyar İster yarışmasında izlemiştim.
Kişiye sorulan soru şu idi:
Hangi şehrimizde liman yoktur?
a-İstanbul b-İzmir c-Trabzon d-Sivas.
İnanmayacaksınız ama o kişi cevabı bulamadı.
Şimdi diyeceksiniz ki heyecanlanmıştır stüdyo ortamı aklını karıştırmıştır.
Ama sorulara geçmeden önce sunucu kendisi ile sohbet etmişti.
Yarışmacı kişi oturduğu sandalyede yatakta yatar gibi rahattı.
Çok bilmiş bir tavırla sırıtarak etrafa gülücükler saçıyordu.
Lise mezunu imiş.Üstelik cevap verme süresi için zaman sınırı yoktu.
Bir başka olay da üniversitede oldu.
Fakültenin hocaları binbir rica ile Amerika’dan dünyanın sayılı bir bilim adamını getirmişler.
Adam öğrencilerin öğretim gördüğü bir konuda konuşma yapacak.
Aynı saatte bir başka salonda bir bayan magazin yıldızı da toplantı yapıyor.
Her iki salondaki öğrenci sayısı şöyle:
Bilim adamının salonunda 6 öğrenci.
Magazin yıldızının salonunda 700 öğrenci